Artvin’de kadın kooperatifi, 20 yıldır ekilmeyen tarım arazilerini ata tohumu çeltiklerle buluşturdu. Hasat ise 200 yılık geleneksel yöntem olan oraklarla biçilerek ve taşla dövülerek yapıldı.
Artvin’in Yusufeli ilçesinde bulunan 113 haneli Kılıçkaya köyünde çeltik hasadı başladı. Köyde iki yıl önce kurulan Kılıçkaya Kadın Girişimci Üretim ve İşletme Kooperatifi üyesi kadınlar, geleneksel yöntemlerle hasada başladı. Erkekler de eşlerine yardım ederek destek oldu. Tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu köyde kadınlar kendi emekleriyle ürettikleri domates, biber, patlıcan, fasulye gibi ürünlerin yanı sıra dağ eteklerinden toplanan kuşburnu ve dere kenarlarında bulunan böğürtlenlerden elde ettikleri ürünlerin satışını yapıyor. Tamamen doğal geleneksel yöntemlerle yapılan salçalar, reçeller ve köy değirmeninde öğütülen buğdaylar kooperatif aracılığıyla başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa olmak üzere birçok bölgeye satışı gerçekleştiriliyor. Amaçlarının gıda terörünün önüne geçmek ve doğal organik ürünlere ulaşmak isteyenlerin kooperatif aracılığıyla bu lezzetleri tatmaları olduğunu ifade eden kadınlar, son olarak köyde 20 yıldır ekilmeyen çeltik tarlalarını yeniden canlandırdı. Bölgeye özgü ata tohumlarını 4 dönümlük alana eken kadınlar, olgunlaşan çeltikleri orak yardımıyla biçerek hasada başladı. Erkekler eşlerine yardım etmek için biçilen çeltikleri tahtaya vurarak döktürdüler. Daha sonra kurutulup değirmende işlenecek olan çeltikler, doğal pirinç olarak satışa hazır hale gelecek. “Amacımız yapılmayan tarımı canlandırmak”
Kılıçkaya Kadın Girişimci Üretim ve İşletme Kooperatifi Kurucu Başkanı İlhan Katkat, amaçlarının yapılmayan tarımı yeniden canlandırmak olduğunu söyledi. Yeniden doğal ürünleri tüketiciye ulaştırmayı hedeflediklerini belirten Katkat, “Burada yapılmayan tarımı yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Söllek bağlarında eskiden pirinç yetiştiriliyormuş. Fakat 25-30 yıldır hiç kullanılmayan araziydi. Biz bunu yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Yeniden doğal ürünü tüketiciye ulaştırmaya çalışıyoruz. Burada büyük arazilere sahip olmadığımız için biçerdöverler burada işlev görmüyor. Biz de yıllar önce atalarımız bunu nasıl yapıyorsa öyle yapıyoruz. Kooperatifimiz ortakları kadınlar biçim yapıyor, yukarıda tokaç deriz, taşa tahtaya vurarak döktürüyoruz. Daha sonra kurutulup değirmende çeltikte pirince dönüştürüyor, o pirinçleri tüketiciye ulaştırıyoruz. Burada hiçbir şekilde ilaç kullanılmaz, kullanmaya da gerek yok. Yapacaksak doğal yapacağız, yoksa yapmanın anlamı yok” dedi. “Bu topraklar bizim için kutsaldır”
10 yıldır çeltik üreten Ayhan Kaleli, “Bu çeltik buraya has ata tohumu, bu tohumun kaybolmaması için çaba sarf ediyoruz. Yeniden ait olduğumuz topraklara geri döndürdük. Buradaki üretim metodumuz geleneksel yöntemlerle yani ilaçsız tarım, gübresiz yani kimyasal gübre atmadan üretmek ve tüketiciyle buluşturmak. Özellikle ana ve babaların gıda güvenliği endişesi, bu açığı kapatmak için boş tarım topraklarına yeniden dönüş yapıldı. Burası birinci sınıf tarım toprakları. 25-30 yıldır boş duruyordu. Bizim için kutsaldır bu topraklar. Toprağa saygı göstermek anlamında çok önemliydi” diye konuştu.
Kooperatif ortaklarından Ayşe Katkat ise, “İnsanımızın emeğinin değerlendirilmesi, özellikle kadınlarımızın doğal gıdaya ulaşması için bu kooperatifi kurduk. Her yaştan kadınlarımızla çalıştık. 80 yaşında annelerimiz vardı. Onlar da yıllardır yapmamışlar, onların önderliğinde bir şeyler yapmanın huzuru içindeyiz” ifadelerini kullandı.