Dr. Gürhan Poçan, menopoz öncesinde kadınların erkeklere göre 4 kat daha az kalp damar hastalığı ile karşılaşırken menopoz sonrası dönemde bu avantajlarını kaybettiklerini söyledi.
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’ndan Dr. Gürhan Poçan, menopozun bir hastalık değil kadın sağlığıyla ilgili bir husus olduğuna vurgu yaparak açıklamalarda bulundu.
Dr. Gürhan Poçan, bu dönemde kadınların karşılaştıkları şikayetler veya menopoza ilişkin algıları nedeniyle doktora geldiklerini belirterek, “Bizim açımızdan birtakım tarama testlerini yapma fırsatı oluşur. Son adetin üzerinden yaklaşık 12 ay kadar geçtikten sonrası menopoz dönem kabul edilir. Birdenbire gerçekleşmez, yaklaşık bir veya iki yıl süren belli bir geçiş süreci söz konusudur. Bu süreç içerisinde adet periyotlarında öncelikle biraz kısalmalar arkasından uzamalar gibi değişiklikler olur. Bu dönemde ateş basmaları, gece terlemeleri, uyku bozuklukları gibi şikayetler ortaya çıkmaya başlar” dedi.
Poçan, menopoz sonrası dönem ile menopoz öncesi dönem arasındaki en önemli farkın kalp damar hastalıkları olduğunu kaydederek, “Menopoz öncesinde kadınlar erkeklere göre 4 kat daha az kalp damar hastalığı ile karşılaşırken menopoz sonrası dönemde bu avantajlarını kaybederler. İkinci olarak günlük konuşma dilinde kemik erimesi olarak ifade edilen osteoporoz (kemik dokusunun gücünü kaybetmesi) ve kırık ile karşılaşılma riskidir. Bir başka konu ise 50 yaşından itibaren kadınların karşılaştıkları birtakım kanser riskleridir. Kadınlar hem menopoz sonrası metabolik değişiklikler sebebiyle hem de sosyal hayatlarındaki birtakım değişiklikler nedeniyle kilo almaya eğilimli hale gelebilirler ve bu dönemde obezite riski oluşabilir” diye konuştu. Menopoz sonrası dönemde karşılaşılan kanamalar önemsenmeli
Menopoz sonrası kanamanın altı çizilmesi gereken bir konu olduğuna dikkat çeken Dr. Gürhan Poçan, “Menopoz sonrası dönemde yani adetin kesilip, üzerinden bir yıl geçtikten sonra karşılaşılan kanamalar önemsenmeli ve altta yatan önemli bir hastalık var mı diye mutlaka araştırılmalıdır. Menopoz sonrası kanamaların bir kısmı kötü huylu hastalıklarla ilişkili olduğu görülmektedir. Tarama testlerinde öncelikle şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi kronik hastalıklara bakılmalı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri uygulanmalıdır. Yılda en az bir kez tansiyon ölçülmelidir. Bunun dışında kadın kanserlerinden başta meme olmak üzere kanser tarama testleri yapılmalıdır. Ayrıca serviks kanseri için PAP SMEAR testi yapılmalıdır. Osteoporoz (kemik erimesi) açısından da riskler değerlendirilmelidir. Diğer bir konu hem erkekler hem de kadınlarda 50 yaşından itibaren karşılaştığımız kalın bağırsak kanseri açısından tarama testlerinin muhakkak uygulanması önemlidir. 20 yıl kadar önce yayımlanan bir klinik araştırma ile tartışmalı hale gelse de hormon tedavisi günümüzde daha iyi tanımlanabilir hale gelmiştir. Menopoz sonrasında uygulanan 5 yıllık bir hormon tedavisi, özellikle ateş basmalarının ve genital atrofinin kontrol altına alınmasında çok etkilidir” diye konuştu.
Dr. Gürhan Poçan, menopozun toplumda olumsuz algılansa da menopoz sonrası dönem zannedildiği gibi bir yaşlanma süreci değil, aslında kadınların zihinsel ve bedensel olarak olgunluğa ulaştıkları, daha verimli hale geldikleri hatta bazı yönlerle daha bağımsız ve özgür oldukları bir dönem olduğunu ifade etti.