Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İsrail’in, Filistin topraklarını adım adım işgal ederek açık bir soykırım uyguladığını belirterek, "Dünya, İsrail’in Gazze’den Lübnan’a uzanan ve tüm bölgeyi herkes için bir güvensizlik alanına dönüştüren saldırganlığı karşısında sessiz kalmamalıdır" dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’yi temsilen katıldığı Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi’ndeki "Pekin+30 Bölgesel Gözden Geçirme Toplantısı"nda uluslararası platformların temel insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde önemli bir role sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin parçası olduğu platformların, tarafı olduğu sözleşmelerin kadın hakları konusundaki kararlığını ortaya koyduğunu vurgulayan Göktaş, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da vurguladığı gibi, ’Kadının olmadığı bir siyasetin, kadını dışlayan bir yönetim anlayışının toplum için büyük bir kayıp olduğu’ inancıyla hareket ediyoruz. Bu inançla, kadınların hak, fırsat ve imkanlardan adil bir şekilde yararlanmalarını sağladık. Kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda güçlenmelerinin önünü açan çalışmalara imza attık" diye konuştu.
Türkiye’nin 2007-2023 döneminde, kadının iş gücüne katılma oranını 14,6, kadın istihdam oranını 12 puan artırarak OECD ülkeleri arasında bu oranları en fazla artıran ülke konumuna geldiğini belirten Göktaş, kadını güçlü kılacak her somut adımın, ülkenin güçlenmesi anlamına geldiğini belirtti. “Kadınların iş gücüne katılımını artırmaya yönelik somut adımlar atıyoruz”
"Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum" ilkesi doğrultusunda belirledikleri sosyal politikalarla kadının güçlendirilmesi hedefini aile ve toplum çalışmalarının odağına yerleştirdiklerini vurgulayan Göktaş, "Bu kapsamda hazırladığımız Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planımızla Türkiye’de kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayacak çalışmalar yürütüyoruz. Bu planla, kadınların eğitimden sağlığa, istihdamdan girişimciliğe kadar farklı alanlarda karşılaştıkları engelleri ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Sağladığımız teşvik ve destek programlarıyla kadın kooperatifçiliğini ve girişimciliğini destekleyerek, daha fazla kadının iş gücüne katılımını artırmaya yönelik somut adımlar atıyoruz. Ayrıca 21. yüzyılın en büyük sorunu olan çevre kirliliği ve iklim değişikliğinden kadınların ve çocukların daha çok etkilendiği hepimizin malumudur" şeklinde konuştu. “Şiddet mağdurlarına yönelik hizmetlerinin erişilebilirliğini artırıyoruz”
Gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde belirlenen politikalara, yapılan çağrılara, alınan tedbirlere rağmen kadına yönelik şiddetin küresel bir sorun olarak varlığını sürdürdüğüne dikkat çeken Göktaş, "Bu sorunla, çok yönlü, bütüncül, kapsayıcı plan ve politikalarla mücadele etmek, tek tek ülkelerin olduğu kadar, böylesi önemli platformların da büyük bir kararlılıkla hareket etmesini gerektiriyor" dedi. ’Şiddete sıfır tolerans’ ilkesi doğrultusunda kadına yönelik şiddetle mücadelelerinin kararlılıkla devam ettiğini ifade eden Göktaş, "Bu kapsamda, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planımız ile adalete erişim, mevzuat, politika, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık başlıkları altında çalışmalarımız devam ediyor. Şiddet mağdurlarına yönelik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin erişilebilirliğini artırıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında bulunan yüzlerce kuruluşumuzla kadınlarımızı koruyoruz. Elektronik kelepçe ve KADES gibi uygulamalarımızla İçişleri Bakanlığımız ve ilgili tüm kurumlarımızla şiddet olaylarına anında müdahale ediyoruz. Şiddet vakalarında risklerin erkenden tespit edilip koruyucu-önleyici mekanizmaların harekete geçirilmesinin önemli olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda ülke genelinde sosyal risk haritalarını çıkarmak için çalışmalarımızı başlattık. Böylece her bir şehre, ilçeye, mahalleye hatta aileye özgü koruyucu ve önleyici faaliyetler belirlemek mümkün olacak" diye konuştu.
Göktaş, kadın ve kız çocuklarına yönelik yeni şiddet türlerinin ortaya çıktığını belirterek, "Teknoloji bu yeni tehditlere erişimi kolaylaştırarak interneti, kadınlar için güvensiz bir alan haline getirmiştir. Siber şiddet türleri Türk Ceza Kanunu’nun çeşitli hükümlerinde suç olarak tanımlanmıştır. Yasal düzenlemelerle siber şiddet mağdurlarının başvurabileceği mekanizmaları ve kanalları hayata geçirdik. Benzer şekilde, yapay zekanın sunduğu fırsatları benimserken ortaya çıkan yeni riskleri de ele almalıyız" diye konuştu. "Küresel çatışmalar ve şiddet artmaya devam ediyor"
Çatışma bölgelerinde kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddetin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Göktaş, "Ne yazık ki küresel çatışmalar ve şiddet artmaya devam ederken, en büyük yükü kadınlar ve kız çocukları çekmektedir. Bu vesileyle başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararı ve Pekin Eylem Platformu olmak üzere uluslararası yasal çerçevenin gecikmeksizin, tam olarak uygulanması yönünde bir çağrıda bulunmak istiyorum. İsrail, Filistin topraklarını adım adım işgal ederek açık bir soykırım uygulamaktadır. Dünya, İsrail’in Gazze’den Lübnan’a uzanan ve tüm bölgeyi herkes için bir güvensizlik alanına dönüştüren saldırganlığı karşısında sessiz kalmamalıdır. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılıkla ve şiddetle mücadele etmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim. Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 30. yıldönümünü anarken, her kadın ve kız çocuğunun şiddet ve ayrımcılıktan uzak, kendi potansiyelini gerçekleştirebileceği bir dünya taahhüdümüzü yineleyelim" dedi.