“Benim koltuğun peşinde koşan bir yapım yok”
Milletvekilliği başvurusu konusunda kendisinin bir istikameti olmadığını söyleyen Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu, “Seçimlerin çok yayılması bizlerin ve vatandaşların yorulmasına yol açıyor. Bizlerin işlerinin aksamasına yol açıyor. Çok uzun değil kısa dönemli kampanyaların daha verimli olduğunu düşünüyorum. Belediyeden istifa edip milletvekilliği için başvuran kimse olmadı. Bu Cuma gününe kadar belli olur ancak şu ana kadar bana ulaşan bir istifa söz konusu olmadı. Ancak meclis üyelerimizden duyduğumuz arkadaşlarımız var. Benim şahsımla ilgili bir istikametim yok. Benim bu yönde bir çalışmam mevcut değil. Benim belediye başkanlığı için de aynı şekilde hiçbir talebim olmadı. Büyüklerimiz ve cenabı Allah bizi layık gördü. Vatandaşlarımızın teveccühü ile bu görevlere geldik ama ne bu ne de başka bir görev için talep eden bir uğraşımız yok. Benim koltuğun peşinde koşan bir yapım yok. Şu an için bana söylenen herhangi bir şey yok” dedi.
“Büyüklerimize karşı bir kabalık yapalım diye bir derdimiz de yok “
Başkan Palancıoğlu, depremin ardından oluşturulan koordinasyon merkezinden giden yardımlarda ayrıştırma olmaması adına hiçbir belediyenin ve firmanın logosunu kullanmadıklarını söyleyerek, “Kayseri'de Deprem Koordinasyon Merkezi adı altında bir merkez kurduk. Türkiye' de ilk kuran biziz. Asrın afetine maruz kalan deprem bölgelerimize gönderilen yardımların önünde, “Deprem yardım aracı, Kayseri şehri yanınızda” ibareli flaması ile çıktık. Hiçbir firma ve logo ismi yer almadı. 500'e yakın tırı tüm deprem bölgelerine istisnasız gönderdik. İlk gün Valimiz Gökmen Çiçek ile görüştük. Kendisinin koordinatör vali olarak Kahramanmaraş bölgesine atandığını ve Kayseri ilinde organizasyon yapılması gerektiğini söyledi. Serbest Bölge Başkanı olmam hasebiyle de OSB Başkanlarıyla bir araya gelip telefonla ihtiyaç olan malzemelerin temin ve gönderilmesini organize etmemi söyledi. Dolayısıyla ilk gün sanayi ve ticaret odaları başkanlarını da aradım. Toplanma merkezi olarak da OSB'de kurulan fuar alanı aklımıza geldi. Emeği geçenlere teşekkür ederiz. Orada başlayan süreç dalga dalga büyümeye başladı. Yapılan yardımların ekonomik büyüklüğünün 300 milyon liraya ulaştığını tahmin ediyoruz. Deprem sonrasında müthiş bir yoğunluk vardı. Bu yoğunluk içerisinde kaybedecek zaman yok ve kimin kırılacağı ve küseceğini bakacak durum yoktu. Vali beyin talimatıyla başladığımız iş çok büyüdü. Koordinasyon merkezinde iş büyüyünce de bu yanlış anlaşılmasın diye biz hassas davrandık ve ayrışmaya vesile olur diye büyükşehir de dahil olmak üzere hiçbir belediyemizin logosunu hiçbir STK'nın logosunu kullanmadık. İster istemez bu tür yoğun durumlarda bazen öne çıktığınız bazen geride kaldığınız durumlar oluyor. Böyle bir şeye mahal vermek istemezdik ancak bu tip durumlarda gelen yardım taleplerini yerine getirirken düşüneyim de acaba yanlış anlaşılmaya sebep olur muyum? sorusuna zaman yoktu. Melikgazi Belediye Başkanı olarak öne çıkayım diye bir derdim ve koltuk hasretim yok. Büyüklerimize karşı bir kabalık yapalım diye bir derdimiz de yok. Ben Serbest Bölge Başkanı olarak bu görevi yaptım. Sağımda ve solumda ise Kayseri Sanayi Odası ve Kayseri Ticaret Odası başkanları oturuyordu. Bir kişinin canı kurtulduysa bunu kimin kurtardığının bir önemi yok. Önemli olan can kurtarmak” ifadelerini kullandı.
“Kentsel dönüşüm de acil yasa değişmeli, tehdit ve şantajlar var“
Kaçak yapılaşma ile ilgili sürekli tehdit ve şantajların olduğunu ve denetimlerinin belediyelerden alınması gerektiğini söyleyen Başkan Palancıoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“1980'li yıllarda şehirlerimizde göç ile birlikte bir çarpık yapılaşma başlıyor. O yıllarda Devlet Planlama Teşkilatı Kurumu gelen yoğun göç ile birlikte bu talebi merkezi yönetimin karşılamasının mümkün olmadığı dile getiriliyor. Çarpık yapılaşma ve gecekondulaşmanın önüne geçme amacıyla bazı yetkiler yerel yönetimlere devrediliyor. Merkezi belediyeler ile birlikte belde belediyelerine de bu ve benzeri yetkiler verilince Mimsin gibi bir fecaat ortaya çıktı. Buradaki fecaat dip dibe ve yüksek katlı binalar. Gecekondulaşma olunca 80'li 90'lı yıllarda imar planları yapılmış. Hızlı hareket etmek zorunda kalındığı içinde biraz abur cubur iş çıkmış ve gecekonduların olduğu bölgelere hem yüksek kat hem de yoğunluk izni verilmiş. Hal böyle olunca da o dönemde verilen hak geri alınamaz duruma geldi. Cumhurbaşkanımızın talimatı ve yetkisi ile yoğunluk ve yüksek katlar acil olarak düşürülmeli. Cumhurbaşkanımız da yatay mimarinin gelişmesini arzu ediyorken acil olarak bu sağlanmalı. Şu anda kentsel dönüşümlerde yaşadığımız en büyük sıkıntılar bunlardan kaynaklanıyor. Kaçak yapının takibi belediyelerden alınmalı. Bizim zabıtalarımız gittiğinde sürekli karakolluk oluyoruz. Kaçak yapılaşma ile ilgili sürekli tehdit ve şantajlar oluyor. Hem imar planı yapma yetkisi, hem inşaat ruhsatı verme yetkisi hem kaçak yapıyı tespit etme, gerekli ceza işlemi ile yıkma yetkisi bizde. Ülkede kaçak yapılaşma kelimelerini defterden silmemiz gerek. Bu kelimeler Avrupa da ve Amerika da yok.”
“Kayseripark tadilatını izinsiz olduğu için durdurduk”
Kayseripark'ta yapılan tadilatlardan haberleri olmadığı ve izinsiz olduğu için çalışmaların durdurulduğunu söyleyen Başkan Palancıoğlu, “Kayseripark'a AVM'ye de biraz daha ilerisindeki işletmeye de gerekli uyarıları yaptık. Her iki ayrı yere de kaçak yapı işlemleri yaptık. Kayseripark AVM, bir tadilat yapacağına ilişkin bize haber vermedi. Sadece şifahi olarak tadilat yapmayı düşündüklerini söylemişlerdi. Bizim için AVM yanına kafe yapıp yapmaması mesele değil. Binanın cephesini dahi değiştirecek olursanız bize müracaat edip izin almanız gerekiyor. Ancak kafe yapacaksanız ilave olarak Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kent Estetik Kurulu'ndan izin alarak onay alarak bunu yapmanız gerekiyor. Yeme içme mekanları için durum böyle. Biz bunları söyledikten sonra Büyükşehir Kent Estetik Kurulu'ndan karar geçirmişler sanırım. 3194 sayılı kanına göre ilgili belediyeden izin almaları gerekiyor. Bunu tadilat ruhsatı almadan yaptırmaya başladıkları için durdurduk. Yazılı ihtarımızı ve 15 gün süremizi verdik. Takibini yapıyoruz” dedi.
“Af çıkaranlara oy verilmezse kimse af çıkaramaz”
Başkan Palancıoğlu, imar affı da dahil bütün aflara karşı olduğunu ve affı çıkaranlara oy verilmezse bir daha af çıkmayacağını söyleyerek, “Çıkan afların her türlüsüne karşıyım. İmar barışı affından tutunda tüm aflara karşıyım. Bu af işi vatandaşlarımızın oy verdiği bir konu. Ancak hükümetler çıkartılacak olan aflarla gündeme getiriliyor. Ben olsam kurallara riayet edenler olarak çıksak sokağa ve desek ki, “Ben kurallara uyan bir vatandaşım. Af çıkartan hükümete oy vermeyeceğim“ desek daha büyük bir kalabalık var çünkü. Bizim sayımız daha fazla ancak sesimiz çıkmıyor. Ses çıkmayınca da aflar geliyor ve bizlerde bu afları çıkartanlara oy veriyoruz. Oy vermesek bir daha hiç kimse af çıkartmaz” ifadelerini kullandı.