Erzincan’da bu sene ilki düzenlenen “Terzibaba Günü”nde çok sayıda vatandaş sabah namazında buluştu. Manevi şahsiyetlerden Terzibaba dualarla, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle yad edildi.
Erzincan Valiliği tarafından bu yıl ilk kez Erzincan’ın manevi önderlerinden Terzibaba’ya atfen düzenlenen etkinlikler, sabah namazıyla başladı ve gün boyu sürecek.
Terzibaba Türbesinde düzenlenen günün ilk etkinliğinde sabah namazı kılınarak, dualar edildi, Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı.
Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, kent protokolü ve çok sayıda vatandaşın katıldığı programda İl Müftü Vekili Gökhan Badem tarafından edilen duanın ardından kurulan “Terzi Sofrası” ile Erzincan halkı bir araya geldi.
Etkinlikler, Terzibaba’nın hayatı ve manevi mirasının konuşulacağı Terzibaba Sempozyumu ile devam edecek. Programda ayrıca Mevlid-i Şerif okutulacak, semazen gösterileri sunulacak ve geleneksel Türk musikisi dinletisi gerçekleştirilecek.
Etkinliklerin doruk noktası, sanatçı Ahmet Özhan’ın Erzincan Dörtyol Meydanı’nda vereceği konser olacak. Erzincan Valiliği, bu anlamlı güne tüm halkı davet ederken, Terzibaba Günü’nün her yıl geleneksel olarak kutlanmasının planlandığını belirtildi.
Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, “Bugün Erzincan tarihi günlerden birini yaşıyor. Anadolu evliyalar, enbiyalar diyarı. Her il bir manevi şahsiyetiyle anılır, yad edilir. Biz de bir karar verdik. Ağustos ayının son haftasını Terzibaba Günü ilan edelim ve Terzibabamızı yad edelim dedik. Bugün çocuktan yaşlısına muazzam bir kalabalıkla Terzibaba Türbesinin önünde sabah namazıyla başlayarak gün boyunca Terzababayı yad etmeye, onun manevi şahsiyetinden feyz almaya çalışacağız. Dualar ettik, namazımızı kıldık. Terzi Sofrasını kurarak kahvaltımızı yaptık. Bunu geleneksel hale getireceğiz.” dedi. “Hayyât Vehbî, Erzincanlı Terzi Baba Hz.”
Anadolu’da yetişen büyük velilerden olan Terzi Baba Hazretleri, Hicri 1195 (m.1780) yılında Erzincan’da doğmuştur. Adı, Muhammed Vehbi’dir. “Hayyat Vehbi” olarak şöhret bulmuştur. 1264 (m.1847) yılında Erzincan’da vefat etmiş, dergâhının bulunduğu yere defnedilmiştir.
Bugün bu yer, “Terzi Baba Mezarlığı” diye anılmakta ve türbe mezarlığın ortasında bulunmaktadır. Terzi Baba, temel din bilgilerini tahsil ettikten sonra, anne ve babasının isteği üzerine, bir sanat sahibi olmak için terzilik öğrenmeye başladı. Terzi Baba diye meşhur olması buradan gelmektedir. Dünyaya hiç önem vermezdi. Ahirete meyli ise çok fazla idi. Mesleği ile meşgul olurken ibadetini terketmez, nefsinin isteklerini yerine getirmeme hususunda azamî gayret gösterirdi. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin halifelerinden Şeyh Abdullah Mekkî Efendi Hazretleri ile görüştü ve ona talebe oldu. Bundan sonra Terzi Baba’nın manevî mertebesi günden güne ilerledi. Sulukünü tamamlayıp Abdullah Mekkî Hazretleri’nden hilafet aldı. Abdullah Mekkî Efendi Hazretleri ile tanışmaları şöyle oldu: Terzi Baba, hem dikiş diker, hem de dili ve kalbi ile Allah Teala’yı zikrederdi. Dükkanında dikiş dikerken, her iğneyi kumaşa geçirip çıkarışta İsm-i Celal’i anar “Allah” derdi. Halim, selim ve alçak gönüllü bir zat idi. Kimsenin halini bilmesini istemezdi. Fakirleri çok sever ve bu sevgisini açıkça belli ederdi. Bir gün Erzincan’a seyyah fakirlerden birisigeldi. Üzerinde bulunan palto çok eski olduğu gibi, ele alınamayacak kadar da kirli idi. Bu zat paltosunu diktirmek için şehirde bulunan terzileri tek tek gezdi. Fakat başvurduğu terziler onu dikmek şöyle dursun, el sürmekten bile çekindiler. Terziler o fakir zata alay yollu: “Şurada Terzi Baba var. Ona götür, o diker” dediler. Zavallı fakir zat Terzi Baba’yı buldu. İsteğini anlattı. Terzi Baba’dan red yerine hüsn-ü kabul gördü. Terzi Baba ona: “Paltoyu bırak, inşaallah yarın hazırlarım” dedi. Terzi Baba paltoyu alıp önce güzelce yıkadı, kuruttu ve sonra da dikti. Ertesi gün de fakire elbisesini teslim etti. Bütün bu yaptıklarının karşılığında ücret almadı. O fakir zat, paltosunu temizlenmiş ve dikilmiş olarak görünce çok sevindi. Bu sırada Terzi Baba’ya bakıp, Yüce Allah’ın sevdiklerinin sohbetine kavuşması için kalben dua etti. O günlerde Mevlana Hallid-i Bağdâdî Hazretleri, halifelerinden Abdullah Mekkî Efendi Hazretleri de önce Erzurum’a uğramış, sonra Erzincan tarafına yönelmişti. Erzincan’a yaklaşınca, yanındaki arkadaşlarına: “Hocamızın bize tarif eylediği memleket, Allah bilir ya burası olsa gerek. Burada bir zatın bizde emaneti vardır” demişti. Abdullah Mekkî Efendi Hazretleri Erzincan’ı şereflendirince, insanlar akın akın ziyaretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba da vardı. Abdullah Mekkî Efendi Hazretleri, ilk defa gördüğü Terzi Baba girince ayağa kalktı. Davet edip yanında yer verdi. Hiç kimseye göstermediği iltifatı Terzi Baba’ya gösterdi. “Mevlana Halid Bağdâdî Hazretleri’nden biz de bir emanet var. O emanete seni müstahak gördüm. Bu emanet sana çok menfaat sağlar. Kabul edersen sana teslim edeyim” dedi. Terzi Baba da : “Siz bilirsiniz efendim. Maddî menfaatse, dünya için eyvallah demem” cevabını verdi. Abdullah Mekkî Efendi Hazretleri bu cevabı alınca: “Oğlum, sen bulacağını buldun. Teslim edeceğim emanet seni dünya sevgisinden kurtarmaktan başka bir şey değildir” buyurarak Terzi Baba’ya himmetle nazar edip, emaneti tevdi etti. Şah-ı Nakşibend Bahaeddin Buhârî Hazretleri’nin yolunda terbiye edip kemale ermesini sağladı. Terzi Baba’nın durumu çevreye kısa zamanda yayıldı ve insanlar ziyaretine akın edip gelmeye başladılar. Ancak çok geçmeden bozguncular tayfası da harekete geçti. Onun ümmî olup okur yazar olmadığını bahane ederek ve birtakım isnadlarda bulunarak şehrin müftisine şikayette bulundular. Müfti Efendi onu Sıfat-ı Zâtiyye ve Sıfat-ı Sübûtiyye bahislerinden imtihan etti. Terzi Baba gerçeği ortaya çıkarmak için soruya şöyle cevap verdi: “Yüce Allah’ın bu şehirde yaşayanlara göre yedi, diğer beldelere göre sekiz Sıfat-ı Sübûtiyyesi vardır. Bu beldeye göre Yüce Allah’ın Subûti Sıfatları şunlardır: İlim, Semi’, Basar, İrade, Hayat, Kelam ve Tekvin. Bu şehre göre Yüce Allah’ın kudret sıfatı yoktur. Çünkü bu şehrin insanları Yüce Allah’ın Kudret sıfatını inkar etmektedirler. Bu şehrin insanları O’nun kudret sıfatına inansalardı, Yüce Allah’ın bir ümmî kulunda, insanlara doğru yolu gösterme kabiliyetini yaratmaya kadirdir, derlerdi.” cevabını verir vermez orada bulunanlar , Terzi Baba’nın Ledün ilmine sahip kâmil bir zat olduğuna ikna olup, ellerine kapanarak af dilediler. Ona gereken ikram ve hürmeti göstermeye başladılar. Terzi Baba’nın yetiştirdiği halifeler arasında Hafız Rüştü Efendi, Hacı Mustafa Fehmi ve Leblebici Baba önemli yer işgal ederler. Yunus Emre tarzında ilahileri de bulunan Terzi Baba’nın “Miftâhu’l-Kenz” isimli bir eseri bulunmaktadır.