Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Kararı ile tek kazı statüsüne sahip alan olan Külhöyük’te yapılan kazı çalışmaları ile bölgenin 5 bin yıllık tarihi gün yüzüne çıkıyor.
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde 1978 yılında kaçak kazılar sonucunda tespit edilen Külhöyük’te kazılara ilk kez 1992 yılında arsanın kamulaştırılması ile başlandı. 1992 ile 2006 yılları arasında 14 yıl boyunca Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi tarafından kurtarma kazısı yapılan ve 5 bin yıl önce Hatti kent beylikleri tarafından kullanıldığı tahmin edilen höyükte, Hitit dönemine ait monumental bir yapı, kiklopien sur duvarları ve iki adet sur sistemine bağlı potern yapısı, Hitit hiyeroglif yazıtlı mühür baskılı bulla gibi önemli buluntular açığa çıkartıldı.
Hitit kalesi Gavurkale’ye yaklaşık 8 kilometre mesafede yer alan höyük yerleşimi, Hititlerin Kilikya kapılarına uzanan yol ağı üzerinde yer alıyor. Uzmanlar, askeri ve ticari yol ağı üzerinde olan Külhöyük’ün çağlar boyunca önemli bir merkez olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. 14 sezonluk kurtarma kazısı sırasında açığa çıkartılan buluntuların ışığında Ankara’da şu anda kazısı yapılan tek Hitit kenti olması nedeniyle Hitit arkeolojisi alanında dünya çapında ses getirecek önemli bulguların açığa çıkması hedefleniyor. Külhöyük kazıları, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Yılmaz başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştiriliyor.
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulunan Kazı Başkanı Doç. Dr. Derya Yılmaz, Külhöyük’te monumental Hitit yapılarının keşfedildiğini belirterek, “Bu yapının taş temelleri arkamızda görünüyor. Bu yapıyla beraber Hitit çağına tarihlendirilen taş tünel olarak bilinen poternler var. Bunlar Hitit çağında kullanılan yapılar. Bunun yanı sıra yapının çok odalı bir yapı olduğunu biliyoruz. Bu amaçla kullanıldığını ve küpler kullanıldığını biliyoruz odada. Yapı stratejisinde bu yapı tamamen açığa çıkartılmadığı için yapının tamamını açığa çıkartıp, tam olarak işlevinin belirlenmesi üzerine bir strateji geliştirdik. Alan höyük boyutları itibarıyla çok büyük olduğu için jeofizik çalışmalarla daha sonraki kazı alanlarını belirlemek üzere kazı yapmadan önce de jeofizik sonuçlarını bekleyeceğiz ve bu sonuçlara göre yeni kazı alanları da açmayı planlıyoruz” dedi. “Kutsal yol olarak bilinen taş tünellerden olduğunu düşünüyoruz”
Külhöyüt’te iki tane taş tünelin tespit edildiğine dikkati çeken Yılmaz, tünellerin 25 metre uzunluğunda olduğunu vurgulayarak, “Tünelin en altında dört çarpı dört duvarlı bir odaya ulaşıyor. Külhöyük’te jeolojik çalışmaları ilk olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Ercan yapıyor ve onun yaptığı sonuçlara göre de arkamızdaki alanın Hitit çağında gölet olduğu tespit ediliyor. Bu taş tünel özellikle Hitit metinlerinde de geçiyor. Suya inen kutsal yol olarak bilinen taş tünellerden olduğunu düşünüyoruz. Muhakkak ki Hitit çağında buradan geçerek ulaşım sağlanıyordu. Burada duran potern aracılığıyla kutsal yol olarak bilinen taş tüneller olduğunu biliyoruz” diye konuştu. “Bu höyük çalışması yaklaşık 200 metrelik”
Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Candansayar ise kazı çalışmalarından önce Külhöyük’te jeofizik çalışmalarda bulunduklarını ifade etti. 10 bin metrekare alanı tarayabildiklerini kaydeden Candansayar, “Burada bugün jeofizik yöntemlerden manyetik gravite yöntemini kullandık. Yer içindeki yapıları manyetik özelliğine göre ayıran bir yöntem. Biz burada bu yöntemleri yürüyerek ölçülerini alabiliyoruz. Burada hedef derinliğimiz yaklaşık bir ve iki metre içerisindeki gömülü arkeolojik nesnelerin yerini tespit etmekti. Bu höyük çalışması yaklaşık 200 metrelik bir höyük. Bu alanda çalışmalarımız dört günde tamamlandı. Daha sonra bilgisayar ortamında bunların veri işlemlerini yapacağız. Ardından modelleme yaparak, muhtemel yapıların yerlerini çıkaracağız. Halk dilinde anlatacak olursak eğer yer altının bir röntgenini çıkarmış olacağız” ifadelerine yer verdi.