Eskişehir’de 49 yıllık evli Ömer ve Sevim Gündoğmuş çifti, ilerlemiş yaşlarına rağmen yok olmaya yüz tutmuş yün yorgan ve yastık işini el ele vererek yaşatmaya çalışıyor. Çiftin hem işinde hem de evliliklerindeki dayanışması ve tüm zorluklara rağmen birbirlerine olan hoşgörüsü çevresine örnek oluyor.
Eskişehir’de 2 çocuk sahibi 76 yaşındaki Ömer ve 71 yaşındaki Sevim Gündoğmuş çifti yıllardır yorgancılık yapıyor. Ömer Gündoğmuş tarafından gerçek eğrilen yünlerle doldurulan yorganlar, eşi Sevim Gündoğmuş tarafından dikiliyor. Evliliğin ilk yılından buyana 49 yıldır aynı dükkânda çalışan Gündoğmuş çifti, hem iyi anlaşmaları, hem de çalışma sistemleri konusunda çevresine örnek oluyor. Eşini çok sevdiğini belirten 76 yaşındaki Ömer Gündoğmuş, gün boyu eşiyle birlikte çalıştığı için daha da keyifli iş gördüklerini belirtti. Sevim Gündoğmuş ise günümüzde evli çiftlerin çabucak kavga ettiğine ve buna çok üzüldüklerine değindi. Yün yastık ve yorganın işlenişi
İşinin inceliklerini anlatan Ömer Gündoğmuş, elyaf yorgana göre yün yorganın faydalarından bahsetti. Gündoğmuş, yün yoganın kişiye daha kaliteli uyku sunduğunu ifade ederken, piyasada ise elyaf yorganın yaygın olduğunun altını çizdi. Eski yorgan ve yatıkların içinden çıkan yünleri işledikten sonra tekrardan yorgan ve yastıkların içini doldurduğunu ifade eden Gündoğmuş, işin inceliklerinden bahsetti. Belli bir fiyat tarifesi olmadığını belirten Gündoğmuş, maddi durumu olmayan vatandaşların yorganlarını normalden daha uygun fiyata doldurduğunu söyledi. Mesleğinde ustanın artık yetişmediğini belirten Gündoğmuş, bu zanaatı yakında kaybolacağından korktuğundan bahsetti. “Çırak yok, ama talep fazla”
76 yaşındaki Ömer Gündoğmuş, "40 sene önce Kuyumcular Çarşısı’nın orada bir yorgancı dükkânımız vardı. Biz orada babamızın yanında yetiştik. Babamız esnafın işini yapan bir adamdı, sanatkardı. Onun sayesinde biz de bir şeyler öğrendik, yanında ona yardımcı olduk. Hayat böyle devam etti, onlar vefat etti gitti. Şimdi bu işler bize kaldı. Ben bu işi ölünceye kadar devam ettiririm diye tahmin ediyorum. Bu işi yapan kalmadı. Arkadan birileri gelmiyor, çırak yok ama talep fazla. İnsanların sanki tekrar eskiye dönme hevesi var. Bana devamlı geliyorlar, ’Ömer amca dükkanını ne olur kapatma, biz işlerimizi kime yaptıracağız?’ diyorlar. Ben elimden geldiğince kimseyi kırmadan yapmaya uğraşıyorum ama bir yerde yaşım itibariyle ağır gelmeye başladı. Bakalım, nereye kadar sürdüreceğimi ben de bilemiyorum" dedi. “Günde 1 tane dikiyorum, 10 yorgan geliyor”
Doğal olan malzemelerin her zaman için insan sağlığı açısından daha iyi olduğuna vurgu yapan Gündoğmuş, "Pamuk ve yün daha sağlıklıdır. Elyafı tercih edenlere ben buradan diyorum, hastalık çoğaldı. Elyaf sağlıksız ve tehlikeli bir madde. Ayrıca bir yangın çıktığı zaman kurtarmak mümkün değil ama bir yün ve pamuk sinsi yanar. Dumanı çıkar, kokusundan anlarsın. Benim kalp doktorum da gelir, buradan yün yastık alır. Günlük yorgan diktiğim zaman basma mitil şeklinde 1 gün içerisinde 4 buçuk 5 saati buluyor. Eşimle birlikte yapıyorum, o da yardımcı oluyor. Biz ikimiz birlikte çalışıyoruz, ikimiz de 70’in üzerindeyiz. Şu anda yorganı 500 liraya dikiyorum. Çift tek tarıyorum, ipi benden, taraması benden. Sadece malzemesini müşteri evinden eski malzemeleri ben onları yeniden değerlendiriyorum, sıfır hale getiriyorum. Burada genellikle kendi yorganım yok, devamlı dışarıdaki insanların işini yapıyorum. Onlar getiriyor, ben yapıyorum. Şu anda 3 aylık doluyum. Getiriyorlar, geri gönderiyorum. Bunu müşterimi kırmadan yapıyorum, ’Beklerseniz dikerim’ diyorum ama beklemezlerse yaşım itibariyle ben de fazla yüklenemiyorum. Mesela bir gün 1 tane dikiyorum, 10 yorgan geliyor. Ben 10 yorgana nasıl cevap vereyim? O yüzden beklemesi lazım. Tuttuğum defterde herkesin sırasına göre dikiyorum, bunu kendilerine de söylüyorum. Telefonlarını alıyorum, bitince haber veriyorum" şeklinde konuştu. “El ele verip mesleği ilerletmeye çalışıyoruz”
Eşiyle yaklaşık yarım asırdır dayanışma halinde işlerini yürüttüğünü belirten, 71 yaşındaki Sevim Gündoğmuş ise, şunları söyledi:
"Ben genelde dikiş dikiyorum, o yorgan dikişlerini yapıyor. Ben makinede dikiyorum. Yaklaşık 12 yaşında evde dikiş dikmeye başladım. Sonra konfeksiyona diktim, pantolon dikiyordum. Evlendikten sonra baktım yorgan işi var, yorgancılara yardım etmeye başladım. Baştan kayınpederime diktim, sonradan eşimle beraber dükkan açınca onunla beraber çalışmaya başladık. Şimdi böyle devam ediyoruz. Aslında güzel bir meslek yalnız aynı zamanda zor ve tozlu. Ben dikersem onun işi kolaylaşıyor, o da yorganın içine yün doldurup öyle dikiyor. El ele verip mesleği ilerletmeye çalışıyoruz ama biraz yaşımız da ilerlediği için zorlanıyoruz. Ancak elimizden geldiği müddetçe bu işi yapacağız. Yeni nesilde maalesef dikiş becerisi fazla yok. İğne geçirmeyi bilmiyorlar, söküğünü bile dikemeyenler var. Onu bize getiriyorlar, biz dikiyoruz. Beraber çalışmak hakikaten iyi bir şey. Çoğu kişi de eşiyle beraber çalışamaz. Ben evlendiğimden beri beraber çalışıyoruz. Kayınpederim vefat edince biz kendimiz dükkan açtık. O zamandan beri bu şekilde devam ediyoruz."