İzmir’de en kısası 2, en uzunu 17 yıl, haftanın üç günü 4’er saat diyaliz tedavisi gören 4 böbrek yetmezliği hastası son 4 ayda yapılan kadavradan organ bağışları sayesinde nakil olup, ikinci hayatlarına başladı. Nakil sonrası kontrolde bir araya gelen hastalar, “Her organ bir hayat. Organlarınızı bağışlayın” çağrısında bulunurken, Prof. Dr. Hüseyin Töz, “Ülkemizde dünya standartlarında böbrek nakli yapılıyor. Ancak yüzde 90’ı canlı vericiden. Hekimler olarak isteğimiz bu oranı tersine çevirmek. Kadavradan nakil yaptığımız hastalarımızın da çağrısı bu yönde. Kadavra bağış oranının artması çok önemli” dedi.
Çeşitli rahatsızlıkların böbrek nakline götürdüğü, yıllardan beri makineye bağlı yaşam süren ve aynı sorunları yaşayan Abdülsamat Kaynak (52), Mert Mutlu (45) ve Özlem Pekel (48) ile Hüseyin Ersoy’un (68) yolları Acıbadem Kent Hastanesinde kesişti. Düne kadar birbirlerine tanımayan, ortak noktaları “canlı vericisi olmayan” böbrek hastası olarak benzer çaresizlikleri yaşayan 4 hastanın geleceği yıllardır bekledikleri “kadavradan organ bağışı” ile değişti. 4 hastanın nakilleri nefroloji uzmanları Prof. Dr. Hüseyin Töz, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok, Üroloji uzmanları Dr. Işık Özgü, Dr. Uğur Saraçoğlu, Doç. Dr. Aşkın Eroğlu’un yer aldığı ekip tarafından gerçekleştirilirken, 4 hasta nakil sonrası muayenede bir araya geldi. Birlikte “2. Hayat” pastasını kesen hastalar, “her bağış yeni bir hayat”, “organ bağışçısı olun, hayat verin”, “organ bağışı hayat kurtarır” ve “bağış varsa hayat var” yazılı dövizlerle kadavradan bağışların artması için çağrıda bulundu, hikayelerini anlattı. Ailece polikistik böbrek hastaları
Abdülsamat Kaynak, maddi imkansızlıklar nedeniyle çalışmak üzere ailece 1978 yılında Mardin’den İzmir’e göç ettiklerini, 9 kardeşin 4.cüsü olduğunu söyledi. Polikistik böbrek hastalığının kendisini böbrek nakline götürdüğünü, 9 kardeşin 9’unda da bu hastalık olduğu için hiç vericisinin bulunmadığını, diyalize iki yıl kadar girip, çoğu zaman bıraktığını kaydeden Kaynak şöyle konuştu:
“Polikistik böbrek hastalığı bizim ailemizin hastalığı. Bütün kardeşlerde var. İki abimden biri nakil, birisi rahmetli oldu. Bu bende daha büyük baskı oluşturdu. Diyaliz sürecine son aşamada girdim. Böbrekler neredeyse sıfır çalışıyordu. Diyalize başladım, konsantre de olamadım, bir sene içinde diyalizi de bıraktım. 3.5 aydır da diyalizden vaz geçtim. Resmen ölümü beklerken böyle bir şey oldu. Tam doğum günümde, 27 Eylül 2023’de bana böbrek çıktı. Ve bu hayatımın ilk hediyesi oldu. Ben hayatım boyunca hiç doğum günü kutlamadım, hediye almadım. Şu anda çoğu insana minnettarım, yeniden bir hayata başladım. Doktorlarıma, rahmetlinin ailesine şükran borçluyum, çok mutluyum, teşekkür ederim. Çevremde 10’ a yakın kişi benim naklimden sonra bağışçı oldu. Artık ben de bağışçıyım.” Yaklaşık 9 yıl diyalize girdi
8 yaşlarındayken diyabet tanısı aldığını, 2015 Şubat’ta diyaliz serüveninin başladığını belirten Mert Mutlu, “Benimki şekere bağlı böbrek yetmezliği. Diyalize gireli bu Şubat’ta 9 yıl dolacaktı. Şansıma 9 yıl önce yazıldığım kadavra organ listesinden şans yüzüme güldü. Bir yakınım verici olmuştu ama yapılan tetkiklerde başka sağlık sorunu çıkınca nakil yapılamamıştı. Bana da yıllarca beklemek düştü. Sonunda 3 Kasım 2023 günü kadavradan bağış çıktı ve nakil oldum. 70’i aşkın günü geride bıraktım. Bunca yıldan sonra nakil olmak değişik bir duygu. Hayattan çok şey götürüyor. Haftada üç gün diyalize giriyorsunuz. 4 saat sürüyor. Çıktıktan sonraki süreç ayrı. Dikkat etmeniz gereken konular ayrı. Hiçbir programı düzgün yapamıyorsunuz. Bence herkesin bağış yapması gerekiyor. Bir kişinin bağışı 8 kişinin hayatını kurtarıyor. Organını taşıdığım kişiye her gün bir duam var bir kere. Allah razı olsun, beni tekrar hayata kazandırdı. Ona hep dua ediyorum.” Yeni yıla girerken yeni hayat
Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde yaşayan, 68 yaşındaki bir çocuk babası Hüseyin Ersoy, 17 yıl önce nedeni belirlenemeyen böbrek yetmezliği tanısı koyulduğunu söyledi. Tanıyla birlikte diyalize başladığını, ömrünün 17 yılını makineye mahkum geçirdiğini belirten Ersoy, bu mahkumiyetten kurtulmanın sevincini yaşadığını söyledi. 2024’e sayılı günler kala 25 Aralık 2023 günü bağış böbrek sayesinde ikinci hayata başladığını belirten Ersoy, “Bu sürecin zorluklarını anlatmaya kelimeler yetmiyor. İnsanları duyarlı olmaya çağırıyorum. Lütfen bağışta bulunun. Bir organ bir can demek” dedi. Hamilelik hastalığı tetikledi
Son 4 ayda yapılan bağışların sonuncuyla 4 Ocak 2024’te nakil olan bir çocuk annesi Özlem Pekel de hikayesini şöyle anlattı:
“Berger hastalığı olarak da bilinen IgA nefropatisi denilen bir hastalığım varmış. Bu ancak hamileliğim sırasında tansiyonumun yükselmesiyle ortaya çıktı. Bebeğimi 8. ayda almak zorunda kaldılar. Bir yıllık ilaç tedavisinin ardından da bu hastalığın tanısı koyuldu. Ardından da diyaliz başladı. Anne babam çok yaşlıydı, kız kardeşim uydu ben istemedim. Çünkü her konuda o bana destekti. Eşimin kan grubu uymadığı için verici olamadı. 9 yıl önce kadavraya yazıldım ve bekledim. Çok zor yıllardı, eşime daha çok iş düştü. Aile yanımızda yoktu. Bakıcılar, kreşler ama bu zaman zarfında diyaliz çok yorucu bir süreçti. Her şeyden uzak kaldım. Özel günlerinin çoğunda çocuğumun yanında değildim. Nakil operasyonum çok yeni. Henüz evimde bir gün kaldım. Ne olduğunu tam anlamadım; diyalize gitmiyorum, makineye bağlanmıyorum! Şu an bir şaşkınlık içindeyim. Ben de organ bağışı çağrısında bulunuyorum. Herkes organlarını bağışlamalı. Kesinlikle. Organ nakli servisinde yatınca çok daha iyi anladım. Hayat kurtarmak kadar güzel bir şey yok.” “Oranları tersine çevirmek”
4 ay içinde yaklaşık 1-2’şer ay arayla kadavradan bağış organlarla nakil olan hastaların makinesiz bir yaşama başladıklarını belirten Acıbadem Kent Hastanesi Böbrek Nakli Ekibinden Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Töz de şöyle konuştu:
“Böbreklerde yaşanan bazı hastalıklar böbrek yetmezliğine yol açıyor. İlerleyince böbrek nakli gerekiyor. Tabii hastaların büyük bir kısmı aslında diyalizde tedavi görüyorlar. Biz istiyoruz ki böbrek nakli hasta sayımız artsın. Türkiye böbrek naklinde önemli bir yerde, hem nicelik hem nitelik olarak dünya standartlarında. Fakat bizim vericilerimizin çoğunluğu canlı verici. Ailelerden gelen vericiler var. Ülkemizde yılda 3 bin 500 civarında böbrek nakli yapılıyor. Ancak bizde yüzde 90’ı canlı vericilerden yapılıyor. Batıda ters oran var. Ancak yüzde 20/30’u canlı vericili nakiller. Bizim de çabamız oranı Avrupa standartlarında tersine çevirebilmek. Kadavra bağışı artsın, bu konuda farkındalık olsun, aileler daha hassasiyet göstersin istiyoruz. Organ bağışçısı olmak isteyenler ailelerine bu konuda düşüncelerini açıklasın ki organ bağışı da artsın. Bu şekilde organ naklinden faydalanan hasta sayımız artsın. Çünkü her hastamızın canlı vericisi olmayabiliyor. Bu 4 hastamız örneğinde olduğu gibi. Dolayısıyla bu hastaların aslında nakil olabilmeleri için de tek şansları kadavra bağışlarının artması oluyor.”