Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, magnezyumun önemine değinerek, “Magnezyum olmazsa hiçbir hareket mümkün olmaz. Hayatidir çünkü magnezyum, insan vücudunda enerjiyi kontrol eder” dedi.
Magnezyum; vücut için en önemli minerallerden birisi olarak dikkat çekiyor. En iyi besinsel kaynakları da yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri, kuru baklagiller ve sert kabuklu meyveler. Bu besinlerin az tüketilmesinin veya bazı hastalıkların magnezyumun yetersizliğine neden olabileceğini ifade eden Medicana Intarnational Samsun Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, magnezyumun insan sağlığı için önemine değindi.
Vitamin ve mineral dengesinin vücut için öneminde değinen Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “Magnezyumun başlıca görevleri; glukoz ve insülin dengesinin iyileştirilmesi, tansiyonun dengelenmesi, kalp ritminin düzenlenmesi, iltihabı kurutması, kanı sulandırması ve kolesterolü düşürmesi olarak sıralanabilir. Magnezyum hayati önemi olan çok elzem bir mineral yani tuzdur. Uyku sorunları, bacak krampları, stres, kaygı, anksiyete, migren, yüksek tansiyon, kemik erimesi, kabızlık, huzursuz bacak sendromu, yumuşak doku romatizması, kronik yorgunluk, diyabet, düzensiz kalp atışları, ellerde titreme ve astım atakları magnezyum eksikliğinin belirtileridir. Magnezyumun yaklaşık yüzde 60’ı kemikte, 20’si kasta ve 20’si yumuşak doku ve karaciğerde bulunur. Toplam vücut magnezyumunun yaklaşık yüzde 99’u, hücre dışı alanda veya kemikte birikirken sadece yüzde 1’i hücre içinde bulunur” dedi. “Magnezyum olmazsa hiçbir hareket mümkün olmaz”
Vücuttaki enerjiyi kontrol eden magnezyumun çok önemli bir mineral olduğuna dikkat çeken Feyzi Gökosmanoğlu, “Magnezyum olmazsa hiçbir hareket mümkün olmaz. Hayatidir çünkü magnezyum insan vücudunda enerjiyi kontrol eder. Magnezyum vücudumuzda B kompleks vitaminler ile birlikte mükemmel enerji kaynağıdır. Gıdalardaki proteinlerden magnezyum sayesinde yararlanılır. Sinir sisteminin çalışabilmesi için magnezyum şarttır. Vücudumuzda bulunan tüm kasların gevşeyebilmeleri için de magnezyum tuzuna ihtiyaç vardır. Şöyle ki magnezyum eksikliğinde sürekli kasılmalar olacak ve kişiyi sürekli olarak rahatsız edecektir. Benzer şekilde düz kasların kasılması ile astım nöbetleri, nefes darlığı, rahmimizde kasılmalara bağlı ağrılı adetler (regl) görülür. Kalsiyum ve magnezyum birlikte çalışır. Son derece önemli olan bu biyolojik mekanizma işlemezse, kaslarınızda kalsiyum fazlalığına bağlı kasılmalar, yumuşak doku romatizması, damarların iç yüzeylerine kalsiyum birikmesi sonucu damarların sertleşmesi ve kasılması gibi sıkıntılar yaşanabilir. Bazı bilimsel çalışmaların sonuçları magnezyumun kalp hastalık riskini azalttığı gösterilmiştir. Diyet magnezyum alımı ile felç riski azalmaktadır. Buna göre magnezyum yetersizliği felç, beyin pıhtısı riskini artırmaktadır” diye konuştu. “Yeşil yapraklı bitkiler, tahıllar, fındık, baklagil ve çikolata magnezyum açısından zengindir”
Gıdanın pişirilmesi ve işlenmesinin magnezyum içeriğini yok ettiğini dile getiren Gökosmanoğlu, “Yeşil yapraklı bitkiler, tahıllar, fındık, baklagil ve çikolata magnezyum açısından zengindir. Sebzeler, meyveler, et ve balık orta düzeyde kaynaklardır. Gıdanın işlenmesi ve pişirilmesi magnezyum içeriğini kaybetmesine neden olur. Tarım ilaçları, fosfor ve potasyumu yüksek dozda içeren gübreler, yüksek enerjili ve işlenmiş gıdalar ile beslenme, sigara, kronik stres, D vitamini eksikliği, alkol tüketimi, antiasit, idrar atımını düzenleyen ilaçlar, antibiyotik kullanımı günümüz toplumlarının önerilerin çok altında magnezyum alımına neden olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bile vücut için gerekenin ancak yüzde 60-80’inin alınabildiği bildirilmektedir. Halkımızın önemli bir kısmı magnezyum kaynakları olan yeşil yapraklı sebzeleri, sert kabuklu meyveleri ve kuru baklagilleri yetersiz tüketmektedir. En önemli sorun da magnezyumun iyi kaynağı olan tahılları saflaştırarak tüketmektir. Bu nedenle sağlığın korunması için bireylerin beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, beyaz pirinç yerine bulguru tercih etmeleri, kuru baklagillere daha çok önem vermeleri, sofrada yeşillikleri eksik etmemeleri yararlıdır” şeklinde konuştu.
Magnezyumun nasıl alınması gerektiğine de açıklık getiren Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, şu uyarılarda bulundu:
“Magnezyum aç ya da tok karnına alınabilir ama en iyisi öğün aralarında almaktır. Çünkü emilmesi için mide asitleri gereklidir. Bir ana öğün sonrası mide asitleri mineral emilimi için duygun değildir. Magnezyum bir alkalindir ve antiasit olarak çalışabilir. Sindirim için gerekli mide asitlerini yalnızlaştırabilir ve dolayısıyla hemen yemek öncesi alınması doğru değildir. Yemekten 2 saat sonra magnezyum emilimi için en uygun zamandır. Alınan magnezyum formuna bağlı olarak sabah veya akşam saatlerinde alınması önerilebilir. Magnezyum glisinat ve N-asetiltaurinatın akşam alınması, malat veya strat içeren formlarınsa sabah saatlerinde alınması tavsiye edilir. Magnezyum mide boşken alınmalıdır. Asidite magnezyum emilimi için önemlidir. Magnezyum aldıktan sonra da 1 saat yemek yememek gerekir. Kombine magnezyum formları uykunuzu etkilemiyorsa akşam alınabilir. Ancak uykunuzu bölüyorsa, uyumanızı engelliyorsa gündüz almanız önerilir.”