İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Son bir yılda TÜİK ve İTO fiyat endekslerinin ortalaması yüzde 66 iken, dolar-euro sepet kurdaki artış oranı sadece yüzde 25,2. Makas yüzde 40’ın üzerinde. Kur ve enflasyon arasındaki makasın açık kaldığı her an, ihracatımızın aleyhine, ithalatın lehine işliyor. Kur ve enflasyon arasında açılan makas eninde sonunda kapanıyor” dedi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın temmuz ayı meclis toplantısında iş dünyasının gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Avdagiç, enflasyonla mücadelede yılın ilk yarısını geride bırakarak deflasyonist sürecin kapısının aralandığını belirtti. İş dünyası adına bir konunun altını çizmek istediklerini kaydeden Avdagiç, “TÜFE’deki yıllık artış oranı yüzde 71,6. ÜFE’de yüzde 50,09. Odamızın açıkladığı fiyat endekslerinde de Ücretliler Geçinme Endeksi için artış yüzde 82,14 iken, Toptan Eşya Fiyatları Endeksi ise yüzde 60,49. Şuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Son bir yılda TÜİK ve İTO endekslerinin ortalaması yüzde 66 iken, dolar-euro sepet kurdaki artış oranı sadece yüzde 25,2 düzeyinde. Makas yüzde 40’ın üzerinde. Burada hem dış ticaretimiz hem de iç piyasamız için denge bozucu şekilde açılmış bir makas görüyoruz. Kur ile enflasyon arasındaki korelasyonun zayıflamamasına dikkat etmek zorundayız. Zira bunun ekonomimiz için çok yönlü negatif etkileri olabilir. Geçmişte bunu tecrübe ettik ve tekrarlanmasını asla arzu etmiyoruz” açıklamasını yaptı. Kur ve enflasyon arasındaki makasın açık kaldığı her an ihracatın aleyhine, ithalatın lehine işlediğini belirten Avdagiç, şunları söyledi: "Kur ve enflasyon arasında açılan makas eninde sonunda kapanıyor. Bizim bu sürecin kontrolünü elimizde tutmamız ve sürdürülebilir kılmamız ekonomimiz için çok önemli. Enflasyon ile kur sepeti arasındaki bağ kopuk kalırsa, yılın ikinci yarısında ihracatta kalıcı düşüş, ithalatta ise hızlı artışın devreye girmesi söz konusu olabilir. Bu nedenle bir defa daha kur ve enflasyon arasındaki bağın zayıflamaması gerektiğine dikkat çekiyor, ekonomi yönetimimizin bu konuya hassasiyetinin artarak sürmesini önemle bekliyoruz." Avdagiç, “Enflasyonla mücadeleye ’evet’ ama enflasyon ile kur sepeti arasındaki bağ kopuk kalırsa, yılın ikinci yarısında ihracatta kalıcı düşüş, ithalatta ise hızlı artışın devreye girmesi söz konusu olabilir" uyarısında bulundu. “Devlet tahviline yabancı girişinin rekor seviyelere ulaşması sürpriz olmayacaktır”
Avdagiç, Türkiye ekonomisindeki normalleşmenin uluslararası yatırımcılar tarafından da dikkatle izlendiğini ve ciddi karşılık bulduğunu ifade etti. Bu kapsamda geçen yılın haziran ayından bu yana Türkiye’ye ciddi miktarda yabancı yatırım girişi olduğunu vurgulayan Avdagiç, "Özellikle tahvil tarafında, enflasyondaki belirgin yavaşlamayla birlikte büyük miktarlarda giriş bekliyoruz. Faizlerin düşmesiyle birlikte getirisi artan devlet tahviline yabancı girişinin önümüzdeki dönemde rekor seviyelere ulaşması sürpriz olmayacaktır" dedi. Bu noktada, yurtdışından fon girişlerinin kaçınılmaz olarak TL’nin aşırı değerlenmesine yol açabileceğine dikkat çeken Avdagiç, “Dolayısıyla burada döviz kuruna ilişkin kuyumcu terazisi hassaslığında bir dengelenmeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etmek isteriz. Bu çerçevede özellikle yatırım, teşvik, faiz ve döviz politikasının dengeli bir şekilde götürülmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. “Enflasyonda yüzde 50 bandının altına inilmesi önemli bir kırılma noktası olacak”
Enflasyonun dar gelirliden iş dünyasına kadar herkesin yakından takip ettiği en önemli sorun olduğunu belirten Avdagiç, şöyle devam etti: “En son haziran rakamları açıklandı. Beklentiler paralelinde mayıs ayında yüzde 75,45 ile zirve seviyesini gören yıllık TÜFE artışı, haziranda yüzde 71,6’ya geriledi. Hatırlanacağı gibi aylık TÜFE artışları, geçen yılın temmuz ayında yüzde 9,49, ağustosta da yüzde 9,09 olarak gerçekleşmişti. Önümüzdeki iki ayda artış oranlarının yüzde 2’ler civarında gelmesi halinde, iki ay sonra yıllık TÜFE’de yüzde 50’nin altını görmüş olacağız. Vurgulamak isterim ki, ’enflasyonda baz etkisiyle yüzde 50 bandının altına inilmesi önemli bir kırılma noktası’ olacaktır. Bunun psikolojik etkileri olacağı gibi, ileriye yönelik fiyatlama davranışlarının iyileşmesine de katkı sağlayacaktır.” “Türkiye’nin toplam ihracatında sınır komşumuz olan ülkelerin payı hâlâ yüzde 12-13 seviyelerinde”
Avdagiç, iş dünyası olarak çok taraflı uluslararası ilişkiler kurmayı önemli bulduklarını belirterek, "Bu bağlamda, Azerbaycan ile güçlendirilen ilişkilere ilave olarak, diğer komşularımız ile de daha yakın iş birliği ve daha güçlü ekonomik ilişkilerin tesisi yönündeki çabaları takdirle karşılıyoruz" dedi. Avdagiç, dünyanın geneline bakıldığında ülkelerin en yüksek ticareti komşularıyla yaptığının görüldüğüne işaret etti. Avdagiç, şunları söyledi: “Türkiye’nin toplam ihracatında sınır komşumuz olan ülkelerin payı hâlâ yüzde 12-13 seviyelerindedir. Komşularımızla ticaretimizde tek sevindiren rakam, tamamına karşı dış ticaret fazlası vermemiz. Ancak, gerek komşu ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi gerekse de Türkiye’nin bu ülkelere yönelik yüksek ihracat potansiyeli dikkate alındığında, mevcut rakamlar oldukça düşük kalıyor. Biz şuna inanıyoruz. İyi komşuluk ilişkileri, ticaretin olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla gerek sınır komşularımız gerekse bölge ülkeleriyle dostluk temelinde ilişkilerin daha ileri boyutlara taşınması, kuşkusuz bu ülkelere yönelik ihracatımıza da büyük bir ivme kazandıracaktır. Son günlerde ilişkilerin yumuşatılması yolunda ortaya konulan iradenin, büyük önem taşıdığını belirtmek isterim. Unutmayalım ki, güçlü ticari bağların aşamayacağı sorun yoktur.”