İzmir’de düzenlenen 5. Uluslararası Jeotermal Enerji Kongresinde açıklamalarda bulunan Jeotermal Enerji Derneği Başkanı Ali Kındap, Türkiye’deki tüm konutları jeotermal enerji ile ısıtabileceğini söyledi.
İzmir’de düzenlenen 5. Uluslararası Jeotermal Enerji Kongresi’nde, Türkiye’nin bu enerji türünde sahip olduğu potansiyel ve yatırım fırsatları masaya yatırıldı. İHA’ya özel açıklamalarda bulunan Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap, İzmir’in jeotermal enerjinin başkenti olduğunu söyledi.
Türkiye’nin jeotermal enerji kurulu gücünde Avrupa’da 1., dünyada ise 4. sırada yer aldığını ifade eden Kındap, “Bu başarıya da son on yılda gerçekleştirdiğimiz yatırım atağı ile ulaştık” dedi.
Jeotermal enerjinin, elektrik üretimi dışında birçok kullanım alanına sahip olduğunu kaydeden Kındap; konut ısıtma, seracılık, tarım, termal turizm gibi sektörlerde jeotermal enerjinin doğrudan kullanım alanı bulabildiğini belirtti. “Konut ısıtmasının tamamını jeotermalden karşılayabiliriz”
Türkiye’nin konut ısınmasının tamamını jeotermalden karşılayacak potansiyeli olduğunu vurgulayan Kındap, “Ülkemizin bu alanda büyük bir potansiyeli var. Ülkemizdeki konutların ısıtmasının tamamını jeotermal ile yapabiliriz. Bu potansiyele fazlasıyla sahibiz. Jeotermal kaynaklar ülkemizin tüm coğrafyasına yayılmış durumda ve tüm alanda jeotermal kaynaklara ulaşabiliriz. Türkiye’nin 2021 yılında tükettiği 61,5 milyar metreküp doğalgazın yaklaşık beşte birini konut ısıtmasında kullanıyoruz. Bu tüketimi kendi yerli kaynağımızla karşılamamız mümkün. Bugün itibarıyla 150 bin konutun ısıtmasını jeotermal enerji ile gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin potansiyeli ile kıyaslanamayacak ölçüde az bir konut ısıtması bu. Gideceğimiz daha çok yol var” dedi.
Türkiye’nin Ağustos ayı sonu itibarıyla ulaştığı bin 686 megavatlık jeotermal enerji kurulu gücüne ek olarak en az 3 bin 500 megavatlık daha potansiyelinin olduğunu ifade eden Kındap, bu potansiyelin yatırıma dönüşmesi için beklentilerini şöyle sıraladı: “Ülkemizin jeotermal enerji potansiyelini tam anlamıyla devreye aldığımız zaman dünyada 1. sıraya çıkma şansımız var. Kaynak ayaklarımızın altında hazır, yatırımcı hazır, insan kaynağımız hazır, teknolojimiz hazır. Bu yerli kaynağı devreye almamız için sektörümüz bazı teşvikler ve destekler bekliyor. Şu an enerji krizinin baş gösterdiği dünyamızda ve fiyatların da çok arttığı bir ortamda, mevcut Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) maalesef bizim için yatırımların önünü açabilecek içerikte değil. Bu konudaki mevzuatsal düzenlemelerle ilgili olarak kamu otoriteleri ile görüşmelerimiz sürüyor. Çözüm ve önerilerimizi kendilerine iletiyoruz. Eğer sektörü geliştirebilecek teşviklere ulaşabilirsek, kapasiteyi hızla artırabilir ve hızla dünya 1.’si olabilecek elektriği üretebiliriz.”
Jeotermalin sonsuz bir enerji kaynağı olduğuna işaret eden JED Başkanı Ali Kındap, rüzgar ve güneş enerjisi gibi diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına göre farkının 7 gün 24 saat enerji üretimi ve kullanımı imkanı sunması olduğunu kaydetti. “Turizmde ve tarımda daha yüksek katma değerin adresi jeotermal”
Bugün itibarıyla Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 3,5’unu jeotermal enerji ile karşıladıklarını, 2050 yılı için ise bu oranı yüzde 10’a çıkarma hedefi belirlediklerini sözlerine ekleyen Ali Kındap; termal turizm, tarım ve seracılıkta jeotermal enerji kullanımının çok daha yüksek katma değer üretecek yatırım alanı olduğunu ifade ederek, “Termal turizm ve sağlık turizmi, bugün tüm dünyanın dikkatini verdiği, bilinen turizm türlerine göre çok daha yüksek katma değer üretebilen sektörler haline geldi. Ülkemiz şu an yıllık 3-4 milyon yerli turisti ağırlayacak bir termal turizm tesisleşmesine sahip. Yapacağımız yatırımlarla bu sayıyı artırabilirsek, tesisleri yabancı turistlere açabilirsek, tesis kalitesini artırabilirsek ve tesislerimiz modernize edersek on milyonlarca turisti rahatlıkla ülkemize çeker ve termal turizmde dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında yer alabiliriz. Benzer bir durum tarım sektöründe de geçerli. Meyve ve sebze kurutma alanında da yoğun şekilde jeotermal enerjiden yararlanabiliriz. Çok kısa zamanda yetişen ürünler hızlı bir şekilde tüketilmek zorunda. Bu kadar ürünü kısa zamanda tüketmek mümkün değil. Bu tür ürünleri ek katma değer yaratarak pazarlamamız gerekiyor. En güzel yöntemlerden biri de kurutma yöntemi. Bunun içinde gerekli enerjiyi jeotermal enerjiden sağlama imkânımız var. Ürünlerimizi kurutarak, paketleyerek daha uzun ömürlü şekilde dünyanın her yanına ulaşabilir hale getirebiliriz. Bu da büyük bir ekonomi anlamına geliyor. Ar-Ge çalışmalarımızı başlattığımız kurutma da bizim gelişim alanlarımızdan biridir” dedi. Yeni yatırım alanı: Jeotermal madencilik
Türkiye’nin sahip olduğu jeotermal suların mineral olarak da son derece zengin olduğunu ifade eden Ali Kındap, “Jeotermal kaynaklarımız, içerisinde lityumdan altına kadar birçok değerli minerali barındırıyor. Biz bu mineralleri ayırıp çıkararak jeotermal madencilik alanına da girmek istiyoruz. Bu alanda ülke genelinde bakanlığımızın başlattığı bir çalışma da var” diye konuştu.