Çanakkale
.w3-content { max-width: 100%; margin: auto;} .w3-tooltip, .w3-display-container {position: relative;} .w3-black, .w3-hover-black:hover { color: #fff!important; background-color: #000!important;} .w3-display-left { position: absolute; top: 50%; left: 0%; transform: translate(0%,-50%);-ms-transform: translate(-0%,-50%);} .w3-display-right { position: absolute; top: 50%; right: 0%; transform: translate(0%,-50%);-ms-transform: translate(0%,-50%);} .w3-btn, .w3-button {-webkit-touch-callout: none;-webkit-user-select: none; -khtml-user-select: none;-moz-user-select: none; -ms-user-select: none;user-select: none;} .w3-btn, .w3-button {border: none;display: inline-block;outline: 0;padding: 8px 16px;vertical-align: middle;overflow: hidden;text-decoration: none;color: inherit;background-color: inherit;text-align: center;cursor: pointer;white-space: nowrap;}Kızılay Ağadere Müzesi Çanakkale Savaşları'nda yaşananları gözler önüne seriyorTarihi Gelibolu Yarımadası'nda yer alan Ağadere Mecruhin Hastanesi bölgesi, Türk Kızılay tarafından yeniden hazırlanan müze projesi sayesinde ziyaretçilerine savaşın cephe gerisindeki durumunu anlatıyor.
Dünyanın en önemli kara ve deniz savaşlarına sahne olan Çanakkale'de, şehitlik, anıt ve müzelerle tarihi hatıralar canlı tutuluyor.
Çanakkale Muharebeleri'nde cephe gerisinde Türk ordusuna sağlık hizmeti verilen en önemli yerlerden birisi olan Ağadere Mecruhin Hastanesinin bulunduğu alan, Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı ile Türk Kızılay tarafından hazırlanan protokol kapsamında projelendirilip müzeye dönüştürüldü.
Müze 600 metrekare kapalı alanda yüzlerce savaş hatırasını ziyaretçilerine sunuyor. Savaş sırasında yaralı askerlerin tedavisinde kullanılan ameliyat malzemelerinden bölgenin ilk gerçek krokisine, Hilal-i Ahmer'in (Kızılay) hasta nakil aracının replikası dahil birçok önemli unsurun bulunduğu müzeye girişler ise ücretsiz.
Bazı kaynaklarda "Ağadere" bazı kaynaklarda ise "Ağdere" olarak geçen alanda, 1915'te muharebelerin tüm şiddetine sahne olan Gelibolu Yarımadası'nda güneyden ve kuzeyden gelen yaralıların toplanma ve sevki gerçekleştirildi. Derin vadi, tümen hastaneleri, Hilal-i Ahmer Hastanesi ve sargı yerleri ile Hilal-i Ahmer çayhanelerine ev sahipliği yaptı.
4. Tümen Seyyar Hastanesi, 9. Tümen Seyyar Hastanesi ve 3. Kolordu’nun 1. Seyyar Hastanesi de Ağadere bölgesinde konuşlandırıldı.
Eski ismi Maydos olan Eceabat'ın düşman kuvvetleri tarafından bombalamasının ardından bünyesinde barındırdığı hastane de Ağadere bölgesine taşındı.
Dört büyük hastanenin yer aldığı Ağadere'de cepheden gelen binlerce askere şifa olmak için mücadele verildi. Ağadere ve Akbaş sevkiyat hastanelerinden 99 bin 275’i yaralı, 33 bin 794’ü hasta ve 17 bin 799’u da hava değişimi olmak üzere toplam 150 bin 868 asker sevkiyata tabi tutuldu.
"Bölgenin önemli ziyaret merkezlerinden birisi"
Kızılay Ağadere Müzesi görevlisi Fatih Yusuf Köse, AA muhabirine, müze çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Müzenin 11 Haziran 2020'de hizmete açıldığını belirten Köse, yapılanma anlamında bölgenin Çanakkale Savaşları için çok önemli bir mevkide bulunduğunu söyledi.
Ağadere'nin Çanakkale Savaşı'nı birebir yaşayan gazi bir vadi olduğunu anlatan Köse, şu bilgileri verdi:
"Sıhhıye birimi olarak düşünüldüğünde burası adeta bir sağlık kompleksi. Çanakkale Savaşları'nda su büyük bir problemdi. Hala yarımadada bazı köylerimize, Gelibolu’dan 40-45 kilometre uzaklıktan sular pompalanıyor. Savaş dönemine baktığımızda su, sağlık merkezlerinde adeta gıdanın dışında bir temizlik maddesi, bir ilaç olarak karşımıza çıkıyor. Ağadere gibi sağlık merkezi olan yerlerde bu tarz yerler seçilirken, bombalara karşı korunaklı olması, gölge olması, su barındırması ve ulaşım ağlarına yakın olmasına özen gösteriliyor çünkü krokide de baktığımızda sevkiyat iskelesi olarak gördüğümüz İstanbul’a yaralı askerlerimizin sevkiyatlarını yapıldığı iskele de bu bölgede. Osmanlı bu tarz yerleri seçerken bu unsurları barındırmasına da çok dikkat etmiş."
Köse, müze dışında 13 farklı noktada döneminde definlerinin yapıldığı gerçek şehitliklerin de bulunduğunu hatırlattı. Buranın Kızılaya ait ilk müze olduğunu dile getiren Köse, şöyle devam etti:
"Burayı sadece Çanakkale Savaşları Müzesi olarak değil, sadece sağlık müzesi olarak değil, genel olarak Kızılayın da tarihini barındırdığı bir müze olarak düşünmemiz gerekiyor. Gerek Mustafa Kemal Atatürk olsun, onun Hilal-i Ahmer ile 1912 ilk karşılaşması, tanışması bir ay süreyle tedavi olması, kendi günlüklerinden bir bölümünde buna yer verilmesi gibi farklı noktalarla Cenevre görüşmeleri sonucunda Hilal-i Ahmer'in ilk ismiyle Osmanlı yaralı askerlere yardım cemiyeti adıyla ilk isminden son ismi, 1930'larda Atatürk'ün Kızılay Cemiyeti ismini vermesine kadar tüm durumlara burada ziyaretçilerimiz bakabilirler. Vadi olarak düşündüğümüzde 600 metrekare kapalı alanımız var. Bunun dışında etrafında yürüyüş yolları var. 13 noktadaki şehitliğimize gelen ziyaretçilerimiz buralarda yürüyerek, dolaşarak, adete o atmosferi, havayı tekrar kendileri düşünerek burada görebilirler."
"Müze farklı bölümlerde farklı hikayeleri anlatıyor"
Fatih Yusuf Köse, Ağadere Müzesi'nin 8 farklı bölümden oluştuğunu aktardı. Her bölümde ayrı hatıra ve hikayenin yer aldığını kaydeden Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müzemizde çok önemli hatıralar var, örneğin 10 Ekim 1915'te Değirmenburnu Çayhanesi hizmete giriyor. Askerlere hizmet vermesi anlamında çayhaneler de büyük yararlılık gösteriyor. Onlarla ilgili büyük sahra tipi semaverimiz var. Yine 1. Dünya Savaşı'nda Fehim Çobanoğlu tarafından kullanılan ve burada da sergilediğimiz cerrahi bir setimiz bulunuyor. Birebir savaşı yaşayan objelere, savaşa yardımcı olan, yardımcı unsurlara burada yer veriyoruz. Yine Hilal-i Ahmer Hanımlar Cemiyeti ile ilgili bölümlerimiz var. Burası sadece Çanakkale Savaşları Müzesi değil, sıhhiye anlamında, gerek Hilal-i Ahmer'in tarihçesi anlamında önemli bir müze. Buraya gelen ziyaretçilerimize dolu dolu tarihi bir hizmet vermeye çalışıyoruz."
Nazlı Kocakurt da müzeyi gezerken çok etkilendiğini söyledi.
Çanakkaleli olduğunu belirten Kocakurt, "Burada Çanakkale ruhunu yaşamak çok önemli ve güzel. Burada bu ruhu yaşatmak üzere inşa edilen müzenin de bize ayrıca bir değer kattığına inanıyorum. Burada bu tarihi yaşamak tüyler ürpertici. Bölgenin savaş alanı olması ayrıca önemli. Duygusal olarak çok büyük bir yoğunluk hissediyorum. Şehit askerlerimizi, yaralı askerlerimizi düşününce çok etkileniyorum. Emeği geçenlere teşekkür ederim." dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğrencilerinden Hümeyra Yolcu ise Türk Kızılayı gönüllüsü olduğunu dile getirdi.
Hilal-i Ahmer'in Çanakkale Savaşları'nda çok önemli bir rol üstlendiğini bildiğini ifade eden Yolcu, şöyle konuştu:
"Hilal-i Ahmer savaşta gereken tüm yardımlarını cepheye seferber etmiştir, çok önemli vazifelerde bulunmuştur. Muhtaç olan düşman askerden bile yardımını esirgemediğini biliyoruz. Cephede her türlü yardımı insanlara yapmışlardır. Bu müzede de bunu bizzat görmüş ve anlamış olduk. Burayı gezerken cephede yaşananları hissettik. Çok duygusal anlar var burada."