Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Güven Arslan, “Multiple Sklerozis hastalığı kişiye verebileceği zararlar nedeniyle kokutucu olabilir. Henüz kesin tedavisi olmasa da erken teşhis ve doğru tedavi ile bu sıkıntıların önüne geçmek mümkündür” dedi.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Güven Arslan, Multiple Sklerozis (MS) hastalığının “hayal edilebilecek her türlü bulgu ve belirti” ile kendini gösterebildiğine dikkat çekerek “Dünya çapında her yüz bin kişinin 36’sında MS görülüyor. Bu oran az gibi düşünülse de çalışmalar hastalık teşhis oranlarının büyük bir hızla arttığını gösteriyor. Diğer çoğu otoimmun hastalıkta olduğu gibi kadınlarda daha sık görülme eğilimi vardır” dedi. Hastalığın temelinde beyin ve omurilikteki sinir hücrelerinin (nöronlar) sinyalleri daha hızlı iletmesini sağlayan sinir kılıflarının hasarlanması olduğunu belirten Dr. Arslan, “Hasarlı sinir hücreleri görevini yapamaz ve nörolojik muayenede saptadığımız klinik belirtiler oluşur. Hastalık ataklarla seyreder ve her atak vücutta belirli izler (sekel) bırakır. Bu sekellerin tekrar tekrar birikmesi ile yatağa bağımlı kalacak derecede fiziksel ve zihinsel engellilik durumları oluşabilir” diye konuştu.
Günümüzde MS geçişinden sorumlu bir genin olup olmadığının bilinmediğine değinen Dr. Arslan, yine de anne, baba veya kardeş gibi yakın akrabalarda MS hastalığı olmasının, hastalığın diğer bireylerde görülme riskini artırdığını söyledi. “Başlangıç aşamasında farklı belirtiler gösterir”
Dr. Arslan, hastalığın genel olarak en sık başlangıç belirtilerinin “El ve ayaklarda uyuşma ve keçeleşmeler, çift görme veya görme bulanıklığı ya da kaybı, baş dönmesi, kol veya bacaklarda güç kaybı, halsizlik ayrıca epileptik nöbet, idrar kaçırma ya da yapamama ve unutkanlık gibi diğer şikayetler” olduğunu dile getirdi. “Duyusal şikayetler ihmal edilmemeli”
Genç yaş, kadın hasta ve duyusal belirtilerle ortaya çıkan hastalık tipinin daha iyi seyirli gittiğini belirten Dr. Arslan, “Vücudun herhangi bir bölgesinde meydana gelen ve en az 24 saat süren uyuşma, karıncalanma, iğnelenme ve yanma gibi duyusal şikayetler ihmal edilmemelidir” dedi. Dr. Arslan, motor belirtilerle yani güç kaybı ile başlayan diğer klinik başlangıçların ise “kötü prognoz (seyir) göstergesi” olarak kabul edildiğini ifade etti. “MS’in iki farklı alt tipi var”
Nörolojik muayene ve ayrıntılı klinik öykü çoğu zaman nöroloji hekimine tanıyı koydurur. Sonraki aşamada manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve belden alınan omurilik sıvısının tahlili (lomber ponksiyon) ile tanıyı destekleyici bulgular elde edilir. Tüm bu değerlendirmelerin ardından hastalığın tiplendirmesi yapılır. Buna göre MS hastalığı kabaca; ataklar ve düzelmelerle seyreden tip (Relapsing Remitting MS/RRMS) veya ataklar olmaksızın sürekli bir klinik kötüleşmeyle seyreden progresif tip (Primer/Sekonder Progresif MS) olmak üzere iki alt tipte görülür. “MS ataklarını önleyemeye yönelik tedavi uygulanıyor”
Hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu belirten Dr. Güven Arslan “Bu noktada erken teşhis ve doğru tedavi muhtemel atakların ve kalıcı engelliliğin önlenmesinde kilit rol oynamaktadır.” diye bilgi veriyor. Tedavide bağışıklık sistemini sinir hücrelerine saldırmamak üzere değiştiren (modifiye eden) ilaçlar kullanılmaktadır. Bazısı kişinin kendi kendine uygulayabildiği enjeksiyonlar şeklinde iken günümüzde artık oral tablet formunda ilaçlar da kullanıma girmiştir. Tedavide amaç gelişecek MS ataklarının önlenmesi, meydana gelen atakların da hafif şekilde atlatılmasıdır. “MS farkındalığı, erken teşhis oranını artırıyor”
“Günümüzde sağlık hizmetine ulaşımın kolaylaşması ve toplumda MS ile ilgili farkındalığın artması nedeniyle çok sayıda vakanın erken teşhisi yapılabilmektedir.” şeklinde bilgi veren Dr. Güven Arslan MS hastalarının çok büyük bir kısmının uygun tedaviler ile gündelik hayatlarına normal bir şekilde devam ettiklerini belirtiyor. Bu nedenle hastalıktan korkulmamasının meydana gelen şikayetlerin ihmal edilmeden nöroloji hekimine kontrol ettirilmesinin gerektiğini vurguladı.