DENİZLİ (İHA) – Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığın azaltması noktasında önemli bir yatırım olan Turgutlu Biyogaz Santrali, enerji piyasasına sağladığı katma değer kadar Manisa’nın bereketli tarım topraklarını da zenginleştiriyor. Elektrik enerjisi üretiminin ardından ortaya çıkan organik gübrenin zenginliğine dikkat çeken PAÜ Rektör Yardımcısı ve Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Necip Atar, “Çiftçilerimize daha verimli ve daha kaliteli zirai ürünler elde edileceğinden dolayı bu gübreyi kullanmalarını tavsiye ediyoruz” dedi. Yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin değişik bölgelerinde yatırımları bulunan Denizlili iş adamı Osman Uğurlu’nun önemli projelerinden birisi olan Turgutlu Biyogaz Santrali, ülke ekonomisi ve enerji piyasasına sağladığı katma değer kadar Manisa’nın bereketli tarım topraklarını da zenginleştirmeye devam ediyor. Tesisin konumu, biyogaz sonrasında oluşacak gübrenin zirai faaliyetlerde verimli bir şekilde değerlendirebilmesi amacıyla tarım arazilerinin bulunduğu bölgede olarak tercih edildi. Saatte 3 MWe ve yılda 22,5 milyon kWh elektrik enerjisi üretilen Turgutlu Biyogaz, bölgenin iklim ve hava koşulları da göz önünde bulundurulduğunda yıllık 300 bin ton karbondioksitin atmosfere salınımını engelliyor. Yaklaşık 7 bin hanenin elektrik enerjisi üreten tesiste, yılda 30 bin ton organik gübre elde ediliyor. Günlük 210 ton tavuk gübresi ile 300 ton büyükbaş gübresinin bertaraf edildiği Turgutlu Biyogaz’da, yıllık ise toplam 186 bin ton atığın doğa zarar vermeden bertaraf edilmesi sağlanıyor. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma noktasında önemli bir misyon üstlenen Turgutlu Biyogaz, elektrik enerji üretiminin ardından ortaya çıkan organik gübreyi de bölge çiftçisinin kullanımına sundu. Azot ve fosfor değeri bakımından çok zengin olan bu organik gübreyi arazilerinde kullanan çiftçiler, hem kalite hem de verim bakımından daha iyi ürünler almaya başladı. “Hiç gübre kullanmadan yüksek verim elde ettim, herkese tavsiye ederim”
Manisa’nın Şehzadeler ilçesine bağlı Hacıhaliller Mahallesi’nde 20 yıldır üzün yetiştiriciliği yapan Halil Sarı, 2021 yılı Eylül ayından bu yanan Turgutlu Biyogaz tesislerinde ortaya çıkan gübreyi arazilerinde kullandığını söyledi. Bugüne kadar bu gübrenin her hangi bir yan etkisi veya zararıyla karşılaşmadıklarının altını çizen Sarı, “Bu bağlar kadar nazik bir ürün yoktur. Biz bu bahçeye gübreyi Eylül ayında döktük. Denilenler gibi bu gübre zararlı olsaydı, bu bağlar açmazdı. Bu gübre zaten bizim atlarımızdan bu yana kullana geldiğimiz hayvan gübresi. Şuan tesiste işlenip daha faydalı halde bize ulaştırılıyor. Bu gübreyi hale kullanıyoruz ve kullanmaya da devam edeceğiz. 170- 180 dönümüm bağımın tamamına bu gübreyi döktüm. Deneyip faydasını gördükten sonra kullanmaya devam ediyorum. Bağın dışında buğday sonrası anıza ve karpuz ekeceğim arazilere de bu gübreyi uygulayacağım. Hiçbir sıkıntı, kalıntı ve ilaç görmedik. Zarar vermediği gibi toprağı hümik asit gibi kabartıyor. Mahsullerimiz de ortada zaten. Biz bu bağlara üre vermez isek ürün alamayız. Üreden istediğimiz azot da bu gübrenin içerisinde mevcut zaten. Bu yıl gördüğümüz kütükten patlamalar ancak aşırı bir azot sayesinde olabilir. Ancak dekara 50 ila 70 kilo üre atınca ancak bu şekilde bir filizlenme oluyordu. Bu yıl bağlarıma bunun dışında 1 kilo dahi gübre atmadım. Hiçbir şekilde toprak altı ve üstü gübre kullanmadım. Tesisin getirdiği gübreyi kullanıyoruz, bunda sonra da kullanmaya devam edeceğim. Şuan bağların her hangi bir gübreye de ihtiyacı kalmadı. Ziraatçı getirip tahlil yaptırdık, her şey yüzde 100 tam olması gerektiği gibi. Ben çok memnunum ve çiftçilerimize de tavsiye ederim. Bildiğimiz tezek bu. Tesis gazını alıp işleyip bize bunu getiriyor” dedi.
“Çiftçilerimiz organik gübreden çok memnun kaldı”
Tesiste elektrik enerjisi üretiminin ardından ortaya çıkan organik gübrenin bölgedeki birçok çiftçi tarafından denediğini ve hep olumlu geri dönüşler aldıklarını ifade eden Turgutlu Biyogaz İşletme Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Murat Alp Kantık da “Tersimiz gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından 2021 yılı itibariyle üretime başladı. Adından da anlaşılacağı gibi biyogazın üretim yaşamasında her hangi bir kimyasalın kullanılması ihtimali yok. Burada biyolojik bir üretim yaptığımız için bakterilerimiz biyolojik ortamda yetişiyor. Herhangi bir kimyasal teması halinde bakterilerimiz öleceği için kesinlikle bir biyogaz üretimi yapamayız. Enerji üretimini yaptıktan sonra kalan ürünü biz burada gübre olarak değerlendiriyoruz. Ortaya çıkan gübremizin Tarım ve Orman Bakanlığından da onayı bulunuyor. Çiftçilerimizle birlikte gübrenin denemelerini de yaptık. Çiftçilerimiz üründen çok memnun kaldıklarını ve bir önceli yıla göre verimlerinin daha da arttığını bize ilettiler. Tesisimizde tamamen tavuk, at ve büyükbaş hayvan çiftliklerinin atıklarını bertaraf etmekle ve bertaraf edildikten sonra bunu bir gübre üretim tesissiyle beraber işliyoruz. Bizim burada amacımız tamamen doğanın kirlenmesini engellemek. Çiftliklerden çıkan atıkların direk arazilere uygulanması değil; bir değere dönüştürüldükten sonra gübre olarak kullanılmasını sağlamaktır. Biyogaz tesisleri yok iken bu atıklar çiftliklerden direk tarlalara uygulanıyor idi. Çiftçilerimiz bunun zararını ürünlerinin yanmasıyla görüyorlardı. Bizim gübremiz fermente edildikten sonra ortaya çıktığı ve zaten olgunlaştırılmış bir gübre olduğu için bunu rahatlıkla uygulayan çiftçilerimiz verim artışına şahit oldular. Burada aynı zamanda karbon salınımı da engellemekteyiz. Kendi içerisinde bütün atıkların bertarafını ve çevrimini yaptıktan sonra ülkemize de enerji anlamında katma değer sağlayan tam bir doğa tesisiyiz. Gübremiz bilinen en faydalı gübrelerden birisidir” diye konuştu. Günümüzdeki en büyük sorunlardan birisini çevre kirliliği olduğuna dikkat çeken Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Yardımcısı ve Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Necip Atar ise çevre kirliliğini oluşturan nedenlerden önemli birisinin de fosil yakıtların kullanılması olduğunu söyledi. Fosil yakıtların hem maliyetli hem de çevre kirliliğine neden olan bir yapıda olduğunun altını çizen Prof. Dr. Atar, “Fosil yakıtların bu durumu bize bugün yenilenebilir enerji kaynaklarına daha iyi çalışmamıza ve önemsememize neden oldu. Yenilenebilir enerji kaynakları dediğimiz zaman ilk akla gelenlerden birisi de biyogazdır. Biyogaz doğal organik bitkisel atıkların oksijensiz ortamda çürümesiyle elde edilen yanıcı bir gazdır. Biyogazın hammaddesi bitkisel ve hayvansal atıklardır. Bu atıkların değerlendirilmesi süresince biz hem biyogaz hem de gübre elde ediyoruz. Biyogazın eldesinde oluşan bu gübre toprakta çok verimli nedenler oluşturuyor. Bunlardan birisi de zengin azot ve fosfor kaynağı olmasıdır. Biyogazın analizlerine baktığımız zaman müthiş bir azot ve fosfor değeri görüyoruz. Bu azot ve fosfor değerleri daha kaliteli ve verimli zirai ürünlerin elde edilmesine neden olmuştur. Aynı zamanda metan oluşumuyla biyogazdan enerji elde edilir ve bu enerjiyle biz küresel anlamda baktığımız zaman sera etkisinin de sıfırlandığını görmüş oluyoruz. Çünkü doğaya metan gazının salınımı mümkün olmamaktadır. Biyogaz bunun dışında çevrede koku ve sinek oluşumunu da engellemektedir. Yeşil mutabakat çerçevesinde büyük önem arz eden biyogaz, tamamen yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Çiftçilerimize öneriyoruz ki; bu gübrenin kullanımıyla daha verimli ve daha kaliteli zirai ürünler elde edilecektir”