USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Sağlık

Fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39!

Genel Yayın Yönetmeni Av. Bedia Teymur'un fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39 diyerek Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde açıklamalarda bulundu.

Fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39!
25-11-2021 11:38
Google News

Şiddet tanım itibariyle mağdurun gerek bedensel bütünlüğüne gerek ruhsal bütünlüğüne, malvarlığına hatta inancı ve kültürel değerlerine zarar veren her türlü davranıştır. Bu tanım kapsamında kadına şiddetin ne olduğunu düşünecek olursak ne yazık ki bugün dünyada şiddete maruz kalmamış tek bir kadın bulunmadığı sonucuna ulaşmak mümkün olur. Ancak şimdilik ülkemiz bakımından bir türlü önü alınamayan kadına şiddetin nedenleri, devletin bu husustaki sorumlulukları, şiddete maruz kalan kadınların hakları ve kadına şiddetin önüne geçmenin yolları üzerinde duracağız.

Ülkemizde kadınlar ağırlıklı olarak aile içi fiziksel ve psikolojik şiddet ile toplum baskısına maruz kalmakta; eğitim ve çalışma hakkından yoksun bırakılmakta, iş yerinde ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu durumun sebebini tek bir olguya indirgemek mümkün değildir. Zira bu problemin ardında sosyal, kültürel, inanç, eğitim, sağlık ve ekonomik durum gibi pek çok sebep bulunmaktadır.

Bizlere bireyler olarak düşen sorumluluk kadına şiddet farkındalığı ile önce kişisel anlamda kendimizi geliştirmek ve eğitmektir. Daha sonra bu farkındalığın gelişmesine katkı sağlamaktır. Ancak en önemlisi anne baba olarak bir sonraki nesli bu farkındalık ve bilinçle yetiştirerek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı temelden mücadele etmektir.

Kadına yücelik, kutsallık atfetmek gibi içi boş laflarla kandırmaya ve kandırılmaya bir son vermek gerekmektedir. Kadın kadındır. Kadın insandır. Ve insan olduğu için haklara sahiptir. Bir gecede tüm insanlığın bu idrak ile yaşamına devam edeceği gibi ütopik bir beklentimiz olmasa da muhakkak o gecenin bir gün geleceğinden eminiz.

Peki bizim bireyler olarak üzerimize düşeni yapmamız yeterli midir? Bize; bir gün yolda öylece yürürken samuray kılıcı ile kesilmeyeceğimizi, kızımızın evin avlusunda faili meçhul şekilde öldürülmeyeceğini, sevgilimizin bizi boğarak öldürüp, parçalayıp varile koyarak üzerimize beton dökmeyeceğini, bindiğimiz minibüs şoförünün bize tecavüz edip bizi canlı canlı yakmayacağını kim garanti edebilir. Bize öldürülmemeyi kim garanti edebilir? Bunlar başımıza geldiğinde, canı sorumluluk almak istemeyenler muhtemelen kıyafetimizi, gülüşümüzü hatta utanmadan yalnızlığımızı bize gerekçe göstereceklerdir. Kıyafetimiz çok açıktır, davetkar yürümüşüzdür belki, gülerken sesimiz tecavüz edilmek veya öldürülmek istiyoruz gibi çıkmıştır belki de kim bilir.

FİZİKSEL ŞİDDETE MARUZ KALAN KADINLARINKENAR MAHALLERDE ORAN %97

Türkiye genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39'dur. Kenar mahallerde bu oran yüzde 97'lere çıkmaktadır. Yaşadıkları fiziksel şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı ise %48,5'tir. Herhangi bir sivil toplum örgütüne ve polis, savcılık dahil hiçbir kuruluşa başvurmayanların oranı ise %92'dir. Bu korkunç tablodan ilk çıkarılması gereken sonuç devletin problem üzerindeki çözüm mercilerinin çözüm için neredeyse hiçbir işe yaramadığıdır. Yıllarca süren boşanma davaları, karakolda barıştırılıp evine gönderilen çiftler, güvenlik tedbiri talebi olumsuz sonuçlanan kadınlar, yargı ve kolluğun bu problem üzerindeki başlıca düğüm noktaları olduğuna işaret etmektedir.

Ülkemizde kadına yönelik şiddetin her türlüsünü engellemeye, şayet şiddet eylemi gerçekleşmişse mağdurun güvenliği için gerekli tüm tedbirleri almaya, sanık hakkında etkin soruşturma yapılmasına ve gerekli yaptırımın uygulanmasına yönelik pek çok kanun ve yönetmelik mevcuttur. Ancak mevcut istatiki veriler ışığında bu düzenlemelerin hala oldukça yetersiz olduğu açıktır. Çünkü şiddetin önüne geçmek kanun ve yönetmelik hazırlamaktan ibaret değildir. Bunların devlet eliyle gerçekçi şekilde hayata geçirilmesi de icap etmektedir.

Bugün bir kız çocuğu sokakta oyun oynayamıyorsa, bir kadın gece dışarıda tek başına yürüyemiyorsa, arkasında beliren her gölgeden ürperiyorsa ciddi bir kamu güvenliğini sağlama eksikliği var demektir. Kamu güvenliğinin sağlanmasının mutlak sorumlusu devlettir.

"Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur." Gazi M. Kemal ATATÜRK

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler