İtalyan gezgin Marco Polo’nun 1271 yılında Sivas’a gelmesinin ardından seyahat namesinde bahsettiği Sivas halıları için etnografya müzesi açılması isteniyor.
Sivas’ta geçmişte İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yapan 81 yaşındaki sanat tarihçisi Burhan Bilget, Sivas halısı hakkında açıklamalarda bulundu. Geleneksel yöntemlerle ve büyük bir sabırla dokunan Sivas halısı sıradan halılara göre eşsiz desen ve motifleriyle dikkat çekiyor. Günümüzde unutulmaya yüz tutan ve çok az sayıda kişi tarafından dokunan Sivas halısının metre karesinde 360 bin ilme bulunurken 2 kişi tarafından yaklaşık 1 yılda dokunuyor. Burhan Bilget, Sivas halısının hak ettiği değeri verilmediğini vurgulayarak, acil bir şekilde etnografya müzesi oluşturularak halıların sergilenmesi gerektiğini söyledi. “Sivas halıları tarihteki yerini her zaman korumuştur"
Bilget, Sivas halılarının tarihteki yerini her zaman koruduğunu ve etnografik eserlerin müzede sergilenmesi gerekildiğini ifade ederek, “Sivas halılarının en büyük özelliği gergi ipleridir. Aynı kalınlıktaki iplerin halı tezgahına gerilerek üzerine dokunan halılardır. Ustalar tarafından gergi ipleri halı tezgahına gerilir ve halı dokunmaya başlar. Bugün halılar dokunuyor ama eski Sivas halılarının yerini tutmuyor. Sivas halısı sık dokunur ve iplerinde kök boya kullanılır. Dayanıklıdır ve kolay kolay sararmaz ve bu yüzden Sivas halıları tarihteki yerini her zaman korumuştur. Ünlü seyyah Marco Polo 1271 yılında Sivas’tan geçerken ‘Sivas’ta halı tezgahları gördüm’ demiştir. Halılarımızın tarihi o yıllara dayanıyor. Geçmişte her evde halı ve kilim dokunuyordu. Daha sonra orlon ipler çıktı ve halı dokumacılığını öldürdü. Sivas etnografyanın en önemli kentlerinden biridir. Etnografya halkın ürettiği ürünler demektir. Piyasayı orlon aldı ama bu etnografya ürünlerini kullanmamız, kurtarmamız ve bir müzede mutlaka sergilememiz gerekiyor. Sivas’ın acilen bir etnografya müzesine ihtiyacı var” dedi. “Geçmişte talep çok fazlaydı”
Bilget, Sivas halısına geçmiş yıllarda daha yoğun bir talebin olduğunu söyleyerek, “Önceden Sivas halıları hapishanelerde de örülürdü. Hapishanelerde defter açarlardı, Sivas halısına müracaat etmek isteyenler başvuru yapıyordu. Ben 1984’de müracaat etmiştim ve bir hafta sonra sıra bana geldi. Önceden dokuyup Türkiye’nin her yerine gönderirlerdi. Benim gençliğimde Sivas halısına aşırı derecede talep vardı. Önceden kış mevsimlerinde kadınlar, evde oturan kızlar tüm günlerini halı dokumakla geçirirlerdi. Günümüzde bu olay bitti, o zamanlar Sivas halısı çok fazlaydı” diye konuştu.