Geçmişte birçok vakıf eserinin satıldığı ya da kiraya verildiğini belirten Mustafa Armağan, "Bursa’da Alacahırka Camii güreş kulübü yapılmış. İstanbul’da Küçüksu Camii, minaresi yıkılmak suretiyle CHP İlçe Başkanlığı yapılmış. Türkiye’de bu tarz binlerce örnek var" dedi.
Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, 1937 yılında Edremit’teki Yıldırım Camii’nin halkevi yapılmak üzere 300 lira bedelle CHP’ye satıldığını belirten Yazar Mustafa Armağan, konuya ilişkin satış belgesine de paylaşımında yer vermişti. Armağan, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, o dönem Türkiye’de başta cami, mescit, türbe ve hamam olmak üzere çok sayıda vakıf eserinin satışa çıkarıldığını belirtti. Özellikle İstanbul’da dönemin gazeteleri üzerinden ilan verilerek satılan birçok caminin yer aldığını vurguladı. “Bazıları satılmış bazıları kiraya verilmiş bazıları da başka amaçlara tahsis edilmiş”
Birçok vakıf eserinin satıldığı ya da kiraya verildiğini belirten Mustafa Armağan, “Yakın tarihimizin en yaralayıcı olaylarından birisi. Benim ulaştığım belgelere göre, resmen gazetelere satılık ilanı verilmiş. Satılan binlerce vakıf malı örneği var. Bunların bir kısmı cami, mescit, türbe ya da hamam. Bazıları satılmış, bazıları kiraya verilmiş, bazıları da başka amaçlara tahsis edilmiş. Mesela CHP gençlik teşkilatına verilmiş. Bursa’da Alacahırka Camii güreş kulübü yapılmış. İstanbul’da Küçüksu Cami, minaresi yıkılmak suretiyle CHP İlçe Başkanlığı yapılmış. Türkiye’de bu tarz binlerce örnek var. Benim bulduğum belgelerde, iki nokta üzerinde duruluyor. Bunlardan biri, satılan ya da kiralanan eserlerin müzeye çevrilmesi, ikincisiyse alkollü eğlence yerine dönüşmesi. Bugün tarihi yarımada üzerinde izi silinen birçok cami var” dedi. “Türkiye’de bir İslamsızlaştırma operasyonu yürütüldü”
Bu eserlerin bir kısmının da gayrimüslimlere kiraya verildiğini anlatan Mustafa Armağan, "Bu cami ya da mescitlerin satılması bir yana, satılacak kişinin bile araştırılması lazım. Türkiye’de bir İslamsızlaştırma operasyonu yürütüldü. Biz bunları söyleyince karşıt olarak ‘hangi camiye dokunulmuş’ deniyor. Ayasofya Camii örneği karşımızda dururken bu sorunun bir manası var mı? Bu kadar büyük bir caminin vakfiyesi olduğu halde, Fatih Sultan Mehmet tarafından vakfedildiği halde müze yapılmış. Başka örnek aramaya ne gerek var” diye konuştu.