Nobel Barış Ödülü sahibi Katolik din adamı Piskopos Carlos Filipe Ximenes Belo hakkında Doğu Timor Başpiskoposluğu görevini yürüttüğü 1990’lı yıllarda küçük çocuklara "cinsel istismar"da bulunmakla suçlandı.
Hollanda merkezli haftalık bağımsız bir haber dergisi olan De Groene Amsterdammer’de yer alan habere göre, Nobel Barış Ödülü sahibi Katolik din adamı Piskopos Carlos Filipe Ximenes Belo’nun Doğu Timor Başpiskoposluğu görevini yürüttüğü 1990’lı yıllarda küçük çocuklara "cinsel istismar"da bulunduğu ifade edildi. O dönemde istismara uğrayan çok sayıda kişiye ulaşıldığı aktarılan haberde, isimlerini gizli kalmasını isteyen tanıklar şu anda 74 yaşında olan Belo’nun kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu aktardı.
Haberde, Belo’ya yönelik cinsel istismar suçlamalarını ilk olarak 2002’de yöneltildiği ifade edilerek, aynı yıl dönemin Papası II. John Paul’un Belo’nun istifasını 1983 tarihli Canon Yasası’nın 2’inci paragrafı kapsamında kabul ettiği aktarıldı. Söz konusu 2’inci paragrafta, “Sağlık veya başka bir ciddi nedenden dolayı görevini yerine getiremeyecek duruma gelen bir piskoposluk piskoposunun, görevinden istifasını sunması ciddiyetle talep edilir” ifadeleri yer alıyor.
Doğu Timor Piskoposluk Konferansı Başkanı Piskopos Norberto Do Amaral’ın açıklamalarına göre, Belo’nun Vatikan’ın getirdiği seyahat kısıtlamalarına tabi olduğu aktarıldı. Eylül 2020’de Belo’ya disiplin kısıtlamaları getirilmiş
Vatikan Basın Sözcüsü Matteo Bruni yaptığı açıklamada, “İnanç Doktrini Topluluğu bu davaya ilk olarak 2019 yılında dahil oldu. Piskoposun davranışı nedeniyle Eylül 2020’de Topluluk ona belirli disiplin kısıtlamaları getirdi” dedi.
Belo’ya getirilen kısıtlamalara değinen Bruni, Belo’nun hareketlerinin, reşit olmayanlarla temasının ve Doğu Timor ile iletişime geçmesinin yasaklandığını aktararak, "Kasım 2021’de bu önlemler değiştirildi ve güçlendirildi. Her iki durumda da önlemler piskopos tarafından resmen kabul edildi” dedi.
Belo, Endonezya’nın 1975-1999 yıllarındaki Doğu Timor’u işgali sırasında Doğu Timor halkı için insan haklarına saygıyı ve kendi geleceğini tayin hakkını teşvik etme çabalarından dolayı uluslararası tanınırlık kazanmıştı.