Nadir görülen Miyelofibrozis hastalığına sahip olan Uğursay Tufan Gezgez, uygun donör bulunamaması sonrası oğlundan alınan yüzde 50 uyumlu kök hücre nakli sayesinde sağlığına kavuştu.
Gezgez, kemik iliğinde nadir görülen miyelofibrozis hastalığından tıp literatüründe pek uygulanmayan bir yöntemle sağlığına kavuştu. Gezgez’e uygun donör bulunamamasından ötürü, oğlundan yüzde 50 uyumlu kök hücre nakli yapıldı. Ancak Gezgez, bu naklin başarısız olması üzerine son çare olarak görülen ve ciddi riskleri de içeren bir süreçle ikinci kök hücre naklinin başarılı olmasıyla sağlığına kavuştu.
Koru Sağlık ve Turizm Grubu Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan, hastalığın bilinen bir tedavisinin olmamasına rağmen pes etmediklerini belirterek, literatürde miyelofibrozis hastaya yüzde 50 uyumlu naklin genellikle bir kez yapıldığını ancak ikinci kök hücre nakliyle hastasının sağlığına kavuşduğunu açıkladı. “Hastalık tesadüfen ortaya çıktı”
58 yaşındaki Uğursay Tufan Gezgez’in yaşamı, 2017 yılında başka bir rahatsızlık nedeniyle çekilen bel MR’ı ile alt üst oldu. Kırmızı kan hücrelerinde yoğunluk üzerine başlayan tedavi süreci, İstanbul ilinde yapılan tetkikler sonucunda lösemi tanısı almasıyla daha karmaşık bir hal aldı. Yaklaşık üç yıl önce Ankara’da Koru Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan’a başvurması üzerine, lösemi olmadığı, ancak bilinen bir tedavisi bulunmayan miyelofibrozis hastası olduğunu öğrendi.
İlhan, hastanın kemik iliğinin, bilinmeyen bir nedenden dolayı çalışmaz hale geldiği bu durumda, dalağın kan üretmeye başladığına ve 32 cm’ye kadar büyüdüğüne dikkat, çekti. Genellikle bu tür hastalıklarda kronik miyeloproliferatif hastalık tanısı konduğunu ve kemik iliğinin mermer gibi sert bir yapıda olduğunu belirten İlhan, bu hastalarda biyopsi yapılmasının dahi mümkün olmadığını söyledi. “Hastalığın bilinen bir tedavisi bulunmuyor”
Prof. Dr. Osman İlhan, hastanın fonksiyon bozukluğu nedeniyle zamanla kanamadan enfeksiyona kadar ciddi risklerle karşı karşıya kalabileceğine ve bu hastalığın bilinen bir tedavisinin olmadığına dikkati çekti.
İlhan, önce Sağlık Bakanlığı onayı ile ilaç ve aşı tedavileri uygulandığını ancak bu tedavilerin de bir fayda sağlamadığını söyledi. Uygulanan tedavinin hastada kanın pıhtılaşmasını engelleyen hücreleri de azalttığına dikkati çeken Prof. Dr. Osman İlhan, “Hastada ciddi beyin kanaması riskleri ortaya çıktı. Her geldiğinde kanadı kanayacak, enfeksiyon olduğu olacak stresini yaşadık” dedi.
İlk nakilde kök hücreler kemik iliğine yerleşmedi
Tedavide kemik iliği naklinden başka bir seçeneğin kalmadığını ve tüm riskleri hasta ile konuştuklarını ifade eden İlhan sözlerini şöyle südürdü:
“Kemik iliği nakline karar vermemizle birlikte hastamızın kardeşleri, çocukları uygun donör amacıyla tarandı. Ancak uygun bir verici bulunamadı. Türkök ve Dünya Bankası tarandı yine uygun bir donör çıkmadı. Oğlundan kemik iliğinin yüzde 50 tutması üzerine, ailesine riskleri de anlatarak nakile karar verdik. Diğer kan kanserlerinde, kök hücre nakli başarılı sonuçlar verebilir ancak hastamızın kemik iliği yapısından dolayı tutmama ihtimali çok yüksekti. İlk nakilde kök hücreler kemik iliğine yerleşmedi. Bu arada veridğimiz ilaçlar diğer hücreleri de öldürdüğü için hastamız tamamen sıfırlandı. Her gün trombosit veriliyordu. Hastamız geldiğinde bacakları mosmor, dalağı oldukça büyümüş bir halde ve kansızlık hemoglabin 4-5 gram civarındaydı. Ayrıca kalp yetmezliği de bulunuyordu.”
Tıp literatüründe uygulanan rutin bir yöntem değil
Hastanın kurtarılabilmesi için tek şansın ikinci nakil olduğunu kaydeden İlhan, “Aileyle birlikte hastamıza ikinci kemik iliği nakli kararı aldık. Bu tıp literatüründe pek uygulanan bir yöntem değil. Yüzde 50 uyumlu nakil genelde bir kez yapılır. Nakil tutmadığında bir daha yapılmaz. Fakat biz ve aile vazgeçmedik. İkinci nakil yapıldı ve inatla hücrenin oturmasını bekledik. İkinci nakil sonrasında başarılı olduk. Şu anda oğlu ile kemik iliği yüzde 100 tutuyor. Hastamızın tüm değerleri normale döndü. Yapılan bu iki nakil işleminden hastadan herhangi bir ücret da alınmamıştır. Yaklaşık 9 aydır hastamızın durumu son derece iyi ve sadece kontroller için hastanemize geliyor”