CICA Askeri-Siyasi Boyutu Uzmanı Büyükelçi Doulat Kuanyshev Çin'in bölgesel ve küresel arenadaki hamlelerini değerlendiren bir yazı kaleme aldı.
Çin'in, Suudi Arabistan ile İran arasındaki anlaşmazlıkların ve Ukrayna krizinin siyasi çözümüne dair çalışmalarına değinilen makalede ülkenin küresel çaptaki barış girişimlerine desteği ele alındı.
Çin’in Küresel Stratejik Girişimi, hem ülkenin kalkınması hem de Asya ve dünya ile işbirliği için en iyi koşulların sağlanmasına yardımcı olduğu belirtilen makalede uluslararası barış ve güvenliği destekleyen birliklerin önemi vurgulandı.
Asya'da Etkileşim ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın (CICA), bölgede stratejik işbirliği ve barışın sağlanmasına yönelik katkılarına değinilen makalede birliğin Asya kıtasında uzun vadeli istikrarı sağlama ve çok yönlü işbirliği yaklaşımlarını büyük ölçüde etkilediği belirtildi.
İşte Doulat Kuanyshev'in makalesi:
Bulunduğumuz yılın başından itibaren en dikkat çekici ve önemli uluslararası gelişmelerden biri, Çin'in siyasi ve diplomatik alandaki hamlelerinin artması oldu.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Eylül 2021 BM Genel Kurulu’nda kürsüdeki konuşması sırasında dile getirdiği Küresel Kalkınma Girişimi üzerine önerisi sonrasında, dünya kamuoyu dikkatini kalkınma ve devam eden küresel krizlerin ortasında gelişmekte olan ülkeler arasındaki iş birliğini güçlendirme konularına yöneltti.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in bu konuşmasından birkaç ay sonra, Nisan 2022'de Boao Asya Forumu'nun açılış konuşmasında, dünyada artan çatışmalara ve güvenlik sorunlarına dikkat çekti ve çözüm önerisi olarak Küresel Güvenlik Girişimi'ni (GSI) konseptini öne sürdü.
ÇİN'İN KÜRESEL GÜVENLİK GİRİŞİMİ KONSEPTİ
Çin liderinin bu önerisi, Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından 21 Şubat 2023 tarihinde resmi olarak kabul edilen Küresel Güvenlik Girişimi Konsept Belgesinin temelini oluşturdu.
Bunun yanısıra, Çin, Suudi Arabistan ile İran arasında uzun yıllar süren anlaşmazlıkların çözümü bağlamında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasında kilit bir rol oynadı. Bu yıl 10 Mart'ta Pekin'de imzalanan anlaşma, Suudi Arabistan ile İran arasında Çin'in arabuluculuğunda dört gün süren yoğun müzakerelerin sonucunda sağlandı.
Çin'in küresel konularla ilgili bir takım girişim ve adımları, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in bu yıl 15 Mart'ta öneride bulunduğu küresel uygarlık girişimi konsepti sayesinde gerçekleşti.
DÜNYA ÇAPINDA İLGİ
Bu bağlamda, Çin'in, Ukrayna krizinin siyasi çözümüne ilişkin tutumu, şimdiden dünya çapında büyük bir ilgi gördü. Çin Komünist Partisi Dışişleri Komisyonu Merkez Ofisi Direktörü Wang Yi'nin Münih Güvenlik Konferansı'na katılarak yaptığı konuşması, Avrupa ziyareti sırasında ABD temsilcileri ile oturum aralarında bir araya gelmesi, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Avrupa Diplomasisi Başkanı Josep Borrell, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ile görüşmeleri dünya basınında büyük yankı buldu. Ayrıca, Wan Yi Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından kabul edildi ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüştü.
Öte yandan, Çin'in güvenlik konusundaki küresel stratejik girişimi, bu görüşme ve gelişmelerden elbette ayrı tutulmakta. İlan edilen Küresel Güvenlik Girişimi Belgesi, dünyanın barış ve güvenlik sorunlarına Çin’in en acil yaklaşımlarını yansıtmaktadır. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından önerilen Küresel Güvenlik Girişimi, uluslararası çatışmaların en önemli sebeplerine köklü çözüm bulmayı, küresel güvenlik yönetim sistemini iyileştirmeyi, uzun vadeli barışı ve küresel sosyo-ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
ULUSLARARASI KALKINMA PROJELERİNE İHTİYAÇ BÜYÜK
Ayrıyeten, Çin’in Küresel Stratejik Girişimi, hem ülkenin kalkınması hem de Asya ve dünya ile işbirliği için en iyi koşulların sağlanmasına yardımcı olan barış ve güvenlik atmosferini korumaya ve güçlendirmeye yönelik ciddi isteklerini yansıtmakta. Bu yolda, özellikle Tek Kuşak - Tek Yol ve Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) gibi önemli uluslararası kalkınma projelerinin uygulanmasına önem verilmektedir. Çin Belgesine yüzeysel bakıldığında bile, Küresel İş Birliği Girişimi (GSI) ana hükümlerinin Birleşmiş Milletler Şartı'nda bahsedilen amaç ve hedeflerle benzerliğini ve bazı noktalarda da özdeşliği görülebilmektedir. Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler Şartı esasen Üye Devletler arasında ortak bir işbirliği çerçevesini oluşturan uluslararası bir antlaşmadır. Öte yandan, Küresel Güvenlik Girişimi Belgesi ise günümüzdeki küresel güvenlik sorunlarını çözmeyi amaçlayan bir dizi öneriler içeren bir girişimdir.
Günümüz dünyasında, çatışmaların, derin anlaşmazlıkların ve çatışma düğümlerinin çözümünde hem BM Şartı hem de Küresel Güvenlik Girişimi Konsept Belgesi’nde, önemi daha da artan uluslararası barış ve güvenliği güçlendirmenin ehemmiyeti vurgulanmakta. KGGK Belgesi, özellikle güvenlik sorunlarının çözümünde egemen eşitlik ve uluslararası işbirliği ilkelerini tanıtmaktadır. Burada en önemli nokta ise, artan uluslararası mübadele, ticaret ve işbirliği bağlamında devletlerin egemenlik haklarının korunması, barışçıl diyalog ve bir arada yaşamanın sürdürülmesi ihtiyacının altının çizilmesidir. Küresel Stratejik Girişimi, BM Şartı 2. Maddesi "Temel kavramlar ve ilkeler"e dayalı olarak devletlerin eşitliğinin ve ulusal egemenliklerinin tanınmasına, Birleşmiş Milletler'in rolüne önem ve saygı gösterilmesine öncelik vermektedir. Özellikle, uluslararası barış, güvenlik ve adaletin sağlanmasını, ihtilafların diplomasi ve müzakereler yoluyla çözülmesini, ayrıca ihtilafların BM Şartı'nın 2. Maddesi uyarınca çözümlenmesini olumlu karşılamaktadır. Buna ek olarak, Küresel İş Birliği Girişimi’nde (GSI), BM Şartı’nda olduğu gibi, uluslararası toplumu yoksulluk, eşitsizlik, çevre sorunları gibi küresel sorunları çözmek, anlaşmazlıklar, çatışmalar, özellikle nükleer savaşları önlemek için birlikte çalışmaya çağrıda bulunulmakta. Eşitliğin, işbirliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması, tüm kültürlere, dinlere, ülkelere ve etnik gruplara saygıyı koruyarak ve bunları terör eylemleriyle ilişkilendirmeden BM Şartı'nın 39-42. Maddelerinde belirtilen olumsuz koşulları ortadan kaldırmak için uygun önlemlerin alınması öngörülmektedir.
CICA PLATFORMUNUN ÖNEMİ
Burada önemli noktaya değinmek gerekirse, öncelikle Asya'daki güvenlik konularını ele alarak oluşturulan Küresel Stratejik Girişimi metninde amaçlanan hedeflere ulaşmak için, belirli uluslararası kuruluşların yanısıra, Asya'da Etkileşim ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın (CICA) önemli platformlardan biri olduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda, hem CICA Konferansının hem de CICA Üye Devletlerinin askeri-siyasi boyuttaki etkileşimini karakterize eden bir dizi önemli noktanın ele alınması ve çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Günümüzde, toplumların istikrarlı, barış içinde bir arada yaşamasını, refahı teşvik etmek amacıyla çeşitli güvenlik konularında işbirliği ve diyalogların oluşturulmasını kolaylaştıran bu platform bir pan-Asya forumu olarak öne çıkmaktadır.
Hatırlanacağı üzere, otuz yılı aşkın bir süre önce Kazak Liderinin ortaya koyduğu Asya'da ortaklık ve işbirliği mekanizmasını oluşturma girişimi, geçen yılın Ekim ayında Astana'da düzenlenen VI. CICA Zirvesi'nin sonuçlarıyla da doğrulandığı üzere, zamana meydan okumuştur. CICA Üye Devletleri liderleri, bu yönde eylem programı benimseyerek, CICA Konferansı’nın tam teşekküllü bir uluslararası örgüte dönüştürülmesi gerektiğini net bir şekilde deklare ettiler. Aslında CICA, dünya nüfusun yarısından fazlasını ve dünyanın gayri safi üretiminin üçte birinden fazlasını temsil eden 28 Üye Devlet, dokuz Gözlemci Devlet ve bir dizi uluslararası kurum ve kuruluşların gözlemci ve ortak olarak dahil olduğu gerekli donanıma sahip olan kuruluştur. CICA Üye devlet ve ortakları, yasal çerçevede; askeri-politik, ekonomik, çevresel, insani konular, yeni zorluklar ve tehditler gibi 5 boyutta tam etkileşim için bir araya gelmiş bulunmaktadırlar.
Kazakistan Cumhuriyeti tarafından koordine edilen ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından eş-koordine edilen askeri-politik boyutta, Üye Devletler, CICA sisteminin temel belgesi olan ve Üye devletlerin ortak görüşünü temsil eden Güven Arttırıcı Tedbirler Kataloğu'na on tedbiri dahil etmeyi kabul etmiştir. Bu tedbirler, birkaç nedenden dolayı ilk başta adım adım ve gönüllülük esasına dayalı olarak uygulanmaya başlanmasına karar verildi. Bu 10 (on) önlemden dördü, CICA Kıdemli Temsilciler Komitesinin 28 Haziran 2013 tarihli kararına uygun olarak uygulanmaya başlamıştır. Kazakistan, CICA Üye Devletleri arasında askeri-politik işbirliğinin etkili sonuçların elde edilmesi amacıyla uluslararası yıllık seminer düzenlemek için inisiyatif almıştır.
Bu sayede, Üye Devletler, silahlı kuvvetlerinin bileşenleri, savunma bütçeleri, topraklarındaki yabancı askeri birlikler ve planlanan askeri faaliyetleri hakkında bilgi alışverişinde bulunabilme ortamı yaratabilirler. Ayrıca, bu platform gözlemci unsurları askeri tatbikatlara davet edebilir ve beklenmedik tehlike arz eden askeri olaylara karşı istişare mekanizmaları oluşturabilir. Bunun haricinde, çok taraflı silah kontrolüne, silahsızlanma belgelerine ve uzaya ilişkin sözleşmelere katılımları hakkında bilgi paylaşılabilir. Halihazırda, gönüllülük temelinde uygulanmak üzere dört güven artırıcı önlem kabul edilmiştir. Bu bağlamda, CICA Üye Devletleri, "basitten karmaşığa" ilkesine dayanan etkileşimi geliştirmeyi içeren dönüşümsel bir yaklaşım seçmiştir.
NÜKLEER GÜVENLİK ANLAŞMALARI
Kitle imha silahları konusuna gelince, birçok CICA Üye Devleti nükleer güvenliği sağlamlaştırmak için adımlar atmış ve çeşitli uluslararası nükleer güvenlik anlaşmaları kapsamında taahhütlere sahiptir.
Nükleer Güvenlik Sözleşmesi'ni Bahreyn, Bangladeş, Kamboçya, Çin, Mısır, Hindistan, İsrail, Ürdün, Kore, Pakistan, Filistin, Rusya, Tayland, Türkiye, BAE ve Vietnam gibi ülkeler imzalamışken, Kazakistan da onaylamıştır. Çoğu CICA Üyesi Devlet, Nükleer Terörizmle Mücadele kapsamında Küresel Girişimi’e imzasını atmıştır.
Birçok CICA Üye Devleti, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nı onaylamış veya imzalamış durumdayken, Tayland istişare aşamasında bulunmakta. Kapsamlı Nükleer Denemelerin Yasaklanması Anlaşması ise Çin, Mısır, İran ve İsrail dışındaki tüm ülkeler tarafından onaylanmıştır.
Bunların yanı sıra, Çin ve Hindistan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na (IAEA) üye konumunda ve nükleer güvenlikle ilgili çeşitli uluslararası anlaşmaların imzacısıdır. Çin ayrıca Kullanılmış Yakıt Yönetiminin Güvenliği ve Radyoaktif Atık Yönetiminin Güvenliğine İlişkin Ortak Sözleşme'yi de imzalamıştır. Kazakistan, Kullanılmış Yakıt Yönetiminin Güvenliği ve Radyoaktif Atık Yönetiminin Güvenliğine İlişkin Ortak Sözleşmeyi onaylamıştır. Rusya, IAEA üyesidir ve Kullanılmış Yakıt Yönetiminin Güvenliğine İlişkin Ortak Sözleşme ve Radyoaktif Atık Yönetiminin Güvenliğine ilişkin Ortak Sözleşme de dahil olmak üzere nükleer güvenlikle ilgili çeşitli uluslararası anlaşmaları imzalamıştır.
Nükleer güvenliğin küresel bir mesele olduğunun ve nükleer programları olan tüm devletlerin nükleer tesislerini ve malzemelerini emniyet altına almak için adımlar atması gerektiğinin vurgulanması önemlidir. Kimyasal ve biyolojik silahlarla ilgili olarak, birkaç Üye Devlet, İsrail'in imzaladığı, Kazakistan ve Kırgızistan'ın onayladığı Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhasına İlişkin Sözleşme konusunda müzakere sürecindedir. Ayrıca, birçok CICA Üye Devleti, Biyolojik ve Zehirli Silahların Geliştirilmesi, Üretimi ve Stoklanmasının Yasaklanmasına İlişkin Sözleşme'yi onaylamış veya imzalamıştır. Bunun yanısıra, Hindistan, Tayland ve Vietnam bu sözleşme ile ilgili istişare aşamasındadır.
CICA'nın devam eden dönüşüm süreci, askeri-politik boyut da dahil olmak üzere Asya kıtasında uzun vadeli istikrarı sağlamak için tüm etkileşim alanlarını ve çok yönlü işbirliği yaklaşımlarını etkileyemez diyemeyiz. CICA'nın araştırma organı olan Think Tank Forum'un (TTF), bu yöndeki pratik adımların teorik gerekçelendirilmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir rolü vardır.
Bu bağlamda, Stratejik Güvenlik Girişimi üzerine kapsamlı analizin yapılması TTF araştırmacıları ve analistleri için kesinlikle pek çok fikir sağlayacaktır.