Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Duhok kentine bağlı Çemanke kırsalında 2 helikopterin kaza sonucu infilak etmesi ve ilk soruşturmalar neticesinde terör örgütü YPG mensubu 9 kişinin cansız bedenine ulaşılması, ulusal ve uluslararası basında büyük puntolarla işlendi. PKK'nın Suriye'deki yapılanması SDG, operasyonun Suriye-Irak arasında yapıldığını ve helikopterin KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) himayesinde olduğunu duyurdu.
Olay resmiyet kazandıktan sonra bu kez ABD'ye bağlı Birleşik Müşterek Görev Gücü (CJTF), ölen teröristler için taziyelerini iletti. Son dönemde ABD'den üst düzey isimlerin Suriye'ye ve Irak'a yaptığı ziyaretler göz önünde bulundurulduğunda, 9 teröristin bu ziyaretlerden sadece bir hafta kadar sonra helikopter kazasında ölmesi, Türkiye aleyhinde 'hazırlık yapılıyor' iddialarını da beraberinde getirdi.
Konuyla ilgili Haber 7'ye özel açıklamalarda bulunan Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, PKK ile ABD arasındaki 'Eğit-Donat' yapısının üzerinde dururken, Terör ve Güvenlik Uzmanı Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, asıl hedefin Türkiye olduğunu, USTAD Başkanı Ahmet Akgül ise, Talabani güçlerinin 'figüranlığını' yaptığı karanlık operasyona değindi.
"STRATEJİK HEDEFLERİ VAR"
Suriye'nin kuzeyindeki terör yapılanmasının kademeli olarak Türkiye'ye taşınmak istediğini söyleyen Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Haber 7 Yazarı Mehmet Acet, "Amerika Birleşik Devletleri bölgede ‘Eğit-Donat’ programını uyguluyor. 2013’ten itibaren, yani 10 yıldır devam eden bir program bu. ‘Eğit-Donat’ ne demek? Hem oradaki terör yapılarının ihtiyaç duyduğu silahı, teçhizatı sağlamak hem de eğitim vermek… İkisi de eş zamanlı olarak yürütülüyor… Bunun yeni bir gelişme olmadığını belirtmek lazım. Burada odaklanılması gereken husus şu, bu operasyon hangi seviyeye ulaştı? Eğer PKK-YPG’lilere helikopter tesis edilmişse ve bunun eğitimi verilmişse, yani iş bu seviyeye gelmişse, bunun mevcut tehdidin büyümesi anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Suriye’nin kuzeydoğusundaki bu operasyonu yürütenler, yani PKK-YPG ve arkasındaki güçler, bunu Türkiye’ye de taşımak istiyor. Böyle bir stratejik hedefleri var" dedi.
"TÜRKİYE'NİN BEKASINA DÖNÜK BİR TEHDİTTİR"
ABD'nin Münbiç ve Ayn el Arab gibi terör örgütü YPG komutasındaki sahalarda 'Eğit-Donat' faaliyetlerini sürdürdüğünü vurgulayan Acet, Haber 7'ye yaptığı özel açıklamaları şu ifadelerle noktaladı:
"Bu hedef doğrultusunda 14 Mayıs’ı bir milat olarak görüyorlar… 14 Mayıs’ta olası bir iktidar değişikliği halinde stratejik hedeflerine doğru ilerlemeye devam edecekler… Bunun provasını da 2015’teki hendek terörü sırasında yaptılar. Yani 2015’teki hendek terörü eylemlerinin arkasındaki motivasyon, Suriye’deki yapılanmayı Türkiye topraklarına taşımaktı… Zaten Türkiye’nin bu kadar güçlü tepki vermesinin ve sınır ötesi operasyonlar düzenlemesinin en önemli sebeplerinden biri de buydu. Türkiye’nin hedefi, bu terör projesini kendi kaynağında vurmak, ölü hale getirmekti. Bir bakıma bu projelerin uygulanması operasyonlarla engellenmiş oldu. Ama kalan bölgelerde, operasyon yapılamayan noktalarda, kısmen Ayn el Arab ve Münbiç gibi yerlerde ‘Eğit-Donat’ faaliyetleri devam ediyor. Dolayısıyla bu Türkiye’nin bekasına dönük bir tehdittir ve varlığını da koruyor demektir. Yani bütün bu olup bitenlere ben bu perspektiften bakıyorum."
"HEDEFTEKİ ÜLKE TÜRKİYE"
Terör ve Güvenlik Uzmanı Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, güneydeki hareketliliğin doğrudan Türkiye'yi hedef aldığını şu sözlerle anlattı:
"Hedeflenen ülkenin Türkiye olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Irak ve Suriye topraklarında bir devlet hâkimiyetinden söz etmek mümkün değil. ABD’nin askeri kanadı, komutanları, Irak’a gidiyor ve merkezi hükümetten hiçbir izin almadan Erbil’e ziyarette bulunup, oradan geri dönebiliyorlar. Biz bunun örneklerini defalarca gördük, beraber yaşadık ve yolgeçen hanına dönen Irak konusunu beraber tartıştık. Irak’ta bugüne kadar ABD aleyhinde bir söylem veya bir yaptırım duyduk mu? Duymadık… Dolayısıyla orada bir devlet otoritesinden bahsetmek bana göre siyasetle alay etmek olur.
Benzer bir durum Suriye’de de var. Peki onların en ufak bir tepkisi var mı? Yok... Tam tersi tepki veren ülke Türkiye, ona da ‘Ülkeyi terk et’ diye ayar vermeye çalışıyorlar. Ama onların hakkını hukukunu koruyan yine biziz. Bundan ne hikmetse rahatsız oluyorlar… Neden? Çünkü dışarıda sahibinin sesiyle hareket ediyor bu yapılar… Bunlar ne yazık ki dışarıya bağlı, dışarıdan güdümlü topraklar…
Şimdi bu topraklarda yürütülen operasyon bize yönelik mi? Elbette bize yönelik… Doğrudan bizi kasteden operasyonlar… İşte, Türkiye bunun için bu harekâtları yapıyor ve bunun için ‘Hedefteki ülke Türkiye’ vurgusunda bulunuyor. Irak’ta düşen helikopterler ve iki ülkedeki kirli faaliyetlerin hepsinde, arka planında ana hedef Türkiye’dir. Bütün o yapılan faaliyetlerin Türkiye’ye yönelik olduğunu hatırlatmakta fayda var."
Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Merkezi (USTAD) Başkanı Ahmet Akgül, ABD'nin Talabani yapılanmasını 'paravan' olarak kullandığını, ancak gelinen noktada 'kurulan tuzağa düşüldüğünü' şöyle yorumladı:
"ABD, Irak’ı işgal ettiğinden bu yana sürekli olarak bölgede bir kaosun peşinde. Daha önce üzerinde çalışılmış bir planı aşama aşama uygulamaya çalışıyor. Bunlardan en önemlisi de Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde, İran’ın da arka planda desteklediği bir koridor oluşturmaktı. Suriye’nin kuzeyinde yüzlerce TIR askeri malzemenin YPG’ye verildiğini herkes biliyor.
Aynı destek Kuzey Irak’ta da hem bölücü terör örgütüne hem de İran ve ABD ile beraber çalışmaya her zaman hazır olan Talabani grubuna da veriliyor. ABD’nin Suriye’deki bu desteği açığa çıkınca, Türkiye ile karşılaşmak istemediklerinden, çok kullanışlı bir figüran olan Talabani üzerinden bu malzemeleri vermeye devam ettikleri biliniyor. Talabani taraftarları, Barzanilerin hüküm sürdüğü bölgede söz sahibi olmak istiyor ama insanlar orada Barzani’yi destekledikleri için halk nezdinde bu desteği bulamıyorlar.
Bu sebeple Talabanilerin İran’la ve ABD ile arka planda da PKK’nın desteğiyle hareket ettiklerini söyleyebiliriz. Burada ABD’nin YPG’ye olan ilgisinin, PKK’ya olan ilgisinin yeni bir durum olmadığını belirtmek lazım. Özellikle Suriye’de bu ziyaretler alenileştirilmişti. Ama gelinen noktada çok daha vahim bir tabloyla karşılaşıldı. Şu an helikopter vermeye başladılar. Bu oldukça riskli bir gelişme ve ülkeler arası ilişkileri etkileyebilir diye düşünüyorum. Bunu da ABD kendisi yapmıyor da her zaman kullanışlı bir figüran olan Talabani üzerinden yapıyor. Ancak kazdıkları kuyuya düştüklerini gördük… Gelişmeler bize bunu gösterdi."