Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, burun çekme hareketinin nedenlerini şöyle açıkladı:
“Burun içindeki kemik ve kıkırdak eğrilikleri, burun etindeki şişlikler veya alerjik rinite bağlı akıntılar, burunda tıkanıklık oluşturur. Nazal pasaj rezervi az olan kişi, burun çekme refleksini devreye sokarak istemsizce burun çekmeye başlar. Hasta, burun içerisini açmayı ve rahatlamayı hedefler. Ancak kısmen rahatlama gerçekleştiren bu durumdan bir süre sonra burun pasajı yeniden yetersiz kalır ve burun çekme refleksini tekrar uyarır. Dolayısıyla hasta burun çekme hareketini tekrarlamaya başlar.”
Tekrarlayan hareket alışkanlığa dönüşüyor
Burun çekmenin zaman içinde bir alışkanlığa dönüştüğü konusunda uyarıda bulunan Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, bu hareketin yüzdeki diğer kasları da etkilediğini belirtti. Doç. Dr. Yıldırım, 'Burun tıkanıklığı yaşayan insanlar, nefes almak için sürekli burun çeker. Tekrarlayan burun çekme hareketi, zaman içerisinde fark edilmeden bir davranış kalıbı haline gelir. Harekete burun kaslarıyla beraber göz, alın ve ağız çevresi kasları da eşlik eder. Sürekli devam eden bu davranış, cilt çizgilerini derinleştirerek kızgın ve yorgun bir yüz ifadesine yol açar. Burun tıkanıklığı, özellikle alerjik hastalarda gözaltı çevresinde de ödem oluşturur ve bu da yorgun bir yüz ifadesine neden olur' ifadelerini kullandı.
''Cilde yapılan uygulama yetmez, altında yatan nedeni tedavi etmek şart''
Kızgın ve yorgun bir yüz ifadesine sahip olan kişilerin çözümü genellikle cilt çizgilerini giderecek uygulamalarda aradığını dile getiren Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, bu kişilere öncelikle bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına muayene olmaları tavsiyesinde bulundu. Yıldırım, ''Ciltteki çizgilenmeler, problem devam ettiği sürece daha da artar. Yüz bölgesini bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Sadece cilde karşı yapılan tedaviler, altta yatan nedeni tedavi etmediğimiz takdirde problemin tam olarak çözülmesini engeller. Ayrıca burun tıkanıklığı olanlarda uyku, diş, hafıza, tansiyon, ağız kuruluğu ve sık üst solunum yolu problemleri de saptanabilir'' şeklinde konuştu.
Yüzün genç, ışıltılı ve ferah bir görünüme sahip olabilmesi için tüm bu problemlerin ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Yıldırım, “Bu sayede yüze yapılan botoks, dolgu, gençlik aşısı gibi işlemlerin etkisi de daha uzun sürer” diye konuştu.