Farsça kökenli bir kelime olan bedestenin içerisinde ticaret yapılır. Ahmed Vefik Paşa bedesteni “bez satılan bezzâz mahalli, akmişe-i nefîse satılan çarşı” olarak tarif etmiştir. Bezzâz Arapça’da “bez satan” demektir.
Bez Kāmus Tercümesi’ne göre “elbise, bez veya silâh, kılıç” anlamına gelmektedir. Günlük yaşantımızda çokça karşımıza çıkan bedesten çarşıları nerelerde yer alır? Osmanlı'da bedesten nedir, ne demektir?
BEDESTEN NE DEMEKTİR?
Bedestenler, başta mücevher ve değerli taşlar olmak üzere silâhlar, müzeyyen koşum takımları ile değerli kumaşların da satıldığı Osmanlı devrinde ortaya çıkmış önemli bir ticaret yapı çeşitidir. Bedesten, mütevazi bir yapıya sahip şehrin merkezinde yer alan yapılardır. Türk şehirciliğinde ticaret bölgesinin özünü, çekirdeğini oluşturmuştur. Çok hafif, ahşaptan ve pratik olarak kurulabilen malzemeden inşa edilen dükkân dizileri bedestenin içerisinde yer alırken tüccarların değerli malları bedestenin sağlam yapısı içinde güvenle muhafaza edilmektedir.
Kagir ve sağlam bir yapıya sahip olan bedestenlerin içerisinde dolap denilen satış tezgâhları, dış duvarlarına bitişik dükkânlar bulunur. Dört cephesinde demir kaplanmış sağlam kapıları, yüksekte ve çok olmayacak şekilde pencereleri yer alır. Bunların da demir kepenklerle gerektiğinde korundukları bilinir. Binaların içi kalın kare pâyelere dayanan tuğla kemerlerle bölümlere ayrılmış, bunların üzerleri yine tuğladan kubbelerle örtülmüştür. Işık demir kapaklı az sayıdaki bu üst pencerelerden girer. Bu şekilde bedesten, Ulucami gibi çok kubbeli bir yapı olarak kendi içindeki ticareti ve tüccarları ayrıca koruma imkanı sunar.
BEDESTEN NEREDEDİR?
Ülkemizde bulunan bedesten sayılarının artabileceğini belirterek mevcut bedestenleri sizler için sıraladık:
Amasya Bedesteni: Amasya’nın içerisinde bulunan bu bedesten, çevresinde ayrıca İstanbul ve Edirne’de pek çok hayratı bulunan kapı ağası Hüseyin Ağa tarafından vakıflarına katkı sağlamak için kitâbesine göre 888’de (1483) inşa edilmiştir.
Ankara Bedesteni: 1464-1471 yılları arasında Sadrazam Mahmud Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Bayburt Bedesteni: Şehrin merkezindeki Ulucami’nin doğusunda yer alan çarşı içinde bakımsız halde bulunan bu yapının kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
Bergama Bedesteni: Oldukça ufak olan bu bedesten 21,40 × 13,90 m. ölçüsünde bir yapıdır. Ne zaman inşa edildiği ve bânisi bilinmemektedir.
Beyşehir Bedesteni: Bir vakitler kapısı üstünde duran günümüzde Süleyman Bey Türbesi’nde bulunan manzum kitâbeden, adı bilinmeyen bir Çavuşbaşı tarafından 998’de (1589-90) yaptırıldığı bilinmektedir.
Bursa Bedesteni: Türk sanatının en büyük bedestenlerinden olan bu eserin, evkaf kayıtlarından I. Bayezid (1389-1402) tarafından hayratına gelir sağlamak üzere 802’de (1400) yaptırıldığı öğrenilmektedir.
Edirne Bedesteni: Çelebi I. Mehmed (1413-1421) tarafından Eskicami evkafı olarak 1417-1418 yıllarına doğru yaptırılmıştır. Yapımına Mûsâ Çelebi tarafından başlandığı bilinmektedir.
Konya Ereğli Cağaloğlu Bedesteni: Şehrin tam ortasında olan 32 m. kadar uzunlukta ve 10 m. kadar genişlikte, dikdörtgen biçimindeki yapı bedesten olarak bilinir ve kesin olmamakla birlikte Mimar Sinan eseri olduğu düşünülmektedir.
Galata (İstanbul) Bedesteni: Tamamen ayrı bir şehir gibi gelişen Galata’daki bu bedesten Fâtih Sultan Mehmed evkafından olarak XV. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir.
Isparta Bedesteni: Firdevs bey bedesteni olarak da bilinen bu bedesten, çarşının ortasında Mimar Sinan tarafından 1561-1562’de inşa edilen Firdevs Bey (Paşa) Camii’nin bir parçasıdır.
İstanbul-Büyük Bedesten (İç Bedesten): Fâtih Sultan Mehmed tarafından hayratına gelir sağlamak üzere 1453-1481 tarihleri arasında yaptırılmıştır.
İstanbul-Yeni Bedesten (Sandal Bedesteni): İstanbul’un ikinci bedesteni öncekinin pek az ilerisinde, tahmin edildiğine göre Kanûnî Sultan Süleyman (1520-1566) devrinde değerli dokumaların satış yeri olarak yapılmıştır.
Kahramanmaraş Bedesteni: Evliya Çelebi burada “dörder demir kapılı kâgir” iki bedesten bulunduğunu bildirir. Fakat daha o vakit bunlardan biri “muattal” halde idi ve kullanılmıyordu. Sahipleri tarafından tapu tesis tarihinin 1291 (1874) olduğu yolundaki iddianın ne derecede gerçeğe uygun olduğu bilinememekle beraber mimarisi bakımından eski bir yapı olduğu tesirini bırakır.
Kastamonu Bedesteni: Mahallî rivayetlere göre 1468-1474 yılları arasında burada vali olarak bulunan Şehzade Cem Sultan tarafından yaptırılmıştır.
Kayseri Bedesteni: Ulucaminin hemen yanında ve hanların arasında olan bu bedesten, üzerinde inşa kitâbesi bulunan bu türden nâdir eserlerdendir. 903 yılında Emîr Mustafa b. Abdülhay tarafından geliri oradaki mescidine harcanmak üzere yaptırılmıştır.
Konya Bedesteni: Kitâbesine göre 945’te (1538-39) Kanûnî Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır.
Manisa Bedesteni: Evliya Çelebi burada da iki bedesten olduğunu bildirir. Ancak bunlardan “kavî” kubbeli Eski Bedesten’in yarısı bölünerek Bezasten adıyla cami yapılmış, diğer yarısı kazazlar tarafından “ibrişim taft etmek üzere” kullanılmıştır.
Mardin Bedesteni: Mardin Kaysâriyyesi’nin kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Akkoyunlu Emîri Kasım Padişah tarafından 1480-1500 yılları arasında yaptırıldığı söylenir. Esası zâviye olan Kasım Paşa Medresesi’nin evkafı olan bu binada 1526’da yetmiş dört dükkân bulunduğu bilinmektedir.
Merzifon Bedesteni: Bu şehirde Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından 1077’de (1666-67) kurulan cami, kütüphane, han ve hamamdan oluşan külliyenin parçası olarak bir de bedesten yaptırılmıştır.
Tekirdağ Rüstempaşa Bedesteni: Mimarisi bakımından XVI. yüzyıl eseri olduğu tahmin edilen bu yapının şehrin önemli ve zengin külliyesi olan Rüstem Paşa evkafından olması mümkündür.
Tokat Bedesteni: Yaptıranı ve yapıldığı tarih tespit edilememiştir. Oldukça ilgi çekici bir planı ve iki yanına bitişik olarak uzanan arastaları ile kendisine has bir tertibi olan bu bedesten, benzeri diğer yapıların monotonluğundan uzaklaşmış bir görünüşe sahiptir.
Trabzon Bedesteni: Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun evkafından olan bedestenin 6322 akçelik gelirine dair bir belge olduğuna göre yapı XVI. yüzyıl başlarına ait olmalıdır.
Urfa Bedesteni: Vakfiyesine göre Behram Paşa tarafından 976’da (1568-69) yaptırılan bu bina ve mimarisi hakkında yeteri kadar bilgi edinilememiştir.
Samsun Vezirköprü Bedesteni: XVII. yüzyıl içinde Sadrazam Fâzıl Ahmed Paşa (ö. 1676) tarafından yaptırılmıştır. Tam bir kare biçiminde olup kendi türünün en küçük örneklerindendir.
Zile Bedesteni: Tâceddin Paşa tarafından 900 (1494) yılında yaptırılmıştır. Ancak bilinmeyen bir tarihte iki birimi, belki bir zelzelede yıkıldığından ortadan kalkmış, burası bir duvarla kapatılarak geri kalan parçası cami haline getirilmiştir.
Bedesten olarak gösterilen veya adlandırılan bazı tesisler ise açık bir arastadır. Nitekim Adana, Gaziantep, Dârende, Ilgın, İşkodra, Karaman, Kilis, Kırklareli, Kütahya, Manastır (Bitola), Niğde, Tarsus ve Üsküdar’da bedesten olarak adlandırılan yapılar hep üstü açık veya kâgir tonoz örtülü, bir yolun iki tarafında sıralanan kâgir dükkân gözlerinden ibaret kapalı çarşı-arastalardır.
Bazı kervansaray veya ribâtlara da bedesten denilmiştir. Alanya, Aksaray, Erzurum, Prilep, Ulukışla ve Yenihan’daki (Sivas yakınında) binalar esasında kervansaray olup bedesten tarifine mimari bakımdan uymayan yapılardır.
NOT: Haberimizde Osmanlı dönemi Türk mimarisinde kendi başına bir yapı çeşidi teşkil eden bedestenler hakkında bilgi verilmiş ve belli başlı bedestenler sıralanmıştır. Bedesten sayı ve çeşitleri farklılık gösterebilmekte olup zamanla da artabilmektedir.