Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ”Biz 12 mil değil tek taraflı olarak 6 milin 1 mil bile üzerine çıkarılmasına kesinlikle izin vermeyiz. Ege’yi fiilen Yunan gölü haline getirecek, bizi kıyılarımıza hapsedecek, meşru ve hayati çıkarlarımıza zarar verecek böyle bir oldubittiyi kesinlikle kabul etmeyiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, SETA tarafından düzenlenen “Ege ve Doğu Akdeniz’de Türk Dış Politikası” konulu panele katıldı. Panelde konuşan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin hedefinin ana çıkarların korunması olduğunu belirterek, “Her gün Türkiye’nin gündemde olması Yunanistan’a gerçek sorunlarını unutturuyor. Kendimden örnek vereyim, 1 Ocak 2020-25 Ekim 2022 arasında Yunanistan ile ilgili 40 tweet atmışım. Aynı dönemde Dendias’ın Türkiye ile ilgili attığı tweet sayısı bin 80. Yani günde bir tweet’ten fazla. Üçüncüsü Yunanistan’ın maksimalist tutumu ve hukuk dışı adımlarına karşı verdiğimiz yanıtlar Yunanistan’ı çileden çıkardı. Deniz yetki alanları ile ilgili, adaların silahlandırılması ile ilgili hukuki argümanlarımızdan Yunanistan çok rahatsız oldu. Propagandasının çöktüğünü gördü. Dördüncü neden ise Yunanistan’ın stratejik vizyon eksikliği” dedi. “Meşru ve hayati çıkarlarımıza zarar verecek oldubittiyi kesinlikle kabul etmeyiz”
Bakan Çavuşoğlu, Ege’nin dostluk ve iş birliği denizi haline gelemediğini belirterek, “Ege itilafları yıllardır çözülemiyor. Ege’de her iki ülkenin kara suyu genişliği 6 deniz milidir, ancak Yunanistan Türkiye’yi Ege’de karasularını 12 mile çıkarmakla tehdit ediyor. İstanbul’dan çıkan bir gemi Antalya’ya, Yunanistan’ın merhameti olmadan gidemeyecek. Bu akla, mantığa sığar mı? Yurt dışında katıldığım tüm toplantılarda bu haritaları gösteriyorum, şunu soruyorum; ‘Siz böyle bir şeye evet der misiniz?’ Şimdiye kadar ‘evet’ diyeni duymadım. Biz 12 mil değil tek taraflı olarak 6 milin 1 mil bile üzerine çıkarılmasına kesinlikle izin vermeyiz. Ege’yi fiilen Yunan gölü hakine getirecek, bizi kıyılarımıza hapsedecek, meşru ve hayati çıkarlarımıza zarar verecek böyle bir oldubittiyi kesinlikle kabul etmeyiz. Ne pahasına olursa olsun Ege’deki meşru hak ve çıkarlarımızı koruma konusundaki kararlı duruşumuzu ilanıdır” diye konuştu. “Yunanistan hazırsa biz de bu sorunların barışçıl şekilde çözüme kavuşturulmasına hazırız”
Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan’ın hava sahası iddialarına değinerek şunları söyledi:
“Yunanistan’ın hava sahası iddiaları ayrı, dünyada hiçbir örneği yok. Ege’de 6 mil kara suyu genişliğine rağmen 10 mil hava sahası uygulaması uluslararası hukukun ihlalidir. Kıta sahanlığı sınırlarının belirlenmesi bir diğer sorun. Yunanistan’ın maksimalist tezlerine göre Türkiye’nin Ege’de kıta sahanlığı yok. Bizim tezimiz ise kıta sahanlığı sınırının ana kara esas alınarak belirlenmesi ve ana karaya uzak olan adalara kıta sahanlığı verilmemesi yönünde. Doğu Ege adaları, gayri askeri statü altına alınmıştır. Egemenliği de bu statünün sürdürülmesi koşulu ile Yunanistan’a devredilmiş. Ama Yunanistan 1960’lardan beri bu adaları silahlandırıyor. 23 adadan en az 16’sı silahlandırılmış durumda. Bu durum bizim güvenliğimiz için bir tehdit.”
Yunanistan’ın uluslararası hukuka uymasını ve gayri askeri statüyü yeniden tesis etmesini istediklerinin altını çizen Çavuşoğlu, “Biz hukuki argümanlarımızı ortaya koyduk. Yunanistan kendi argümanlarına güvenmediği için Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisine bu konuda çekince koymuş durumda. Bize cevaben verilen yanıt ise hukuki içerikten uzak, tamamen siyasi içerik. ‘Türkiye bizi tehdit ediyor, egemenliğimize göz dikiyor’ gibi içeriksiz argümanlara başvuruyor. Yunanistan’ın çıldırmaya başlamasının sebeplerinden biri de bu. Eğer diğer meselelerle birlikte bu meseleleri barışçıl yöntemle Yunanistan hazırsa biz de bu sorunları barışçıl şekilde çözüme kavuşturulmasına hazır olduğumuzu her zaman söylüyoruz” ifadelerini kullandı. “Yunanistan yargı yolunu tıkıyor”
Bakan Çavuşoğlu, Ege’deki sorunların neden çözülemediğine ilişkin, “İlk neden Yunanistan’ın Ege’yi bir Yunan denizi olarak görmesi, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını yok sayması. Onun için Yunanistan, Ege’de Türkiye ile hiçbir işbirliği projesine de yanaşmıyor. İkinci neden Yunanistan’ın kıta sahanlığı dışında diğer Ege itilaflarını yok saymasıdır. Üçüncü neden Yunanistan’ın çözüm için uluslararası yargı yolunu tıkaması. Yunanistan, Uluslararası Adalet Divanı’nın zorunlu yargı yetkisine üç Ege itilafı konusunda çekince koydu; hava sahası sınırları, silahsızlandırma ve yeniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisine çekince koydu. Yani ‘senin verdiğin kararları tanımam’ diyor. Yunanistan samimi ve dürüst değildir. Haktan yana görünmeye çalışıp, uluslararası yargı yolunu tıkayan taraf Yunanistan’dır. Çözüm yerine AB ve üçüncü ülkeleri arkasını alıp bize maksimalist pozisyonlarını kabul ettirebileceğini umut ediyor Yunanistan. Maalesef AB de Yunanistan’ın değirmenine bu anlamda su taşıyor. Gerilimden beslenen taraf biz değiliz. Yunanistan’ın gerilimi düşürmeye niyeti olsaydı en başta güven arttırıcı önlemler görüşmelerine gelirlerdi. Bunu donduran taraf Yunanistan’dır” ifadelerini kullandı. “GKRM hariç Doğu Akdeniz’de herkesle iş birliği yapmaya hazırız”
Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de yaşananlara ilişkin şunları söyledi:
“Doğu Akdeniz politikamızın iki temel unsuru var. İlki ülkemizin, ikincisi ise KKTC’nin temel hak ve çıkarlarının korunması. Kıbrıs Türk halkı ile omuz omuza milli davamızı savunmaya devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkının haklarını, hukukunu koruyacağız. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları bir diğer önemli konu. Rum kesiminin ülkemizi ve KKTC’nin haklarını ihlal ederek Mısır, Lübnan ve İsrail ile anlaşmalarını kabul etmedik. Belirlediğimiz kıta sahanlığımıza yönelik ihlal çabaları da oldu. 2021’den bu yana Yunanistan ve Rum kesiminin 9 defa girme teşebbüsü oldu. Hem diplomasi ile hem de sahada aldığımız tedbirler ile biz hiçbir gemiyi buraya sokmadık. Türkiye işbirliğine açıktır, hakça paylaşıma da açıktır. Bu kadar iş birliği imkanları var, öneriyoruz, tek dertleri KKTC gelecek mi? Küçük şeyler. Oysa KKTC ile Rum tarafı arasında hakça paylaşımda bir anlaşmaya varılsa Doğu Akdeniz’deki sorunların birçoğu otomatikman çözülür. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRM) hariç doğu Akdeniz’de herkesle iş birliği yapmaya hazırız. Onların ilk muhatabı KKTC’dir, önce kendileri aralarında hakça paylaşım konusunda anlaşsınlar, ondan sonra biz de bu işbirliğine hep birlikte girelim. Rum kesiminin derdi, tanınmış görüntüsü vermek için bizi muhatap almak. Biz doğu Akdeniz’de de hem kendi haklarımız hem de KKTC haklarını korumaya devam edeceğiz.”