Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlanan davanın gerekçesine göre sanık Şeker hakkında, "anayasal düzeni ihlale teşebbüs" ve "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçlarından 2017'de gözaltı kararı verildi.
Kararın ardından kayıplara karışan Şeker, 24 Kasım 2018'de başkasına ait kimlik kartıyla İstanbul'da yakalandı.
FETÖ ile irtibatı üniversite yıllarında başlayan Şeker, avukatlık yaptığı yıllarda da örgütsel faaliyetlerine devam etti.
Şeker, 17/25 Aralık kumpasında rol oynayan polislerin tutuklanmasının ardından İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, Türk Ceza Kanunu (TCK) kitapçığını yırtarak hakim ve savcıları tehdit etti.
Bu şekilde gündeme gelen Şeker, elebaşı Gülen'in yanı sıra FETÖ'den mahkum edilen eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile kapatılan Samanyolu Televizyonu genel yayın yönetmeni Hidayet Karaca'nın da avukatlığını üstlendi.
FETÖ irtibatı nedeniyle KHK ile kapatılan Hukuk ve Hayat Derneği'nin yönetiminde yer alan Şeker, örgüt mensuplarına yönelik dava süreçlerinde izlenecek yöntemi belirleyen grupta yer aldı ve avukatlar arasında iş bölümünü koordine etti.
Hakkında yakalama kararı olduğu dönemde de örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü belirlenen Şeker'in, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u aktif kullananlar arasında olduğu tespit edildi.
Gerekçeli kararda yer verilen "ByLock tespit ve değerlendirme tutanağına" göre Şeker, 11 Ağustos 2014'te adına kayıtlı telefon hattı üzerinden ByLock'a erişim sağladı.
Telefonun yanı sıra başka mobil cihazlardan da programı kullandığı belirlenen Şeker'in, 18 Ocak 2016'ya kadar ByLock'a tahsis edilen 3 IP adresine, 437 bin 993 kez bağlandığı kayıtlara geçti.
Yazışmaları reddetti
Mahkeme huzurundaki beyanında ByLock'u telefonuna indirdiğini kabul eden Şeker, avukatlığını yaptığı kişilerin gizliliğe önem vermelerinden dolayı programı kullandığını iddia ederek, şunları aktardı:
"Bazı müvekkillerim bilgilerinin deşifre olmamasını, yazışmalarının da takip edildikleri gerekçesiyle mahrem kalmasını istediler. Ben de anlayışla karşıladım. Bu amaçla programı, Ağustos 2014'te değil, 2013'te yani tespit edildiği söylenen tarihten 7-8 ay önce kullandım ama bir örgüte üye olmak amacıyla değil, tamamen avukat müvekkil mahremiyetini sağlamak amacıyla yaptım."
Buna rağmen yazışma içerikleri ve görüşme trafiğiyle ilgili bilirkişi tespitini kabul etmeyen Şeker, ByLock listesindeki isimlerden bazılarını tanıdığını, bir kısmını ise tanımadığını belirterek, "Bu insanları suçlamamak adına içerikleri kabul etmiyorum, bu konuda beyanda bulunmak istemiyorum. Yazışmaları da kabul etmiyorum." ifadesini kullandı.
Gerekçeli kararda, Şeker'in, FETÖ'nün hiyerarşik yapısında yer aldığı ve örgüt adına talimat alarak faaliyetlerde bulunduğuna dikkat çekilerek, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunu işlediği vurgulandı.
Bu kapsamda Şeker'in, 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldığı ve hakkında takdir indirimi yapılmasına yer olmadığına karar verildiği bildirildi.
Hükümle birlikte Adnan Şeker'in tutukluluk halinin devam etmesi kararlaştırıldı.
İkinci kez üyelikten ceza almıştı
Ankara 22. Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianameden sonra da örgütsel faaliyetlerde bulunduğu tespit edilmesi üzerine Şeker hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ikinci kez dava açmıştı.
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Adnan Şeker'in de arasında bulunduğu 7 sanıklı bu davayı, 29 Eylül'de karara bağlamıştı.
Buna göre Şeker, ikinci kez yargılandığı FETÖ davasında, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl, "zincirleme şekilde rüşvet vermekten" 17 yıl 6 ay, "gizliliği ihlalden" 2 yıl 6 ay ve "suçluyu kayırma" suçundan ise 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
KAYNAK : AA