Henüz 4 yaşındayken kaza geçiren 32 yaşındaki Hızır Dursun, kazanın ardından sakat kaldı.
Rize'deki ilk tedavisinin ardından Trabzon'daki Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesine kaldırılan Dursun, burada 27 gün kaldı. Sürekli krizler geçiren Hızır Dursun sonrasında İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tedavi altına alındı. Dursun'un ailesi buradaki doktorunun tavsiyesi üzerine İstanbul'a taşındı. Hayata tutunan Dursun'un hayatla olan sınavı burada bitmedi. 1997 Marmara Depremini yaşayan aile bu kez yeniden memleketi Rize'ye döndü. Okul çağı gelen Hızır Dursun için başvurulan okullardan ilki oturduğu mahalleye uzak olduğu gerekçesiyle onu kabul etmedi ve ilk gittiğinde kapıdan kovulduğu okula yönlendirdi. Mahalleden komşuları olan öğretmen sayesinde ilköğretim okuluna yazılabilen Hızır Dursun burada eğitime ve şairliğe başladı. Daha 1. Sınıf öğrencisiyken arkadaşlarının bir adım önünde seyreden Dursun, konuşmakta güçlük çekse de okumayı ve yazmayı söktüğü anda hayatını kağıda dökmeye, bunun yanında çocuk yaşta aşık olduğu kız için şiirler yazmaya başladı.
Oğlunun zor koşullardan geçtiğini buna rağmen yılmadan kararlı bir şekilde hayali olan kitap yazmanın peşinden gittiğini dile getiren Hızır Dursun'un annesi Melek Dursun “Oğlum 4 yaşında araba kazası geçirdi. Trabzon Farabi Hastanesine getirilerek yoğun bakıma yatırıldı. 27 gün yattı ve başladı krizler. Oradan hemen aldık. İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne götürdük. 5 yıl oraya yakın bir yerde olması gerekiyordu biz de İstanbul'a taşındık. 4 yıl orada kaldık. 1997 Marmara depremi oldu, depremi yaşadık. Çocuğum korktu 'Rize'ye taşınalım' dedi. Biz de Rize'ye taşındık. Rize'ye gelince Kurtuluş İlköğretim okulunda okula başladı. İlk dönem okuma yazmayı söker sökmez hep şiir yazdı, hayatını yazdı. Hayatını yaza yaza ortaokul bitti” dedi.
Oğlu Hızır'ın hiç tanımadığı Rize Valisi'ne ‘Amca' diyerek seslendiğini ve ondan ilk kitap için destek aldığının altını çizen anne Dursun “Ziraat'ta bir masada oturur hep yazardı. Orada Vali ile kurum müdürleri geziyordu. Kitaplarına baktılar, incelediler. Oradaki görevli ‘Bu çocuğumuz burada hep yazı yazıyor' dedi. Oğlum karşısındakinin vali olduğunu bilmiyordu. Vali beye ‘Amca param yok kitap çıkartmaya, kitap çıkartmak istiyorum' dedi. Orada Vali Bey talimat verdi ve 1 kitabını çıkardılar. ÇAYKUR'a gittik, orada İmdat Sütlüoğlu '2. Kitap bana ait' dedi. Belediyeye gittik Belediye Başkanı Prof. Dr. Reşat Kasap '3. Kitap bana ait' dedi. Öyle gelen vali çıkarttı. Şimdi de şu an ki Belediye Başkanı Rahmi Metin 8. şiir kitabını çıkartmasında destek oldu” ifadelerini kullandı.
Öğretmeninin ders anlattığı sırada oğlu Hızır'ın kendi hayat hikayesini veya aşık olduğu kıza şiir yazdığını dile getiren Dursun “Öğretmen fiş yazardı tahtaya. O fişleri hiç yazmazdı, okurdu ama yazmaya sıra gelince içinden gelenleri, hayatını yazardı. 1. Sınıftayken bir kıza da sevdalandı. Ortaokul bitene kadar kıza şiirler, yazılar yazdı. Öğretmenleri de hiç kızmadı, destekledi. Öyle öyle şiir yazmaya devam etti. Şimdi bizi tanımayan yoktur. Yerlerden el ele sürüne sürüne kitap sattık da para biriktirerek bu oturduğumuz daireyi aldık” diye konuştu.
İlkokul yıllarında şiir yazmaya başladığını ve henüz 1. sınıftayken karşılıksız aşık olduğu bir kıza şiirler yazdığını dile getiren yürüme ve konuşma engelli şair Hızır Dursun ise “Ben ilk şiir yazmaya okuma yazmayı sökerken başladım. Okulda öğretmen ders anlatırken ben kendi kafamda şiirler yazıyordum. Öyle öyle okulu bitirdim. O masada oturuyorken yanıma gelenin vali olduğunu bilmiyordum. Ona ‘Amca kitap çıkartacağım param yok' dedim. Hemen talimat verdi. Öyle ziyarete gelip beni buldular. İlköğretimde bir kıza aşık oldum. Karşılıksız aşk yaşadım. Ona hep şiirler yazdım” şeklinde konuştu.
Kendisi gibi engelli olanlara da ‘Savaşın' diyerek seslenen Hızır Dursun “Umutsuzluğa kapılmasınlar. Mücadeleyi bırakmasınlar ve savaşsınlar” ifadelerini kullandı.
Osman Kubilay Küçükmustafa