Muğla’nın yapı sektöründe "Muğla Bacası" olarak adlandırılan ve 28 alaturka kiremitten yapılan bacalar, yaklaşık iki asırdır poyraz rüzgarlarına karşı kullanılırken, üstün dayanıklılığıyla dikkat çekiyor. Yapım teknikleri ve işlevselliğiyle hayranlık uyandıran bu bacalar, özellikle sert kış mevsimlerinde "Deli Mehmet" olarak adlandırılan poyraz rüzgarlarına karşı evleri koruyor ve karbonmonoksit zehirlenmelerini önlüyor. “Tarihi ve işlevselliğiyle öne çıkıyor”
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Aydın, Muğla Bacası’nın 1825’li yıllardan itibaren kullanılmaya başlandığını ve halen yaygın olduğunu belirtti. Prof. Dr. Aydın, "Bu bacalar ciddi hesaplama ve tecrübenin sonucunda oluşturulmuştur. Yapımında kullanılan 28 alaturka kiremit, dört yanı açık yapısıyla soba tütmesini engellerken yağışlı ve rüzgarlı havalarda bile üstün performans sağlar" dedi. “Bir gelenek ve inovasyon ürünü”
Türk ve Rum aileler tarafından kullanılan, piramidal veya konik formlu bu bacalar, ilk olarak zengin ailelerin evlerinde inşa edildiğini belirten Prof. Dr. Aydın, "Muğla Bacası’nın kökeni Rum adalarına dayanmaktadır. Halk arasında poyraz rüzgarları ve yağışlı havalar nedeniyle bu bacalar tercih edilmiştir. İlginç bir şekilde, yerli aileler bacaların üst kısmındaki haç formu nedeniyle başlangıçta bu tasarımı benimsememiştir" dedi. “Muğla’nın sembolü: 28 kiremitli Muğla bacası”
Bacaların yapım tekniklerine de değinen Prof. Dr. Aydın, "Muğla Bacası, dörtgen planlı bir baca üzerine dört düz ve dört ters üçgen formunda kiremitlerin yerleştirilmesiyle yapılır. Düz üçgenlerin tepe noktalarındaki kiremitler haç formunu oluşturur ve bu yapıda toplam 28 alaturka kiremit kullanılır" dedi. “Kültürel miras korunuyor”
Günümüzde başta Muğla merkez olmak üzere Milas, Yatağan, Ula, Köyceğiz ve Ortaca gibi ilçelerde yaygın olarak kullanılan bu bacalar, yalnızca bir yapı unsuru değil, aynı zamanda bölgenin kültürel ve mimari mirasının önemli bir parçası olarak kabul ediliyor. Muğla Bacası, geçmişten bugüne işlevselliği ve estetiği bir araya getirerek hem tarihi hem de mimari açıdan eşsiz bir miras olmayı sürdürüyor.