Türkiye’nin en ılıman illerinin başında gelen ve yılın yarsından fazla dönemde arıların bal toplayabildiği Aydın’da kadınlar arıcılık mesleğinde söz sahibi olmaya başladı. Oldukça verimli bir sezon geçiren Aydınlı kadın arıcılar bal sağımına başladı. Türkiye’de arıcılığın en yoğun olduğu illerin başında gelen Aydın’da kadın arıcıların sayısı her geçen gün artıyor. Devlet destekleri, Devlet-Üniversite işbirliği, arıcılığın geliştirilmesi için hayata geçirilen Avrupa Birliği Projeleri ve kadınların eşlerine, ev ekonomisine katkı sağlama düşünceleri buna en büyük etken olurken arıcıların en büyük sıkıntısı sahte bal ile kendi emeklerinin yok edilmesi oluyor. Arıcılığın başkenti olarak da bilinen Aydın’da kadın arıcılar kendileri için hem geçim kaynağı hem de terapi olarak gördükleri arıların ballarını hasat etmeye başladı. Sabahın erken saatlerinde işlerine başlayan Aydın’da mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklıklar nedeniyle öğlen saatlerinde işlerine ara veren kadın arıcılar pek çok kişinin cesaret edemeyeceği işte binlerce arının arasına girerek, ekmeklerini bal ve arı ürünlerinden kazanıyor. Herkesin çekindiği ve korktuğu işi onlar aşkla yapıyor
Sabah erken saatlerde çocuklarından ayırt etmedikleri arılıklara gelen ana arı ve bal üreticisi kadınlardan Demet Özdemir ile Rahime Gür, tek tek inceledikleri kovanlarda hasadı yapılacak petekleri tespit ederek sağıma geçiyorlar. Körükle elde edilen dumanla kovan içindeki peteklerden uzaklaştırılan arıların hasat edilecek petekleri alan kadın arıcılar, önce peteklerdeki sırları alıp sonra sağım işlemi yapıyor.
Ana arı üretimini hem öğretiyor hem de satıyorlar
Bal Üreticileri Demet Özdemir ile Rahime Gür, aynı zamanda uzun yıllardır ana arı (kraliçe arı) yetiştirerek, doğaya ve canlıların yaşam döngüsüne katkı sağlamayı sürdürüyor. Bir yandan da yeni kadın arıcıların yetişmesi için eğitimler veriyor ve ürettikleri ana arı ile de aile ekonomilerine katkı sağlıyor. “Bayanlar bu işi daha iyi yapıyor”
Yaklaşık 21 yıldır arıcılık yaptığını ifade eden Demet Özdemir: “Bayan arıcı olarak arkadaşımla beraber hem ana arı üretimi hem de bal üretimi yapıyoruz. Ana arı üretimine ise 15 yıl önce başladık. Şu an ana arı üretim sezonu bittiği için bal sağımı yapıyoruz. Ballı peteklerimizin sırlanmış ve yavru arı olmayanlarının sağımını yapıyoruz. Arıcılık ve bal üretimi işini bizce bayanlar daha iyi yapmaktadır. Yani her yerde çoğunlukta bayanlar çalışıyorsa, daha titiz, daha temiz, daha güzel yapıyorsa, bu işi de tabi ki daha temiz, daha titiz, daha güzel yapıyoruz. Ben bütün arıcıların bayanlardan olmasını istiyorum ve tavsiye ediyorum. Eğer eşler arıcıysa zaten işin içinde olma ihtimali yüksek. Poleni, propolisi, arı sütü yani arının gerçekten hem maddi hem manevi olarak çok fazla geliri var. Ben bu arıcılığa manevi olarak çok destek alarak başladım. Onun için herkese tavsiye ederim. Eğer ailede bir arıcı varsa zaten bayanlara muhakkak tavsiye ediyorum. Değilse bile yine teşvik ediyorum. Bu işi yapmak isteyen öğrencilerim de var. Ana arı, arı sütü veya aşı yapmasını öğrenmek için her şekilde öğrenci yetiştiriyorum ve öğrenmek isteyen herkesi davet ediyorum" dedi. “Kendilerine zarar verilmedikçe arılar asla saldırmaz”
Arıların aslında çok zararsız, aksine çok faydalı olduğunu ifade eden Özdemir: “Arılar aslında, siz onlara zarar vermedikten, üzerinizde koku olmadıktan sonra hiçbir şekilde saldırmazlar. Yani arının kovanını kurcalarlarsa o zaman korksunlar. Yoksa arının gelip de hiçbir şekilde korkmalarına gerek yok" diye konuştu. “Piyasadaki sahte ballar nedeniyle emeğimizin karşılığını alamıyoruz”
Yaz-kış demeden çok çalıştıklarını ancak emeklerinin karşılığını alamadıklarını da ifade eden Özdemir: “Mesleğimizi çok zor şartlar altında yapıyoruz ama üretimimizin karşılığını alamıyoruz. Çünkü tüketiciler sahte balla bizim ürettiğimiz hakiki balı karıştırıyor ve ucuz olduğu için sahte balı alıyor. Piyasada o kadar çok sahte bal var ki ve daha çok ucuz olduğu için onu tercih ediyorlar. Tüketicilere çok pahalı geldiği için özellikle glikoz konulmuş balları tüketiyorlar. Mesela donan balı sahte bal sanıyorlar. Aslında tam tersine, kristalleşen, donan bal gerçek baldır. Hatta gerçek mi değil mi diye dolaba koyduklarında donuyorsa bu gerçektir. Sahte bal ise buzdolabına konulduğunda donmuyor. Bunu halkımızın, tüketicimizin mutlaka öğrenmesi gerekiyor” dedi. “Bir bayan olarak bu mesleği severek yapıyorum”
Eşiyle birlikte 15 yıldır arıcılık yaptıklarını ifade eden Rahime Gür ise “Bir bayan olarak bu mesleği severek yapıyorum. Hem evime hem de işime zaman ayırabiliyorum. Mutluyum ve arıları çok seviyorum. Bütün bayanların da bu mesleğe katılmasını isterim. Bu mesleği yapmak isteyenlere de zaten arkadaşımla birlikte öğretiyoruz. İlk başlarda arılardan korkuyordum ama şimdi hiç korkmuyorum. Eşime yardım amaçlı başladığım bu iş şimdi mesleğim oldu. Demet arkadaşımla birlikte ‘Ana Arı’ üretimi de yapıyorum. Severek yaptığım bir iş. Ekonomik olarak katkısı var. Tabi ki evimizi arı ürünleriyle geçindiriyoruz. Bal, arı sütü, ana arı gibi. Yani tek geçim kaynağımız arı. Çocuklarımızı da bu işle okutuyoruz. Zaten arı, sağlık demek. Arı, bütün derde şifa diyebiliriz. Arının zehri, arı sütü, propolis, polen hepsi de bir şifa deposu. Kendimiz de kullanıyoruz ve herkese de öneriyoruz" dedi.