Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu 22 sanık avukatın, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesince yargılandığı davada, savcılık mütalaasını dava dosyasına sundu.
Halkın Hukuk Bürosunun örgüt içerisinde ‘sporcular' olarak adlandırıldığı aktarıldı
Mütalaada, silahlı terör örgütü DHKP/C'nin faaliyetlerinin tespitine yönelik belirlenen adreslerde yapılan aramalarda örgütsel ve dijital materyallerin ele geçirildiği, materyaller içerisinde sanıkların kod isim kullanarak örgütün üst yönetim birimiyle yaptıkları örgütsel yazışmaların ve örgütün yönetim biriminin sanıklara verdiği örgütsel talimatların tespit edildiği, alınan tanık beyanlarından ve haklarında soruşturma yürütülen ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlananların verdikleri ifadelerden sanıkların silahlı terör örgütü DHKP/C'nin üst yönetiminin talimatları ile kurulan ve faaliyet yürüten ve örgüt içerisinde ‘sporcular' olarak anılan Halkın Hukuk Bürosunda faaliyette bulundukları aktarıldı.
Selçuk Kozağaçlı'ya 30 yıla kadar hapis istemi
Savcılıkça hazırlanan mütalaada, istinabe yoluyla Belçika ve Hollanda adli makamlarından temin edilen bilgisayar kayıtları ve dokümanların incelenmesinde suç örgütünün ve sanıkların suç örgütü ile bağlantılarının ortaya konulduğu, Halkın Hukuk Bürosu isimli yapılanmanın DHKP/C Terör Örgütü'nün bir kurumu olduğu ve bu büronun kuruluşu ile faaliyetleri değerlendirildiğinde tamamen örgütsel amaçlar doğrultusunda hareket ettiği, dinlenen tanık beyanları, alınan savunmalar ve birleşen 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyası ve tüm dosya içeriğine göre sanık Selçuk Kozağaçlı'nın, Halkın Hukuk Bürosunda avukat olarak çalıştığı, yakalanan örgüt mensuplarına örgüt talimatlarını ilettiği, örgütle arasındaki irtibatı sağladığı ve örgütün yurtdışı merkez komitesi ile şifreli yazışma yaparak örgüt faaliyetleri hakkında bilgi aktardığı belirtildi. Sanık Koçağaçlı'nın tutukluluk halinin devamının istendiği mütalaada, ‘silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' ve ‘silahlı terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 16,5 yıldan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Barkın Timtik'e 53,5 yıla kadar hapis talebi
Sanık Barkın Timtik'in Halkın Hukuk Bürosunda avukat olarak çalıştığının anlatıldığı mütalaada, yakalanan örgüt mensuplarına örgüt talimatlarını ilettiği, örgütle arasındaki irtibatı sağladığı, kuryelik yaptığı, örgütün eylemlerine katıldığı, örgütün Türkiye Komitesinin altında bulunan genel komite içerisinde faaliyette bulunduğu, örgütsel toplantılara katıldığı, örgütün yurtdışı merkez komitesi ile şifreli yazışma yaparak örgüt faaliyetleri hakkında bilgi aktardığı belirtildi. Mütalaada, Timtik'in ‘silahlı terör örgütüne üye olmak', ‘silahlı terör örgütü propagandası yapmak' ve ‘görevini yaptırmamak için direnme' suçlarından 15 yıldan 53,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Savcılıkça hazırlanan mütalaada, sanık Oya Aslan'ın ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' ve ‘terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından 15 yıldan 52,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Hayatını kaybeden Ebru Timtik'in davasının düşürülmesi istendi
Sanıklar Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi Özer Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz ve Selda Kaya Yılmaz'ın ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar cezalandırılmasının talep edildiği mütalaada, sanık Ebru Timtik'in hayatını kaybetmesi dolayısıyla hakkındaki davanın düşürülmesi istendi.
Sanık Taylan Tanay'a tutuklama talebi
Sanık Zeki Rüzgar'ın hakkındaki yakalama kararının infaz edilememesi nedeniyle dosyasının ayrılmasına karar verilmesinin talep edildiği mütalaada, sanık Taylan Tanay'ın ‘silahlı terör örgütü yöneticisi olmak', ‘görevini yaptırmamak için direnme' ile ‘terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından 21,5 yıldan 56 yıla kadar cezalandırılması ve tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verilmesi talep edildi.
Mütalaada, diğer sanıkların da çeşitli suçlardan çeşitli oranla hapisle cezalandırılması talep edildi.
Davanın duruşması, yarın Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu'nun karşısındaki duruşma salonunda görülecek.
Davanın geçmişi
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada, 18 sanık, 3 yıl 1 aydan 18 yıl 9 aya kadar değişen oranlarda hapis cezasına mahkum edilmişti. Firari sanıklar Oya Aslan ile Güray Dağ'ın dosyasının ayrıldığı davada kurulan hüküm, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından onanmıştı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi karara ilişkin yaptığı incelemede, sanıklar Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı, Şükriye Erden, Engin Gökoğlu, Süleyman Gökten, Naciye Demir, Aycan Çiçek ile Aytaç Ünsal'ın ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan aldıkları hapis cezalarını onamıştı. Kararı inceleyen Yargıtay, sanıklar Didem Baydar Ünsal, Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Yaprak Türkmen, Ayşegül Çağatay ve Yağmur Ereren Evin'in ‘silahlı terör örgütüne yardım' suçundan aldıkları hapis cezaları da onamıştı.
Sanıklar Barkın Timtik, Ebru Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır Gökten hakkındaki hükmün bozulmasına hükmeden Yargıtay kararında, ‘silahlı terör örgütü kurma veya yönetme' suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası verilen Barkın Timtik hakkında İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinde ‘silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan açılan başka bir dava daha olduğunu ve bunların birleştirilerek delillerin bir arada değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti.
Sanık Selçuk Kozağaçlı hakkında da İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinde ‘silahlı terör örgütü yönetmek' suçundan dava açıldığını kaydeden Yargıtay kararında, “Her iki davanın birleştirilip sanığın eyleminin terör örgütünü yönetmek vasfını taşıyıp taşımadığı, eylemler arasında fiili ve hukuki kesinti bulunup bulunmadığı saptandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayininde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir” ifadelerine yer vermişti.
‘Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan ceza alan sanık Ezgi Çakır Gökten'in eylemlerinin ‘örgüte yardım' suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hata yapılmasının bozma nedeni sayıldığını belirten Yargıtay, cezaevinde yaptığı açlık grevi sırasında hayatını kaybeden Ebru Timtik'in ölümüne ilişkin nüfus kaydının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini kaydetmişti.
İrem Demir - Sema Demir