Dünya genelinde açıklanan makroekonomik veriler resesyon korkusunu tetiklerken artan belirsizlik sebebiyle geçtiğimiz hafta uluslararası piyasalarda negatif bir seyir hâkimdi. Bunun temel sebebi ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole Ekonomi Politikaları Sempozyumunda verdiği mesajlardı. Enflasyonda yüzde 2 hedefine dikkat çekerek fiyat istikrarı için gerekenlerin yapılacağını ifade eden Powell’ın "Bu biraz zaman alacak. Daha yüksek faiz oranları, daha yavaş büyüme ve daha yumuşak iş gücü piyasası şartları enflasyonu düşürürken, hane halkları ve işletmelere biraz da acı verecektir" sözleri ile piyasalardaki olumlu hava tersine döndü. Açıklamalar şahin olarak algılanınca son bir haftada ABD borsaları yüzde 6’dan fazla geriledi. Ağustosun son haftası 33.350 puana kadar yükselen Dow Jones 31.260 puana, 4.200 puanı göre S&P 500 3.900 puana, 13.120 puanı gören Nasdaq 12.000 puana kadar geriledi.
9 TRİLYON DOLARLIK KARŞILIKSIZ PARA
Ancak piyasalardaki bu durumun bir kandırmaca olacağına dair görüşler söz konusu. Malum Amerika 2008 yılından bu yana basıp dağıttığı para miktarını 900 milyar dolardan 9 trilyon dolara yükseltti. Bunun çok büyük kısmını pandemi döneminde gerçekleştirdi. Bu durum enflasyonu tetiklerken ABD şimdi faiz artışı yoluyla doları anavatanına çekme çabalarını artırıyor.
FAİZLER YÜKSELİYOR
ABD 10 yıllık tahvil faizine baktığımızda da 40 yıllık aşağı yönlü trendin kırıldığını ve yüzde 3,20’lerde biraz soluklandıktan sonra yüzde 5,20’lere yolculuğun başladığını görüyoruz. Diğer yandan ABD’de haziran ayında yüzde 9,1 zirve yapan enflasyon temmuz ayında hız kesti. Temmuzda yıllık enflasyon yüzde 8,5’e geriledi. Eğer enflasyon beklendiği gibi yılı yüzde 7- 8 bandında kapanırsa FED’in faizleri yıl sonunda en az yüzde 4’e taşıyacağı ihtimali güçleniyor. Dolayısıyla bilanço azaltımına 47,5 milyar dolar ile başlayan FED, bu rakamı 95 milyar dolara yükseltebilir. Bu da küresel bazda dolar bulmanın zorlaşacağı, maliyetinin ise yükseleceği bir döneme geçiş anlamına gelecek.
BÜYÜME DURDU
ABD ekonomisi büyüme sorunu da yaşıyor. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,9 daralan ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde de yüzde 1,6’lık küçülme kaydetmişti. Böylece ülke ekonomisi teknik olarak resesyona girdi. Ayrıca tedarik zincirinde yaşanan kırılma ve Avrupa’da enerji maliyetlerindeki yüksek artışla birlikte elektrik fiyatları rekor seviyelerde gerçekleşmeye devam ediyor. Rusya Avrupa’ya Kuzey Akım’dan giden gazı tamamen keserken özellikle Almanya ve Fransa’da 2023 teslimatlı elektrik kontratı fiyatlarının 1.000 EUR/MWh seviyesinin üzerini test ettiği görüldü.
FED SEÇİM YAPMAK ZORUNDA
Bir yandan enflasyon, diğer yanda ekonomik büyüme. FED bir seçim yapmak zorunda. Powell’ın "hane halkları ve işletmelere biraz acı çekecek" sözleri FED’in 21 Eylül’de en az 75 baz puan faiz artışına gideceği ihtimalini güçlendiriyor. FED, 13 Eylül’de de enflasyon rakamları açıklayacak. Enflasyonun düşük gelmesi durumunda faiz artırımının 50 ya da 75 baz puan olması bekleniyor. Ancak beklenenden yüksek gelmesi durumunda o zaman 100 baz puan da masaya gelebilecek. Bu ise "ABD piyasalarında büyük buhranı tetikler mi?" sorusunu beraberinde getirecek durum olarak değerlendiriliyor.
EYLÜL VE EKİM AYINA DİKKAT
Mott Capital’in kurucusu ABD’li Michael J. Kramer’in analizi de bu konuda sinyalleri güçlendiren bir nitelik taşıyor. Kramer, S&P 500’ün 2008-2009 krizi öncesi grafiği ile 2022 yılı grafiğini kıyaslıyor. Son iki yıldır S&P 500’ün grafiği arasında şaşırtıcı derecede benzerlik görülüyor. Kramer, 2001-2002 krizi ve Vix endeksinde de paralel bir durum olduğunu vurguluyor. Eğer iki yıl boyunca paralel giden grafik son iki ay daha aynı rotayı takip ederse eylül sonu ve ekim başında ABD borsalarında satışların hızlanması beklenebilir. Grafiklere bakarak bir finansal krizin çıkacağını söylemek doğru olmasa da Kramer’in grafiğinin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerektiği de bir gerçek olarak karşımızda duruyor. 2008 yılına benzer durumun gerçekleşmesi halinde ABD borsalarından yüzde 60’lara yakın kayıplar yaşanmasından endişe ediliyor. Bu da Powell’ın dediği gibi hane halklarının acı çekmesine yol açabilir. (Bu yazı bir analizden ibarettir. Kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.)
HİSSE, BITCOIN VE ALTINA DİKKAT
ABD’de yaşanabilecek finansal bir krizin sadece Türkiye’yi değil tüm dünya piyasalarını olumsuz etkileyeceği muhakkak. Özellikle hisse senedi, Bitcoin ve altın yatırımcılarının dikkatli olması gerekiyor. Dow Jones’ta sert satışlar BİST 100’de de satışları beraberinde getirecektir. Powell’ın açıklamaları sonrası ons altın 1.700 doların altına kadar gerilemişti. Piyasalarda yaşanacak sert satışlar ons altını daha da aşağı çekeceği için gram altın fiyatları gerileyecektir. Dolar tarafında ise yukarı yönlü bir baskı olabilir. Bu da altındaki düşüşü kısmen sınırlayabilir. Kripto para yatırımcıları özellikle dikkatli olması gerekiyor. Bu süreçte birçok alt coin Luna’nın kaderini paylaşabilir.
DOLAR ENDEKSİ 20 YILIN ZİRVESİNDE
FED Başkanı Powell’ın Jackson Hole toplantılarında verdiği yüksek faiz oranlarının uzun süre devam edeceği mesajı, ABD dolarını önde gelen para birimleri karşısında 20 yılın zirvesine taşımış durumda. ABD dolarının önde gelen para birimleri karşısındaki değerini gösteren dolar endeksi 109,6’ya kadar yükseldi.
YENİ BİR KARA PAZARTESİYE DOĞRU
Piyasalarda korku endeksi olarak da bilinen Volatility Index (VIX), yatırımcıların piyasalardaki iştahını ifade ediyor. Vix endeksi 30’un üzerinde ise volitalite (oynaklık) yüksek, yani belirsizlik çoktur. Endeks 20’nin altındaysa risk oldukça düşük, dalgalanmalar azdır. Vix korku endeksinin en önemli noktası ise yüzde 30’dur.
Endeksin krizlerde gördüğü en yüksek değerler ise şöyle:
- 19 Ekim 1987 (Kara pazartesi): 150
- 24 Ekim 2008 (Kanlı cuma): 89,32
Mott Capital’in kurucusu Michael J. Kramer’in analizi yeni bir kara pazartesi ihtimalini ortaya koyuyor.