İzmir’e yerleşip Türk vatandaşı olan Filistinli avukat Nasser Hajjar, İsrail’in Filistin’e yönelik yaptığı saldırılardan bir süre sonra Gazze’deki ailesinden haber alamadı. Avukat, ailesinden gelecek umutlu bir haberi bekliyor.
İzmir’in Çeşme ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki Avukat Nasser Hajjar, 1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Hajjar, memleketi Filistin’e dönerek orada bir süre avukatlık mesleğini sürdürdü. 2008 yılında İsrail’in Gazze’ye yönelik yaptığı saldırılar sonrasında Türkiye’ye dönme kararı alan Nasser Hajjar, eşi Burcu Hajjar ile birlikte İzmir’e yerleşti. Hajjar, 2008 yılından itibaren de İzmir Barosuna bağlı olarak mesleğini sürdürüyor. 4 çocuk sahibi olan Avukat Hajjar’ın ailesi ise Filistin’de yaşıyor. İsrail’in Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılar sonrasında bir süre ailesiyle irtibat kurmaya devam eden Hajjar, son iki-üç gündür ailesinden hiçbir şekilde haber alamadığı için tedirgin bekleyişini sürdürüyor. “Tarihte görülmemiş, benzeri olmayan bir katliam var”
Nasser Hajjar, “1995 yılında mezun oldum. Daha sonra Filistin’e geri döndüm. 2008 yılındaki Gazze savaşından sonra eşim ile birlikte tekrar Türkiye’ye geri döndük. Türkiye’de yaklaşık 15 yıldır avukatlık yapıyorum. Türkiye’ye geldiğimden beri Filistin’e gidemiyoruz. Filistin’e giriş ve çıkışlar çok sıkıntılı. Bu yüzden gitmek zor. Yaşanan tamamen bir katliam. Tarihte görülmemiş, benzeri olmayan bir katliam. Okullar, hastaneler, camiler vuruluyor; insanlar, çocuklar, yaşlılar öldürülüyor. Filistin’de saldırıların dışında açlıktan ölen insanlar da var. Tedaviye ulaşamayan insanlar var. Ben üzüntüden televizyonda olaylara bakamıyorum. Görüntüler dayanılacak görüntüler değil” dedi. “Abim topal ayağıyla 15 kilometre yürüyerek kızını görmeye gitti; fakat göremedi”
Hajjar, “İnternet zayıf olmasına rağmen bir şekilde konuşuyorduk; fakat son iki üç gündür hiç iletişim kuramıyoruz. Aileme ulaşamıyorum. Gazze’deki; teyzem, teyzemin oğlu, çocuğu ve torunu ölmüş. Biz artık aileden gelen kötü haberleri tesadüfen öğreniyoruz. Benim abimin kızı da 3 aylık hamileyken şehit oldu. Babasıyla vedalaşamadan öldü ve gömüldü. Abim topal ayağıyla 15 kilometre yürüyerek kızını görmeye gitti; fakat göremedi. Bu ve bunun gibi hikayeler de bitmiyor. Böyle bir acıyı kimse yaşamadı” şeklinde konuştu. “Türkiye’yi kendi memleketim olarak görüyordum”
Filistin’de tamamen savaş suçu işlendiğini belirten Hajjar, “Bilinçli bir soykırım bu zaten. Soykırımı nitelendirmek istiyorsak en belirgin örneği bu. Şu anda bir millet belirli bir alana sıkıştırılmış ve üzerine bombalar atılıyor. Oradaki insanlar; elektriksiz, susuz, savaş içerisinde hayat mücadelesi veriyor. Benim arkadaşlarım; Amerika, Fransa gibi ülkelere gittiler. Ben o taraflara gitmeyi tercih etmedim. Müslüman çoğunluklu bir ülkeye gitmek istedim. Bu yüzden Türkiye’ye geldim. Türkiye’yi kendi memleketim olarak görüyordum. Dedem, ’Türk insanları çok iyi insanlardır’ diye bize sürekli anlatıyordu. Dedem de biraz Türkçe konuşabiliyordu. Türkiye hem laik bir devlet hem de Müslüman çoğunlukta olan bir devlet. Bu iki durumun harmanlaştırıldığı bir hukuk sisteminin olması bana çok cazip geldi” açıklamasında bulundu.