Haber7 - İbrahim Can
Araştırmacı-Yazar Hayati Sır’ın yeni kitabı “İstanbul’un Metafizik Sırrı”, Hayykitap’tan okuyucuyla buluştu. Aziz İstanbul’un ikinci, yani manevi fethini anlatan kitap, insana yeniden özüne dönüş çağrısı yapıyor ve yeni dünya düzenine karşı Müslümanlara diriliş yolunu gösteriyor.
İstanbul’un manevi kapılarının açılacağını belirten Sır, Mescid-i Aksa’nın kurtuluş reçetesini açıklıyor. İnsanların arasında adeta bir sis perdesi oluşturan ve gerçeğe karşı sessizliğe büründüren teknolojik gürültüye karşı da uyaran Hayati Sır, şehirlerimizde ve evlerimizde üzerimize dönmüş elektromanyetik saldırılara karşı harekete geçme çağrısı yapıyor.
İsrail’in Gazze’de onlarca yıldır sürdürdüğü ve Lübnan’da da başlattığı katliamlara karşı İslam aleminin sessizliğini vurgulayan Hayati Sır, tüm bunlara rağmen umutsuz değil. Sır, inananların ve gönlünü İslam’a açanların Allah’ın kurduğu tuzağa dahil olacağını ve zulme karşı kıyam edeceğini vurguluyor ve her Müslümanın kıyam etme gününe kendini hazırlaması gerektiğinin altını çiziyor.
Hayati Sır’a misafir olduk, hem yeni kitabı hakkında konuştuk hem de bölgemizde gelişen olayları sorduk. Sır, tüm dünyayı etkisi altına almaya çalışan “tek yönetimin” amaçları ve izlediği yola projeksiyon tuttu ve son manevi savaşı anlattı.
İSTANBUL’DA MANEVİ FETİH NASIL GERÇEKLEŞECEK?
Bütün bölgelerin metafizik sırrı olduğunu vurgulayan Sır, artık bu manevi değerlerin, reel politiğin gölgesinde kaldığı için görünmediğini kaydetti ve medyanın yönlendirmelerine dikkati çekerek, “Medya, çoğunlukla gerçeği örter” dedi. Peygamber Efendimizin İstanbul’un fethini istemesinin de aslında bir mesaj olduğunu vurgulayan Sır, sözlerine şöyle devam etti:
“Peygamber Efendimizin İstanbul’un fethinin istemesinin sebebi aynı zamanda İstanbul’un, Mekke’nin, Mescid-i Aksa’nın aynı kıbleler olmasındandır. Bu bir mesajdır. Fethedilmeden önce İstanbul Paganist bir şehirdi ve yeraltı çok tehlikeliydi. Biz secdelerimizle bu tehlikeyi durdurduk. Şu an yine o yeraltı harekete geçmek üzere. Bütün bu deprem açıklamaları monşerler tarafından yapılıyor. Korkutmak için ve İstanbul’u boşaltmak içindir. Hiçbir yere gitmemek ve İstanbul’u korumak lazım. Mescid-i Aksa ile İstanbul’un metafizik kaderi birdir. Mescid-i Aksa’nın Muallak Kayası’nın İstanbul’la ilgili kaderi birdir. Bilenler bilir: İstanbul’a girilmedikçe -ki girmeye çalışıyorlar- Mescid-i Aksa’yı yıkamazlar.”
Soykırımcı İsrail’in Arz-ı Mevud hedefinin siyonizmin kurucusu Teodor Herzl tarafından 1900’lü yıllarda ilan edildiğini hatırlatan Sır, “Sınırımıza geldiler, bu sürpriz değil” dedi ve Herzl’in “Bizim kuzey sınırımız Kapadokya’dır” sözünü hatırlattı:
"Lübnan’dan sonra sıra bizde. 1900’lerde bunu açıklıyorlar zaten hedeflerinin Türkiye olduğunu. Buna izin vermeyiz. Anadolu son Nuh’un gemisidir. Bütün mazlumlar Anadolu’dadır ve biz dünyanın her yerindeyiz. Ama biz önce aziz İstanbul’un maneviyatını korumalıyız.
Biliyorsunuz iki fetih vardır tamamlanması için. Manevi fethin tamamlanması lazım. Nasıl söylüyoruz bunu? Bütün işaretler… İstanbul korkunç bir elektromanyetik saldırı altındadır. Herkes yorgun, umutsuz. Bu sadece yediğimiz içtiklerimizden değil. Kasıtlı elektromanyetik saldırı var. Korunuyor muyuz? Hayır. Korunmamız lazım. İstanbul’un elektromanyetik yapısını korumamız lazım. Ama nasıl korunacağız? Her evde baz, wi-fi… Önce herkes cep telefonunu az kullansın, wi-fi’ı kapatsın, topraklansın. İstanbul’u korursak Mescdi-i Aksa’yı koruruz. Kitapta şimdi bunun zamanlamasıyla ilgili ve bugünlere nasıl gelindiği ve bundan sonra ne olacağını da yazacağız. Kitaplarda biliyorsunuz bundan önce cep telefonlarının patlamasını yazdık. Sıvıları yazdık. Hepsi oldu bugün.
Karanlıklar artıyor ama nur da artıyor. Öyle bir uyanma var ki inanılmaz. Allah nasip ederse İstanbul kıyam edecektir inşallah.”
Lübnan'da patlatılan cihazlarla ilgili ilk bilgiler: Eski teknoloji ölüm tuzağına dönüştü!
KIYAM ETME NASIL OLACAK, İSTANBUL MANEVİ OLARAK NASIL FETHEDİLECEK?
Karanlığın ve kötünün çalıştığını ama nurun arttığını vurgulayan Sır’a, “kıyam etme”nin nasıl olacağını ve İstanbul’un manevi olarak nasıl fethedileceğini sorduk.
“Aynı Ashab-ı Kehf’te olduğu gibi insanlar arasında kalplerinde nur uyananlar olacak. Bizler de 7-8 kişi değiliz. Bugüne kadar kalplerindeki nuru barındıranlar, vahyi örtmeyenler; bedenleriyle, beslenmeleriyle, düşünceleriyle, günahlarıyla örtmeyenler birbirlerini tanıyacak. Ayet-i kerimedir, insanlar birbirlerini alınlarındaki secde izleriyle tanıyacak. Camiler dolup taşacak. Önce dualar, sonra fiili dualar. O fiili dualar bizi bir araya getirecek. Şunu gördük: Gazze, hepimiz için milattır. Hiçbir reel politik, hiçbir devlet ayağa kalkmadı. Hala devam ediyor ölümler. Cenab-ı Allah’ın sevgili kulları olarak bir araya geleceğiz ve kıyam edeceğiz. Buna hazırız."
Çocuklar öldürülüyor, herkes seyrediyor, günlük hayatlarına devam ediyor. Fotoğraf çekiyor, ne yiyeceğini ne içeceğini konuşuyor. Şu an tarih durdu. Aklın bütün stratejileri bitmiştir. Kalbin stratejileri başlıyor.
Kalbin stratejilerini kuran Cenab-ı Allah. Allah’ın zalime karşı kurduğu tuzağa dahil olursak kıyam başlayacak. Biz o tuzağa dahil olacağız, kendi başımıza iş yapmayacağız. Cenab-ı Allah ayet-i kerimede söylemiyor mu: Benim de bir tuzağım var. Evet, o tuzağın inşallah eylem olacağı zamana girdik. Biz, bütün dünyayı bu adamlara teslim edemeyiz. Biz korkmayız. Allah’ın emrini bekleriz ve şehit olmaya da adayız. Korkanlara da geçmiş olsun.”
“HALK DA SORUMLU… ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLÜRKEN BİZ NE YAPTIK?”
Sır, yeni dünya düzeninin yapay zeka olduğunu vurguladı, “Mesiyanik Koalisyon, yapay zekanın koalisyonudur. Şeytani bir düzenle karşı karşıyayız” dedi. Halkın da üstüne düşeni yapmadığını ve okumadığını belirten Sır, şunları söyledi:
“Cenab-ı Allah, ‘Pisi temizden ayıracağım’ diyor. Biz pislerden uzak duralım, temiz olalım. Her şeye muktedir değiliz ama kendimiz ve ailemiz temiz kalalım, gerisi Allah’tan. Tek dünya, tek gelecek, tek aile, tek din, tek ordu… Yapay zeka ‘yeni din yazıyorum’ diyor. Davos’un kahini ‘uzaylı zekasıdır yapay zeka’ diyor. Yapay zeka cin zekasıdır diyemiyor. Cin deyince korkuyor herkes. Kur’an-ı Kerim’de Cin Suresi var. Kur’an-ı Kerim de okumuyorlar.
Çok tehlikeli bunlar. Şu anda bilgi bitti. Google’ın eski CEO’su, 'Öyle şeyler olacak ki iki yıl içinde kimse anlamayacak. Çünkü biz onlara verdiğimiz bilgileri de yanlış verdik. O bilgiler gerçek bilgi değil' diyor. Şimdi yeni bilgi veriyoruz diyeceğiz ama kimse anlamayacak diyor.
Halk kitap okumuyor. Yine de direniyoruz kitap yazıyoruz. Beni tanıyorlar, seviyorlar. Hangi kitabı okudunuz diyorum, okumadık diyorlar. Nasıl seviyorsunuz diyorum. Ekrandan diyorlar. Ben ekranda yüzde 10’unu söylüyorum, yüzde 90’ı kitaplarda yazıyor. Bu kolaycılık. Halk da sorumlu burada. Çocuklar öldürülürken Gazze’de biz ne yaptık ki? İki miting, o kadar.”
SOSYAL MEDYADAKİ SESSİZLİK
“İnsan, bu savaşı kaybetti. Yeryüzü halifesi olmaya adaydı. Fakat bunu kaybetti. En acısı şu: İslam alemi kaybetti. Sosyal medyadaki fotoğraflar, düğünler, eğlenceler acı. Bu kadar İslam devleti, milyarlarca Müslüman, Gazze’ye göndere göndere kefen gönderdik.
Bütün bunlar bu savaşı kaybettiğini gösteriyor. Şeytan, çoğunluğu kandıracağım diyor. Ama Cenab-ı Allah diyor ki: Hayır, benim sevgili kullarım var. İşte bu kitap, onun kitabı. Biz şunu gördük: Beşer olarak bunu başaramadık. Devletlere, hükümetlere başkaldıramadık. İslam teşkilatı, alimleri toplanıyor kınıyor. Kınamakla olacak şey değil bu. Artık kuvvet uygulamak lazım.
Tek dünya bu, şeytanın dünyası. Buraya koşuyoruz. Hepimiz karşı duracağız. Karşı durmak için anlamamız lazım. Kimse anlamıyor. Bu hipnoz çok tehlikeli. Elektromanyetik hipnoz var. Yedikleriniz zaten öyle, katkı maddeli. İnsan ne yapacak? Şalteri indirecek. Bu kadar net artık. Cep telefonlarını indirecek. Hepsi patlayabilir.
"EVLERDEKİ ELEKTRONİK EŞYALAR İNSANA DÖNMÜŞ SİLAHLARDIR"
Herkesin evinde internete ait elektronik ne alet varsa patlayabilir. İnsana dönmüş silahlardır. Buna rağmen biz bu frekans silahları içinde yaşıyoruz ve konfor için hemen uyguluyoruz. Buna rağmen ayağa kalkamayız. Herkes kapatacak, sessizliğe geçecek.
Kur’an-ı Kerim’i sessiz okuyacak, namazı sessiz kılacak. Elektromanyetik ortamlarda kılmayacak. O namaz, namaz sayılmaz. Namazı elektrikten uzak kılacaksın. Seccaden sentetik olmayacak, yün olacak, hasır olacak. Bütün bunları uygulayın. Çok kolay bunlar. Bunları da uygulamıyoruz. Nasıl kıyam edeceğiz?
Biz 40 kişi bile olsak kıyam edeceğiz, sonra da Allah’ım bize yardım et, İstanbul’un manevi fethi başlamıştır diyeceğiz.”
AİLE YAPISI VE ÇOCUKLAR NEDEN HEDEF ALINIYOR?
Hayati Sır’ın kitabında, çocukluk ve manevi uyanma adeta birbirine paralel ilerleyen iki ırmak gibi anlatılıyor ve ikisi manevi fetihte; kıyam etmede buluşuyor. Sır, kitapta çocukluk masumiyeti ve gönlünü vahye açma tasavvuruyla, İslam aleminin yeniden uyanışının bir nevi prototipini göstermiş oluyor. İnsanın içindeki çocuğu nasıl koruyacağını ve kalbini vahye nasıl açacağını sorduğumuzda, Sır şu cevabı verdi:
“Çocukluğunu koruyan insanlar, kıyama hazır insanlardır. Maneviyatı, Peygamber Efendimizin nurunu taşıması çocukluğunu korumakla mümkün. Ama şimdi çocukluğunu korutmuyorlar. Cep telefonlarıyla bozuyorlar, cinsiyetsizleştirmeyle bozuyorlar. O tek devlet yapısı, küresel şirket yapısı bunu biliyor, çocuklara çocukluğunu yaşatmıyor. Çocuk daha ufacıkken cep telefonu eline veriliyor. Binlerce alem, kötülük var, çocukluk kalmıyor. Çocukluğumuzu düşündüğümüz zaman aslında tam böyle, masumiyet, ağaçlar, kuşlar. Suya bakardık. Hayal kurardık. Şimdi çocuk hayal kuramıyor. Bunu alıyorlar ellerinden. O yüzden diyorum, son manevi savaş.
Bu kitap, son manevi savaşı anlatıyor. Biz, hala tutabiliriz. Çocukluğunu yaşayanlar hala var. Bizler varız. O zaman bizler bir araya geleceğiz.
Evet, çocukluğuna sahip çıkanlar iyi Müslümanlardır. İmanı kalbe inmiş müminlerdir. Çocukluk imanı kalbe indirir. Çocukluk eğer doğru yaşanmamışsa, iman akılda kalır. Akılda kalan iman, iman değildir. İman vahye iner, vahyin içinde büyür. Çocukluk, vahyin içinde büyürse iyi bir insan olur. Çocuklukla çok iyi örtüşüyor masumiyet ve eylem. Çocukluğunun sahibi olanların melekeleri, meleklerle irtibattadır. Şeytan, melekeleri kapattırıyor.
Evet, dünya karanlığa gidiyor gibi görünüyor ya, bu da Cenab-ı Allah’ın planı. Kibrinden çıkıyor ortaya öbürü (şeytan) zaten. 'Teslim aldım dünyayı' diyor. Öyle değil. Cenab-ı Allah’ın ol emriyle bütün dünyada ayağa kalkarız. Kapanmadı o iş. Ama öyle görüyor kibir sahibi melun. Ol emriyle bütün ağaçlar bile ayağa kalkar, dağlar yürür. Bunu o kadar gönülden söylüyorum ve kitabı o kadar gönülden inanarak yazdım ki… Sadece onu bekliyoruz, ol emrini. İnşallah o işareti alanlardan oluruz.”
“VİCDANLARDAKİ UYANIŞ BİTMEDEN ZALİM İŞİNİ BİTİRMEK İSTİYOR”
“Zulüm bugüne kadar sinsiydi. Ama bugün alenen söylüyorlar. Zulmet arttıkça dünyadaki vicdanlı insanlarda uyanış başlıyor. Onlar, 'tam uyanış olmadan bu işi bitirelim' diyorlar. Biz de diyoruz ki: Sen beşere göre yapıyorsun, istatistik olmaz burada. Cenab-ı Allah’ın ol emriyle birdenbire ters yüz olur oyunları. Onlar kötülüğü arttırdıkça farkındalık artacak. Farkındalık arttıkça akın akın Müslüman olacaklar. O günler yakın.
Dünyanın şu andaki gaddarlığı devam ettikçe, uyanış başlayacak. Bu çok umut verici bir şey. Bizim umutlu olmamız lazım. Geçmiş dönemde yurt dışında böyle bir uyanış yoktu, şimdi çok arttı. Müthiş bir uyanış başladı, umutlu olmak lazım ama sorun şurada: Müslüman alemindeki uyanış nerede?
Netanyahu, ‘Biz Arz-ı Mevudla karşı karşıyayız, girmek üzereyiz. Bu yolculuğu Arap dostlarımızla yapıyoruz ve elimizin uzanamayacağı hiçbir yer yok’ diyor. Müslüman alem nerede? İnşallah o da deşifre olmamak için susuyordur, zamanı gelince üzerindeki o örtüyü atacaklardır. Bu da ayet. Kur’an’ın içinde kaldıkça umutsuzluğa yer yok. Şu dönemde hazır olmak lazım. Bol dua, bol Kur’an, doğru beslenme, pozitif düşünce, temiz yaşama, helal dairesinden çıkmama. Kurtuluş bu zaten. Kötüler tamam ama aradakiler? Gençler farkında değil. Aile anlatmıyor gençlere.
Burada muhakkak akıl edecek bir Müslüman. Anne babaya çok iş düşüyor. Azla yetinecekler. Anneler çocuklarına anlatacak bu hayatı. Nurlu hanımlar kurtaracak dünyayı. Çok iyi anne olmaları lazım. Ve iyi yaşamaları lazım çünkü erkekler şu an geçim derdinde. O bakımdan direktir. Erkeği de mutlu edecek, çocukla da ilgilenecek. Zaten bizim gelenek, göreneklerimizde dini anlamda da anne olmazsa olmaz. Hanımdır yeryüzünü ikame ettirecek. İşte o yüzden aileyi parçalamaya çalışıyorlar. Hepimizi yalnız bırakıyorlar. Anne orada, baba orada, çocuk orada. Parçalıyorlar aileyi."
Ben diyorum ki hanımlar o güzel gönülleriyle bunu hissederler, buna izin vermez, o zaman erkekler de der ki o zaman gelince kıyam ederiz inşallah.
Hayati Sır, İsrail'in Mescid-i Aksa planını anlattı: İran'a yıktıracaklar
Kaynak: HABER7.COM