Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, “İşveren itiraz ediyor, yargı yoluna gidiyorsa gitsin ama toplu sözleşme sürecini engellememeli ve toplu sözleşme dönemi başlamalıdır.” dedi. Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Öz İplik-İş Sendikası, ’24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’ dolayısıyla basın mensupları için bir organizasyon düzenledi. Organizasyona, Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay’ın yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı. Burada bir basın açıklaması yapan Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, ‘Enflasyon’, ‘Toplu Sözleşme’ ve ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ (EYT) konularına değindi. “Enflasyon en fazla ücretli çalışanları, dar gelirleri etkilemektedir”
Ay, dünya ve Türkiye’nin tarihi bir dönemeçten geçtiğinin altını çizerek, “Önümüzdeki ağır ekonomik sorunlar, halkımızın alım gücü hızla azalmaktadır. Enflasyon belası bir kez daha yakamıza yapışmıştır. Enflasyon en fazla ücretli çalışanları, dar gelirleri etkilemektedir. Bizler, emeğimizle geçinen insanlarız. Bunun karşılığında ücret alıyoruz. Ancak enflasyon nedeniyle ortaya çıkan hayat pahalılığı ekmeğimizi her gün küçültmektedir. Emek kesimi olarak bu sürece sessiz kalamayız. Bir an önce toplumsal bir uzlaşıyla enflasyona karşı mücadele edilmesi için en öncelikli taleplerimizi belirtiyoruz. Bu mücadele verilirken, geçmişte örneklerini gördüğümüz şekilde, emekçilerin sırtına yüklenilmesini kabul etmeyeceğimizi öncelikle söylemek isterim. Yüksek enflasyon herkesi ama en çok emekçileri olumsuz etkiliyor. Enflasyonun ve hayat pahalılığının önlenmesi elbette bize fayda sağlayacaktır” diye konuştu. “Toplu sözleşme dönemi başlamalıdır”
Sendikal örgütlenmenin bir anayasal hak olduğunu ve bu hakkın kullanılmasını engelleyenlere aynı ölçüde ağır cezalar verilmesi gerektiğini vurgulayan Ay, “Teknik olarak bir işyerinde örgütlenme sağlandığında kayıtlardan yetki seviyesine gelindiği görüldüğü ve yetki verildiği anda toplu sözleşme süreci başlatılabilmelidir. İşveren itiraz ediyor, yargı yoluna gidiyorsa gitsin ama toplu sözleşme sürecini engellememeli ve toplu sözleşme dönemi başlamalıdır. Bütün kayıtlar devletimizin elinde, bilgisayar ortamında bulunmaktadır. Bir işyerinde yetkinin olup olmadığını anında istediğimiz an görebilmekteyiz. Devlet de bunu görebilmekte. O yüzden mahkemeler, itiraz süreleri çok uzun sürmekte. 4-5 yıl süren yetki davaları var. Tabii bu yetki davaları sonunda bazen ne iş yeri kalıyor ne o iş yerinde işçi kalıyor. Yetki davaları ve sendikal örgütlenmelerin çabaları tamamen boşa gitmiş oluyor” ifadelerini kullandı. “EYT, çalışma hayatının kronik bir sorunuydu”
Ay, EYT sorunu konusunda gerekli adımların atılmaya başlandığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu çalışma hayatının kronik bir sorunuydu. Aslında biz bu talebi dile getirirken, bunun bir talep değil bir hakkın teslimi olduğunu söylemiştik. Bir hakkımız vardı. Emeklilik sistemine girerken bize kim ne taahhüt ettiyse bu hakkımızı bize teslim etmesini istiyorduk. Son günlerde bununla ilgili hızlı bir çalışma yapıldığını sizler kanalıyla duyuyor kamuoyu ama daha nihayetlenmiş bir çalışma yok. Bu çalışma inşallah, çalışma olsun. İnşallah siyasi söylemlere kurban gitmez. Gerçekten mağdur olan insanların mağduriyetini karşılayacak bir çalışma olacak diye bekliyoruz.”