Öğrencilerine ergenlik dönemine ilişkin seminerler veren Radikal Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Mürüvvet Toksoy Çiftçi, gençlerin sorgulamalarına katkı sağlayacak en önemli alanların eğitim kurumları ve akran diyalogları olduğunu ifade etti.
Radikal Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Mürüvvet Toksoy Çiftçi, öğrencilerine verdiği seminerlerle bulundukları yaş grubunun spesifik davranış stillerini anlattı ve bu konuda önerilerde bulundu.
Çiftçi, varoluşun önemli kavramlarından olan anlamsızlık, izolasyon, seçim, sorumluluk ve özgürlüğün, her insanın hayatında çeşitli olaylar sonucunda karşısına çıktığını, ergenlik döneminin bu sorgulamaların yapıldığı kritik bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.
Gençlerin bu sorgulamalarına katkı sağlayacak en önemli alanların eğitim kurumları ve akran diyalogları olduğunu ifade eden Çiftçi, "Çözümün özü sağlıklı bir iletişim kurabilmekten geçiyor. Dolayısıyla en büyük iş, ebeveyn ve eğitimcilere düşürüyor. Onun bireyselliğini kabul edebilmek önemli. Bireyselleşmeyi kabul etmekle birlikte, onu erişkinleştirmemek, değişebileceğini bilmek gerekiyor. Karşı gelmeleri, isyan etmeleri doğaları gereği gelişim dönemlerinin bir parçasıdır. Bunu bilin ve anlayın. Onlara güvenin" diye konuştu. "Ebeveynler daha bilinçli"
Ergenlikteki ruhsal gelişimin aslında tamamen çocukluktaki fiziksel gelişim gibi olduğunu kaydeden Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuğun emeklemeye başlamasındaki doğallık nasıl kendiliğindense, ruhsal gelişim aşamaları da aynı şekildedir. Ergenlik, sadece çevresindekiler değil, zihinlerindeki tüm kalıpların tekrar değiştiği, çevreye, topluma açıldıkları, ruhsal olarak doğdukları bir dönemdir. Kendilerini bulmaya, kendilerini tanımaya çalıştıkları, fiziksel olarak, cinsel kimlik olarak, sosyal olarak, gelecekle ilgili planları olarak, anne ve babasından farklı bir birey olacağını fark ettikleri oldukça karmaşık ve zor bir dönemdir. Üstelik bu dönemde bilgi, beceri ve deneyimleri de yetersizdir. Varoluşsal getirileri, sorgulamaları yaşamın içinde kaçınılmaz olarak kendilerini devamlı ortaya koymaktadır. Özellikle bu olguların ergenin yaşamındaki yeri gencin psikolojisi ve gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır. Ergenin dönem dönem iletişime kapalı olduğu, mutsuz ve depresif bir ruh haline büründüğü, kendi dünyasında sorgulamalar halinde olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla varoluşsal getirilerin yaşamın içinde rafine olmadığı ve kendilerini yaşam olaylarında ve ilişkilerde ortaya koyduklarını görürüz. Yani soyut kavramlar yaşam içinde somut durumlar haline bürünmüştür. Ergenlik önceden de vardı ama okunuşları farklıydı. Sosyal medyanın gelişmesiyle, artık çocuklar o kadar erken uyaran ile karşılaşmaya başladılar ki imkanları da arttı, fırsatları da arttı. Dolayısıyla ebeveynler de daha bilinçli. O baskılamalar, yönlendirmeler biraz daha demokratik ortamlarda olmaya başladı. İş bu noktaya gelince ergenin dışavurumları artmaya başladı."