Bitlis’te Aile Danışmanı ve İletişim Uzmanı olarak görev yapan Özkan Kızılkaya, son yıllarda artan erteleme hastalığının insani ilişkilerde ciddi sorunlara yol açtığını söyledi.
Halk arasında erteleme hastalığı olarak bilinen "Procrastination", günümüz modern toplumunda oldukça yaygın olarak görülmeye başladı. Kişinin yapması gereken işi; zamanı, enerjisi ve imkânı olmasına rağmen bir ya da birkaç kez ertelemesi, işi yapmaktan kaçınması olarak tanımlanan erteleme hastalığı, kişinin günlük hayatını olumsuz etkiliyor. Erteleme hastalığının son dönemlerin en ciddi problemleri arasında yer aldığını söyleyen Kızılkaya, ertelenen işlerin çoğu zaman farkında olunmadığını ve bu yüzden günlük hayatta artık insanların hiçbir yere yetişemediğini ve hiçbir işin tam yapılmadığına dikkat çekti. “Her ertelediğimiz olayda ötelenmeye ve ötekileşmeye başlıyoruz”
Erteleme hastalığının ciddi sorunlara dönüştüğünü dile getiren İletişim Uzmanı Kızılkaya, “Günlük hayatta özellikle en çok yakın noktaları erteliyoruz. Çünkü günlük hayatta unuttuğumuz bir şey var. Yapmak zorunda olduğumuz işlerimiz ve eylemlerimiz var. Bizler bunu yaparken günlük hayatta mecburen bazı durumlarımızı bekletiyoruz. Bu beklettiğimiz bazı durumlar aslında farkında olmadan uzaklaştığımız durumlardır. Bu yüzden bazen ertelediğimiz duygularımızın yetişebilme ihtimalini kendimizde bırakıyoruz ama bu da çok mümkün olmuyor. Çünkü bu artık bir hastalığa dönüşmeye başladı. Mesela diyelim ki çok sevdiğiniz bir işiniz var ama siz diyorsunuz ki ben bunu yarın yapacağım. Yarının sizin için garantisi ne, bu garantiyi size sunan ne veya kim? Biz bunun çoğu zaman farkında değiliz. Bu yüzden günlük hayatta dikkat ederseniz artık hiçbir yere yetişemiyoruz ve hiçbir işimizi tamamıyla yapmıyoruz, çok çabuk sıkılmaya ve çok çabuk uzaklaşmaya başlıyoruz. Çünkü erteliyoruz ve öteliyoruz. Her ertelediğimiz olayda ötelenmeye ve ötekileşmeye başlıyoruz” dedi. “Telekomünikasyon cihazlarıyla oluşan sanal dünyada gerçek dünyayı erteliyoruz”
Hastalığın bir süre sonra insanların hayatlarında olan kişileri olumsuz etkilediğini vurgulayan Uzman Kızılkaya, “Erteleme hastalığında dikkat ederseniz bizi kendi işimizin dışında tutan şeyler var. Kendi yapmamız gereken eylemlerin dışında bizi maalesef kumpasa çeken olaylar var. Bunlar ise günlük hayatta kullandığımız telefon ve diğer telekomünikasyon cihazları ile geçirdiğimiz ihtiyaçtan da olması fazla olan zamandır. Peki biz bu zamanı kime ayırıyoruz? Eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza ve işimize değil tamamen oluşturduğumuz sanal dünyada gerçek dünyayı bekletiyoruz. Gerçek dünyada beklettiğimiz bütün gerçekliklerle belli bir süre sonra yüzleşiyoruz. Bunu eşimizden, çocuklarımız, sevdiğimiz ve değer verdiğimiz akrabalarımızdan ne kadar uzaklaştığımızı fark ederek anlayabiliyoruz” diye konuştu. “Ertelenen sadece zaman değil”
Erteleme hastalığından kurtulabilmek için kişinin ilk önce kendi merkezindeki fıtratının farkına varması gerektiğini dile getiren Kızılkaya, “Bir ailede çocuk baba şunu yapalım mı? Diye sorduğundan baba ‘şimdi değil’ diye cevap veriyor. En son çocuk büyüyüp baba yaşlandığı zaman baba, ‘oğlum birlikte şunu yapalım mı?’ Diye sorunca çocuk ‘şimdi değil’ cevabını veriyor. Ertelenen sadece zaman değil. Zamanın içindeki duygular, yaşantılar ve birlikteliklerdir. Bu yüzden ben bugün ertelediğim duygunun yarın ne kadar sahibiyim buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bizler de özellikle şunu diyoruz; erteleme hastalığından kurtularak önce kendimizle ve kendimizden sonra olanlarla erteleme duygularından kurtulup onlarla birlikte ve odak noktamızı geliştirecek duyguları yaşayalım” ifadelerini kullandı.