Salgında tedarik zincirindeki kırılmaya bağlı olarak Uzakdoğu’daki rakiplerine karşı avantajlı konuma geçen Türkiye, söz konusu avantajını Kuzey Afrika ülkelerine kaptırma riskiyle karşı karşıya. Lojistik olarak Türkiye ile benzer konumda olmalarının yanı sıra daha düşük maliyetler ve ABD ile serbest ticaret avantajı da bulunan Mısır, Fas ve Cezayir gibi ülkeler, hazır giyim ihracatını hızla artırmakla birlikte özellikle fast fashion’da da Türkiye’nin payından kapmaya başladı. Gelişmeler üzerine Türk şirketleri de Mısır gibi ülkelerde var olan yatırımlarına yenilerini ekledi. Akdeniz Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin, Mısır’da ikinci yatırım kararını açıklamasının ardından TOBB Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat da önümüzdeki günlerde yatırım ortamını yerinde incelemek için Mısır’a gideceğini açıklayan isimlerden biri. Öte yandan Çin’in de Mısır’da tekstil ve aksesuar alanında yatırım için toprak alması üzerine TOBB, Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) itirazlarda bulundu.
Mısır’ın en büyük ihracatçısı
Türk şirketi Sektör temsilcilerine göre son dönemde özellikle Mısır’ın ön plana çıkmasının en önemli nedenleri arasında düşük enerji ve işçilik ücretlerinin yanı sıra, su kaynaklarının fazla olması ve ABD ve AB ile serbest ticaret anlaşması olarak öne çıkıyor. Hal böyleyken başta denim olmak üzere hazır giyimde birçok şirket, ülkeye yatırım için gitmeye devam ediyor. Ülkede hali hazırda çok sayıda Türk hazır giyim markasının üretim tesisi bulunuyor. Bunlar arasında LC Waikiki’den Eroğlu Giyim’e Doteks’ten Yeşim Tekstil’e kadar birçok dev yer alıyor. Hatta Yeşim Grup’un ülkedeki tesisi Jade Tekstil, üst üste üçüncü kez Mısır’ın en büyük hazır giyim- konfeksiyon ihracatçısı ünvanını elinde bulunduruyor.
Çin de Kuzey Afrika yolunda
Doteks Tekstil, Mısır’daki tesisine ilave bir yatırım kararı daha aldı. Şirket, ülkedeki kapasitesini 7 milyon adetten 12 milyon adede çıkaracak. Doteks Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Tekin, Mısır’ın şu an Kuzey Afrika’nın Parlayan yıldızı olduğuna dikkat çekti. Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de son dönemde enerji ve işçilik maliyetleri çok hızlı bir şekilde arttı. Bu da Uzakdoğu ile rekabetimizi olumsuz etkiledi. Yatırımlar durma noktasına geldi. Bu nedenle de Mısır’a bir kayış söz konusu. Hali hazırda orada birçok firmamız üretime devam ederken, birçok firma da yeni yatırım kararı aldı. Diğer sektörlerde de benzer bir durum söz konusu. İşçilik Mısır’da Türkiye’nin yarı fiyatı. Enerji maliyeti nispeten daha düşük. Enflasyonist baskı ve devalüasyon da az. Daha önceki dönemlerde 1 dolar 18 Mısır Paundu idi şimdi 19,5-20’lerde. 1 TL, 5 Mısır Paundu idi şimdi birebir hale geldi. Üstelik AB pazarına da daha yakın. Bu nedenle Mısır’a yatırım fırsatı değerlendiriliyor.” Bu durumun Türkiye yatırım ortamı ve ihracatı için bir tehdit unsuru olarak öne çıktığına dikkat çeken Tekin, “Türkiye’deki yatırımın oraya kayması bir tehdit unsuru. İstikrar ve istihdamın azalması demek. Sadece Türkiye’den değil Çin’den de çok sayıda firma yatırım için Mısır’a geliyor. AB ve ABD ile serbest ticaret var. İleriki aşamada Türkiye’nin sektör ihracatı için de bir tehdit olacak” ifadelerini kullandı.
DTÖ’ye şikayet edildi
Yine denim sektöründe faaliyet gösteren Şeref Fayat da Mısır’a yatırım ortamını yerinde incelemek amacıyla ülkeye gidecek başka bir isim. Fayat, Mısır ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Ülke enerji maliyetlerinin yanı sıra işçilik ücretleri konusunda da oldukça avantajlı. Bizim gibi ülkelerde su kullanımıyla ilgili işlerin onayını almak, yatırımını yapmak zorlaştı. Ama hala bu işler Mısır’da daha kolay. ABD ile serbest ticaret anlaşması da önemli bir etken. Henüz yatırım kararı almadım ama ben de incelemek için gideceğim” dedi. Yine Mısır, Fas ve Cezayir gibi ülkelerin henüz çok büyük kapasitelere ulaşmadığını ama buna rağmen tehdit olarak görülebileceğini anlatan Fayat, şöyle devam etti: “Çinli büyük şirketler de Mısır’da yoğun bir şekilde yer topluyorlar. Çin’in aksesuar ve kumaşları ile orada üretip AB’ye satmak istiyorlar. Bununla ilgili de avukatlar da tutuldu. DTÖ'ye itirazlarda bulunduk. Mısır’da üretip gümrüksüz olarak AB pazarına yollamaları ile ilgili girişimler başlattık. AB, orada yapılanmayı kabullenir oradan da Çin ürünlerini gümrüksüz alırsa bizim için en büyük tehdit bu olur” ifadelerini kullandı.
Hammadde Türkiye’den gidiyor
TGSD Başkanı Ramazan Kaya Kuzey Afrika ülkelerinin coğrafi avantajı ile de öne çıktığını anlattı. Kaya, “Inditex başta olmak üzere fast fashion markaları, son dönemde bu ülkeleri kullanmaya başladı. Örneğin Inditex Morocco ve Tunus’u çok fazla kullanıyor. Çünkü feribotla çok yakın. Hammaddeyi satın alıyor Tunus’a gönderip ürettirip alıyor. Bu geçmişte de vardı. Ama hep fast fashioncular fiyatı satın aldığı sürece Türkiye’deki porsiyonu düşürüp yerine Fas, Mısır ve Tunus’u koyuyorlar. Ama hammadde ve aksesuarı yine Türkiye’den alıyorlar” dedi. Bu durum tekstil ihracatında da açıkça görülüyor. Bu yıl ocak-eylül döneminde her üç ülke de Türkiye tekstil sektörünün en büyük 10 ihracat pazarı arasında yer aldı. 9 ayda Mısır’a 300 milyon, Fas’a 282 milyon ve Tunus’a da 210 milyon dolarlık tekstil ihracatı yapıldı.
Dünyadaki payları hızla artıyor
Her üç ülke de 500 milyon dolarlık dünya hazır giyim ve konfeksiyon ihracatından aldığı pay henüz küçük olsa artış hızı oldukça yüksek. Trade Map verilerine göre geçen yıl Mısır’ın hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yüzde 47 artarak 2 milyar 265 milyon dolara yükselirken aynı dönemde Tunus’un ihracatı 2 milyar 528 milyon dolar ve Fas’ınki de 3 milyar 599 milyon dolara çıktı. Türkiye’nin ihracatı ise aynı dönemde yüzde 18 artarak 20 milyar dolar 250 milyon dolar oldu. Bu yılın ocak-eylül döneminde ise söz konusu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,3 artarak 16,2 milyar dolar oldu. Ancak sektör ihracatı aylık bazda bu yıl Eylül’de 2021’in aynı döneminde göre yüzde 0,7 gerileyerek 1 milyar 928 milyon dolara geriledi. Sektör PMI verisi ise Eylül ayında 50’nin altında 49,3 olarak gerçekleşti. Sektördeki görece olumsuz gelişme ise yeni siparişlerin yavaşlamaya devam etmesi olarak öne çıktı. İSO tarafından açıklanan ankete göre bu durum firmaların birikmiş işlerini azaltmalarına yol açarken, hem istihdam hem de satın alma faaliyetlerinde düşüş gerçekleşti. Girdi maliyetleri ve nihai ürün fiyatları enflasyonu ise yükseldi.
AB, menşe kazanım şartlarını değiştirdi
İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe, Mısır’a özellikle 2008-2009’dan sonra çok fazla Türk şirketinin yatırım için gittiğini ancak son dönemde çok fazla yatırım yapılmadığını zira Türkiye’de 5 ve 6. Bölge teşviklerinin çok daha avantajlı olduğunu söyledi. Çok az olsa da yeni yatırımların da mevcutlarda genişleme şeklinde gerçekleştiği bilgisini veren Gültepe, bir diğer sebebin de ABD’ye ihracat yapan şirketlerin tedarikçisi ile anlaşması olabileceğini kaydetti. Bölgenin sektör ihracatına tehdit olup olmayacağı konusunda ise Gültepe şu ifadeleri kullandı: “AB salgında yakın yerlerden tedarik politikasına yönelmişti. Bunun için de destek ve teşvik vermeye istekli. Bunun için de AB eskiden menşe kazandırma konusunda duble transformation dediğimiz iki operasyonu, iki işlemi Çin’deki üretimi o bölgeye kaydırmak için teke düşürdü. Bu dışardan özellikle Uzakdoğu’dan kumaş getirip sadece kesim-dikim, ütü-paket yaptığı zaman menşei kazandırabilecek. 1-2 sene sonra devreye girecek işlem. Türkiye’nin alternatifi değil de Uzakdoğu’daki üretim ve yatırımı o bölgeye kaydıracağı anlamına geliyor. Türkiye hazır giyim konusunda zaten daha farklı bir kategoride” şeklinde konuştu.