Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Ankara'da Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı'nın (ÖZEV) düzenlediği 'Öğrenme Güçlüğü Olan Öğrencilere Meslek Edindirme Merkezinin Tanıtım Programı'na katıldı. Programda Bakan Özer'in yanı sıra Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, ÖZEV Mütevelli Heyeti Başkanı Saime Toptan, AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler ve eski TBMM Başkanı Köksal Toptan yer aldı.
Özer, ülkelerin en değerli sermayesinin beşeri sermaye olduğunu belirterek, bu beşeri sermayenin niteliğini artırmak ve eğitim çağ nüfusunun mümkün olduğu kadar eğitime tam katılımını sağlamak için devasa yatırımlar yapıldığını söyledi.
Bu noktada 3 anahtar kelime olduğunu ve bunların 'kapsayıcılık', 'eğitimde fırsat eşitliği' ve 'kalite' olduğunu kaydeden Özer, "Kapsayıcılık, sosyoekonomik arka planına veya herhangi bir engel durumuna bakmaksızın herkesin eşit bir şekilde eğitim hizmetinden yararlanması demektir ama eşitlik ve kalite de ona eşlik ediyor. Herhangi bir eğitime değil en kaliteli eğitime erişebilmesi için" dedi.
'EVDEN ÇIKAMAYAN 10 BİN ÇOCUĞUMUZA ÖĞRETMEN GÖNDERDİK'
2000'li yıllarda 5 yaştaki okul öncesi okullaşma oranının yüzde 11 olduğunu söyleyen Bakan Özer, "Şu anda bu oran yüzde 99. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44'tü. Şu anda bu oran yüzde 95, ilkokulda yüzde 99,63, ortaokulda yüzde 99,44'tür. Velhasıl ilk kez beşeri sermayemizi tam kapsamlı bir şekilde, kapsayıcı bir şekilde, eğitimde fırsat eşitliğini merkeze alacak şekilde eğitimle buluşturma imkanımız oldu. Bunun için devasa seferberlikler yapıldı. Tüm illerde, ilçelerde okullar yapıldı. Derslik sayısı 300 binlerden 850 bine çıkarıldı. Öğretmen sayısı 500 binlerden 1,2 milyona çıkarıldı. Bu süreçte özel eğitim çocuklarımızın, gençlerimizin eğitim ile ilgili ihtiyaçları da olduğu kadar eldeki tüm imkanlar maksimum tutularak giderilmeye çalışıldı" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak 403 bin özel eğitim öğrencisine eğitim hizmeti verdiklerini kaydeden Özer, "Milli Eğitim Bakanlığı sadece kaynaştırma bütünleştirme değil aynı zamanda evden çıkamayan yaklaşık 10 bin tane çocuğumuza öğretmen göndererek eğitimden kopmamaları için çaba sarf ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı şu anda hastanelerde yaklaşık 994 hasta yavrumuza eğitim hizmeti veriyor. Gerçekten bu anlamda Türkiye, kıta Avrupası'na da örneklik teşkil ediyor. Mutlaka eksikliklerimiz var, mutlaka iyileştirilecek taraflarımız var. Zaten bizim görevimiz de o eksiklikleri görüp sürekli iyileştirmeye çalışmak, sürekli kapsamı genişletmek. 2020 yılında 53 ilimizde özel eğitim anaokulu yoktu. Şu anda tüm illerimizde var ve 145'e çıkarttık. 2023 yılında bunu 350'ye çıkaracağız inşallah" dedi.
'TÜRKİYE'YE YAPILACAK EN ÖNEMLİ YATIRIM'
Okul öncesi eğitimin sadece özel eğitim için değil tüm öğrenciler için en kritik eğitim kademesi olduğunu kaydeden Bakan Özer, "Eğitimin ekonomisi ile ilgili çalışanların söylemiş olduğu çok önemli bir ifade var; 'Yaşam boyu getirisi maksimum, yatırım maliyeti minimum olan eğitim politikası okul öncesi'. Çünkü sonraki eğitim kademelerinde beklenen eksiklikleri gidermek için maliyet sürekli artıyor. Okul öncesi eğitim sadece bilişsel becerileri değil bilişsel olmayan becerileri de artırıyor. Psikososyal gelişimi destekliyor. Amerika'da son zamanda yayımlanan boylamsal çalışmalara bakın; okul öncesi eğitimi almış bireylerin yaşam boyu ömürlerinde eğitimde ve istihdamda kalma süreleri, almamış bireylere göre çok daha fazla. Suça bulaşma oranı çok daha düşük. Bir yılda 6 bin 4 yani hedefimizin 2 katı anaokulu kapasitesini oluşturduk. 3 yaşındaki okullaşma oranını yüzde 9'dan yüzde 16'ya, 4 yaşındaki yüzde 16 olan okullaşma oranını yüzde 37'ye, 5 yaşındaki yüzde 65 olan okullaşma oranını yüzde 99'a çıktı ve bu uzun vadede Türkiye'ye yapılacak eğitim alanındaki en önemli yatırımlardan bir tanesi" diye konuştu.