Yüzde 95’inin Türkiye’nin de içinde olduğu Asya ve Avrupa kıtasında olmak üzere yılda 60.000’den fazla insanın hayatını kaybettiği Kuduz hastalığı hakkında Öğr. Gör. Hacer Öztürk Akın önemli açıklamalarda bulundu.
Bir çeşit RNA virüsü olan Kuduz virüsü, merkezi sinir sistemini etkileyen ölümcül bir hastalık olan Kuduz hastalığına sebebiyet verdiği için halk arasında büyük endişeye yol açmaktadır. Her yıl binlerce kişinin de ölüm sebebi olan kuduz ile ilgili İstanbul Atlas Üniversitesi Öğr. Gör. Hacer Öztürk Akın 28 Eylül Dünya Kuduz Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. “Organ nakli ile de bulaşabiliyor”
Öncelikli olarak Kuduz virüsünün bulaşma şekli ile ilgili bilgilendirmelerde bulunan Öğr. Gör. Hacer Öztürk Akın, “Kuduz virüsünün hayvandan insana bulaşması ısırık, tırmalama, bütünlüğü bozulmuş deri veya mukozanın yalanması, salya teması ile olurken damlacık ve hava ile bulaş; kuduz virüsü taşıyan yarasaların olduğu mağaralardan ve virüslü sinir dokusu ile çalışılan laboratuvarlardan olabilmektedir. Kuduz virüsü olan bir ineğin çiğ sütünün içilmesi veya enfekte bir hayvanın iyi pişmemiş etinin yenmesi de hastalığın insana bulaşmasına neden olabilmektedir. Kuduz ayrıca ne yazık ki organ nakli ile bulaşan enfeksiyonlar listesinde de yer almaktadır. 2004 yılında bir karaciğer nakli ve iki böbrek alıcısı olmak üzere organ nakli yapılan üç kişide kuduz virüsünün neden olduğu belirlenen beyin iltihabı meydana gelmiştir. Çok nadir de olsa kuduz virüsü ile enfekte insan tükürüğünün açık yaraya teması sonucu insandan insana bulaş olabilmektedir” dedi. “Virüs yavaş ilerleme özelliğine sahip”
Virüsün bulaşması durumunda belirtilen sonrada ortaya çıktığını aktaran Hacer Öztürk Akın, “Yavaş ilerleme özelliğine sahip kuduz virüsü, kuluçka döneminde kas liflerinde çoğalır, buradan duyusal sinirler ve motor sinirler aracılığı ile merkezi sinir sistemine ulaşır. İnsanda kuluçka süresi 1-3 ay arasındadır. Fakat bu süre bir hafta gibi kısa veya bir yıldan uzun da olabilir. Klinik dönemde 2-10 gün yara yerinde karıncalanma-batma, halsizlik, iştahsızlık, boğaz ve baş ağrısı, ateş gibi semptomlar görülür. Olguların 2- 7 gün süren akut nörolojik döneminde sinirlilik, endişe, halüsinasyonlar, tuhaf davranışlar (sudan ve esintiden korkma) gibi sinir sistemi bozuklukları görülür. 2- 7 gün yutma hareketi gırtlak kaslarında ağrılı bir spazmın oluşmasına neden olur. Bu dönemi takiben havale veya koma ve ölüm izleyebilir” diye konuştu.
Her yıl 60.000’den fazla insan kuduz hastalığından ölüyor
2016 yılı bilimsel verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 15 milyon insanın aşılandığını ancak her yıl 60.000’den fazla insanın kuduz hastalığından öldüğünü ve ölümlerin yüzde 95’inin ülkemizin de içinde bulunduğu Asya kıtası ve Afrika kıtasında görüldüğünü belirten Akın “Türkiye’de her yıl 250.000 civarında kuduz riskli temas kaydedilmektedir. Türkiye’de 2022 yılında Bitlis’te bir kişinin hayatını kaybettiği kuduz vakası görülmüştür. 2023 yılında ise Şanlıurfa Siverek’te bir kişinin ve yine 2023 yılının Ağustos ayında Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde bir kişinin kuduzdan ölmesi hastalığın halen önemini koruduğunu gösteriyor” sözleriyle hastalığın dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Kuduz hastalığı yüzde yüz önlenebilir bir hastalıktır
Kuduz hastalığı için belirli önlemler almanın hastalığın önlenmesinde etkili olduğunu belirten Akın son olarak “Dünya genelinde insanlarda kuduza neden olan kaynak hayvanların oranlarına baktığımızda; köpek yüzde 91, kedi yüzde 2, diğer evcil hayvanlar yüzde 3, yarasa yüzde 2, diğer vahşi hayvanlar ise yüzde 1 olarak belirtilmiştir. Kuduz hastalığı belirli önlem alındığı taktirde yüzde yüz önlenebilir bir hastalıktır. Bundan dolayı şüpheli bir ısırılma veya tırmalanma sonrasında yara hemen bol su ve sabunla 15 dakika iyice yıkanmalıdır. Yara bölgesi yıkandıktan sonra tentürdiyot gibi iyot içeren bir solüsyonla veya antiviral bir ilaç ile temizlenmeli ve dikiş, bandaj gibi işlemlerle kesinlikle kapatılmamalıdır. Hızla bir sağlık kuruluşuna başvurup hemen aşılanmalı ve hekimin planladığı kuduz aşısı takvimine uyulmalıdır. Eğer mümkünse ısıran hayvanın kontrol altında tutulması ve 10 gün süreyle kapalı olarak gözetim altında bulundurulması; hastalığın veteriner hekimler tarafından teşhis edilmesi ve yayılmasının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır” diyerek sözlerini sonlandırdı.