Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) “AB farkındalığı” konulu seminer gerçekleştirildi.
Domaniç Hayme Ana MYO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seminerde öğrenciler, Avrupa Birliği (AB ) konusunda bilgilendirildi. Seminerde "Türkiye AB’ye girmeli midir? Neden girmelidir?" sorularına cevap arandı.
Moderatörlüğünü Öğr. Gör. Dr Salih Aytemur’un yaptığı Makro İktisat dersi araştırma seminerleri çerçevesinde gerçekleştirilen seminerde AB konusunda hazırladıkları araştırmayı sunan Muzaffer Arslan ve İpek Yılmaz, AB’liğini değişik yönleriyle ele alarak dinleyicileri bilgilendirdiler.
AB’nin ele alındığı seminerde açılışında konuşan Dr. Salih Aytemur, “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu), AT (Avrupa Topluluğu) gibi isimlerle başlayan Avrupa Birliği (AB) bugün dünyanın en önemli ekonomik ve siyasi güç ve bloklarından biri haline gelmiştir. AB, daha önce savaşan ülkelerin aralarında ekonomik ve siyasi birliktelik üzerine barış sürecidir. İlke ve amaçları çerçevesinde AB, aynı zamanda demokrasinin ve insan haklarının merkeze alındığı bir süreçtir. Onun için Dünya standartlarında, AB, standartlarında demokrasi ve insan hakları AB’nin olmazsa olmazlardandır. Türkiye’nin tam üyeliği ekonomik açılardan birçok çıkarı sağlayacağı gibi demokrasi standartlarını da yükseltecektir. AB ve ortaya koyduğu standartlar bireyi esas alan, ona değer veren standartlardır. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme adımları 1959’larda başlamıştır. Ülkemizde iş hayatında, kamu ve sosyal hayatımızda AB çerçevesinde birçok olumlu adımlar atılarak güzel gelişmeler sağlanmıştır. Fakat ülkemizde demokratik hayatın gelişmesine engel olan, demokrasiyi askıya alan darbeler ülkemize hem ekonomik, hem siyasi hem de demokrasimizi açısından birçok olumsuz sonuçlar ve zararlar vermiştir. Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik süreci de darbelerden olumsuz etkilenip askıya alınanlardan, ülkemizin ekonomik, siyasi ve demokratik gelişmesine ket vurmuştur. AB’ye tam üyelik sürecini zora sokmuşlardır. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi, ülkemizin ekonomik gelişmesiyle birlikte demokrasisinin güçlenmesini de sağlayacaktır. Türkiye’nin ihracatının en büyük bölümünün Avrupa Birliği ülkelerinedir. AB ile bütünleşme, aynı zamanda refah projesi olarak AB’den daha fazla pay almamızı sağlayacaktır“ dedi.
Dr. Aytemur, bir kısım insanların AB’ye değişik nedenlerle, ideolojik nedenlerle karşı çıktıklarını belirterek, bugünün küresel dünyasında ideolojik ve kültürel tabanlı karşı çıkışların karşılığının bulunmadığını ifade etti.
Aytemur, AB’yi esas alan bu etkinliğin öğrencilerde doğru bir biçimde AB farkındalığı ve entelektüel birikimini oluşturmak ve bu farkındalığın topluma yansıtmak olduğunu sözlerine ekledi.
Semineri hazırlayan öğrencilerden İpek Yılmaz, AB’nin tarihsel süreci konusunda bilgiler aktardığı konuşmasında, “AB’nin temel amaçları Güçlü ve etkili bir dış politika aktörü olmak, AB içinde ve dışında hürriyet, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü değerlerini garanti altına almak ve yaymak, her türlü ayrımcılıkla, özellikle her alanda kadın-erkek eşitliği için çaba sarf etmektedir” dedi.
Türkiye ve AB ilişkilerinin ekonomik boyutuyla ilgili bilgiler de veren Yılmaz, ekonomik açıdan Türkiye’nin lehine gelişmeler olduğunu söyledi.
Seminerin konuşmacısı Muzaffer Arslan da, 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi’nde, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa ülkelerini kapsayacağını kabul ettiğini belirtti.
Seminer, sorular ve cevaplar bölümüyle son buldu.