Türk Devletleri Teşkilatı Toplantısı sonrasında Özbekistan’ı ziyaret eden Çankırı Karatekin Üniversitesi ile Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü arasında iş birliği protokolü imzalandı.
Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü ile Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) arasında ikili iş birliği protokolü imzalandı. Protokol görüşmelerine ÇAKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Odabaş, ÇAKÜ Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zuhal Yonca Odabaş ve ÇAKÜ Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Şuayip Turan da katıldı. Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı Prof. Azamat Ziya ve ÇAKÜ Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi tarafından imzalanan protokol, en az bir yıl süre ile öğrencilerin Özbekistan veya Türkiye’de eğitim görmesinin yanında iki üniversite arasında yapılacak konferans, sempozyum ve panel gibi pek çok projeyi de kapsayacak.
İmzalanan protokol ile Özbekistan Bilimler Akademisi başta olmak üzere Özbekistan ile iş birliklerini güçlendireceklerini ifade eden Rektör Çiftçi, “Son yıllarda giderek artan Türkiye - Özbekistan arasındaki ekonomik ve kültürel iş birliğinin, eğitim iş birliğine de yansımasını önemsiyoruz. Bu doğrultuda, ilerleyen dönemlerde de birlikte etkinlikler gerçekleştirmek, sempozyumlar düzenlemek ve karşılıklı ziyaretleri artırmak istiyoruz” dedi.
“Tarihi ve kültürel bağları olan, tarih boyunca ortak değerleri olan kardeşlerimizi ziyaret etmekten oldukça mutluyuz” ifadesiyle Özbekistan’a gerçekleştirmiş oldukları ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektör Çiftçi, yakın zamanda kendilerini de Çankırı’da ağırlamak istediklerini belirterek Başkan Prof. Azamat Ziya’yı ÇAKÜ’ye davet etti. Görüşmede Çankırı’ya dair bilgilendirme de yapan Çiftçi, Çankırı’nın tarihi, kültürel ve turizm potansiyeli hakkında kısa bir bilgilendirmede bulundu.
ÇAKÜ’de özellikle Orta Asya’dan gelen ve kültürel bağları olan öğrenciler ile yakından ilgilenildiğini söyleyen Çiftçi, “Orta Asya’dan üniversitemize gelen öğrencilerimizin bizler için ayrı bir yeri bulunuyor. Birimlerimizde onlar ile çalışmayı önemsiyoruz. Başta Türkiyat Enstitümüz olmak üzere akademik birimlerimizle Türk Dünyasına ait kültür unsurlarımız üzerine projeler üretmekte ve araştırmalar yapmaktayız. Bazı önemli Özbek kaynaklarını da tercüme ederek oradaki birikimleri Türk insanının istifadesine sunuyoruz. Uluslararasılaşma politikamızın bir gereği olarak ilişkilerimizi güçlendirmek adına anayurdumuzdan atayurdumuza, Özbekistan’a geldik. Buradaki görüşmelerimiz bundan sonrası için güçlü köprülerin kurulmasına vesile olacaktır. Hem dilimiz hem kültürümüz hem de gönlümüzün bir olduğu coğrafyalarda iş birliği içinde yapılacak projelerle tüm paydaşlar için kazanımlar ortaya çıkacaktır. Bu görüşmeyi bir milat, bir başlangıç olarak kabul ediyor, sizleri en kısa zamanda Türkiye’ye, Çankırı Karatekin Üniversitesine bekliyoruz. Anadolu’yu ortaya çıkaran, besleyen ve güçlendiren umdelerin Orta Asya coğrafyasının ortak değeri olduğunu biliyoruz. Orta Asya’nın en önemli yerlerinden biri de elbette Özbekistan coğrafyasıdır. Özbekistan’da bulunan Semerkant ve Buhara gibi şehirler ise bizim tarihimizde, kültürümüzde ve kaynaklarımızda sürekli bahisleri geçen oldukça önemli yerlerdir. Anadolu’yu inşa eden en büyük güç olarak da yine biz, Orta Asya’yı görmekteyiz. Sizlerden de burada bugün, birlikte geleceğimizi inşa etmeye dair çok güzel ve anlamlı sözler duyduk. Bu da bizleri oldukça umutlandırdı ve mutlu etti” dedi.
Türkiye, Özbekistan ve diğer Türk devletlerinin dilinin kökende bir olmasına rağmen, yüz yıllık ayrılık sebebiyle anlaşabilmek için şu an tercümanlara ihtiyaç duyulduğunu ve bunun da çok üzücü bir durum olduğunu dile getiren Başkan Ziya, “Güçlerimizi birleştirelim. Beraber çalışalım. Biz bunun için hazırız. Maalesef birbirimizin tarihini çok iyi bilmiyoruz. Türk uygarlık tarihinden konuşuyoruz ama atayurdumuzun tarihini çok iyi bilmiyoruz. Atayurdumuzun tarihini; Latince ve Yunanca gibi dillerden öğrenmek zorunda kalıyoruz. Kendi öz kaynaklarımız şu an için yeterli gözükmüyor. Bunları bilen ve anlayan uzmanlarımızın sayısı da oldukça az. Sürekli ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Türkiye Büyükelçiliği, Türk Üniversiteleri ve TİKA ile görüşüyor, bu hususta dil alanındaki uzmanların taşın altına ellerini koymalarını bekliyoruz” diye konuştu.
İki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasına katkı sağlayanlara teşekkür eden Çiftçi, “Özellikle Sayın Cumhurbaşkanlarımıza ve sizlere bu manada çok teşekkür ediyoruz. Şu bir gerçek ki artık dünyada Türk Devletleri Teşkilatı’nın oldukça önemli bir yeri söz konusudur. Ekonomik, kültürel, siyasi ve eğitim alanlarında güçlendirilecek iş birlikleri, Teşkilata üye tüm ülkeler üzerinde kazanımlara neden olacaktır. Bu kazanımlar da yakın tüm coğrafyaları olumlu olarak etkileyecektir. Çünkü bizim medeniyetimizde paylaşmak vardır; sevmek vardır; merhamet vardır; insanlara faydalı olmak vardır. Bu değerler, evrensel değerlerdir ve inşallah tüm dünya en yakın zamanda bu değerlerle mecz olacaktır” şeklinde konuştu.
Büyük bir millet olmanın yolunun, zor imtihanları aşmakla mümkün olduğunu belirten Rektör Harun Çiftçi, “Tarihte Türkler olarak pek çok sıkıntılı süreçlerden geçtik. Tecrübelerimiz doğrultusunda üstesinden geldiğimiz bu sıkıntılı süreçler bizleri daha da çok güçlendirdi. Bu nedenle, ne yaparlarsa yapsınlar, biz daha da güçleneceğiz, daha da etkili olacağız! Dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntısı olan Türklerin durumunu hissederek üzüntüleri dile getirmek, taziyeleri bildirmek ve onlara müdafi olmak, kalplerin aynı eksende attığının net bir göstergesidir. Ne yaparlarsa yapsınlar, emellerine ulaşamayacaklar! Bizim birliğimizi bozamayacaklar” ifadelerini kullandı.