İstanbul'da zeminin kaygan olduğu bölgeler!
GALERİNİN DEVAMI yüksek olduğu bölgeler merak konusu. Hazırlanan rapor, eskiden adı derelerle anılan semtlerde riskin yüksek olduğunu ortaya koydu.Avrupa Yakası güneyi ile Anadolu Yakası'nın güneyinde 2007 ile 2009 arasında yapılan mekanik sondaj çalışmasında sıvılaşma, heyelan ve yumuşak zemin nedeniyle en riskli bölgeler olarak; Avcılar'ın kuzeyi, Haliç'in İstanbul Boğazı'na yakın kıyıları, Ayamama Deresi güzergahı, Halkalı Tren İstasyonu, Haramidere, Küçükçekmece Gölü'nün kuzeyi, Bakırköy, Güngören ve Gürpınar gösterildi.
Hazırlanan raporda Anadolu Yakası'na ilişkin bulgular için de Boğaz'a ve Marmara Denizi'ne birleşen tüm dere yatakları, sahil dolguları, Sancaktepe ve Sultanbeyli ilçe merkez kısımları, Tuzla ilçesinin kuzey kısmı (Sabiha Gökçen Havalimanı doğu kısmı) ve Pendik'in kuzey kısımları (Sabiha Gökçen Havalimanı kuzey kısmı) sıvılaşma riski taşıyan alanlar olarak tespit edildi.
">6 Şubat depremlerinin ardından gözlerin çevrildiği İstanbul’da yumuşak zemin riskinin yüksek olduğu bölgelerin nereler olduğu merak konusu. İBB’nin zemin raporuna göre, eskiden adı derelerle anılan semtlerde risk yüksek.">Avrupa yakası güneyi ile Anadolu yakasının güneyinde tamamlanan “İstanbul Mikrobölgeleme Projesi”nde kentin güneyindeki yüksek riskli zemine sahip yerler tek tek sıralanmış. Çalışmada, zemin sıvılaşma özelliği bulunan bu alanlarda yapılaşmaya gidilmemesi, mevcut yapıların kontrolden geçirilmesi uyarısı yapılıyor.">adet mekanik sondaj çalışması ile hayata geçirilen araştırmada, sıvılaşma, heyelan ve yumuşak zemin nedeniyle en riskli bölgeler olarak; Avcılar bölgesinin kuzeyi, Haliç’in İstanbul Boğazı’na yakın kıyıları, Ayamama Deresi güzergahı, Halkalı tren istasyonu, Haramidere, Küçükçekmece gölünün kuzey kesimleri, Bakırköy, Güngören ve Gürpınar gösterilmiş. “Şişme potansiyeli açısından Güngören formasyonu diğerlerinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Şişme oranı ortalama yüzde 2’den büyük olan formasyonlar Güngören, Çukurçeşme ve Gürpınar formasyonlarıdır” tespitine yer verilen araştırmada, sıvılaşma riski en yüksek yerlerden birinin de Sarayburnu’ndan Unkapanı Köprüsü’ne uzanan kıyı bandı olduğuna dikkat çekilmiş:">boyunca gözlemlenmektedir. Sondaj sonuçları göstermektedir ki, sahil kesiminden uzaktaki yamaçlarda pek çok heyelan meydana gelmiştir. Küçükçekmece Gölü’nü ve kumsalı gören Kanarya’dan Florya’ya kadar olan alan Avcılar’daki kadar büyük olmayan küçük ölçekli heyelanlar 20 ila 30 metre yüksekliğindeki yamaçlarda gözlenmektedir. İnceleme alanında Menekşe mahallesi, Balaban mahallesi, Küçükçekmece gölü (Firuzköy) doğu yamaçlarında, Denizköşkler Mahallesinde aktif heyelanların gözlendiği alanlardır. Bu alanlar yerleşime uygun olmayan alanlar olarak değerlendirilmiştir. Bu alanlardan Avcılar Ambarlı Mahallesi için 28.06. 2005 gün ve 9109 sayılı Afete Maruz Bakanlar Kurulu kararı bulunmaktadır.”">taşıma gücü kaybı, şevlerde akmalar, yapı temellerinde meydana gelen deformasyonlar büyük mühendislik problemlerini de beraberinde getirmektedir. İstanbul Boğazı’na ve Marmara Denizi’ne birleşen tüm dere yatakları, sahil dolguları, Sancaktepe ve Sultanbeyli ilçe merkez kısımları, Tuzla ilçesinin kuzey kısmı (Sabiha Gökçen Havalimanı doğu kısmı) ve Pendik ilçesinin kuzey kısmıları (Sabiha Gökçen Havalimanı kuzey kısmı) sıvılaşma riski taşıyan alanlar olarak tespit edilmiştir. Bu alanlar toplam 36.2 km2’lik bir yayılıma sahip olup bu miktar çalışma alanının yüzde 7.7’sine tekabül etmektedir. Sıvılaşabilir tabakanın 10 metre üstü olduğu dereler; Göksu Deresi, Küçüksu Deresi, Seyitahmet Deresi, Kurbağalı Dere, Esenyurt Deresi, Tugay Deresi, Kemiklidere Deresi ve Tuzla Deresidir. Sıvılaşabilir tabakanın 10 metre altı olduğu dereler; Bekar Dere, İstavroz Deresi, Çamaşırcı Dere, İdealtepe Deresi, Küçükyalı Deresi, Pendik Deresi ve Kaynarca Deresi’dir. Normalde sıvılaşma sonucu meydana gelecek 30 cm’lik oturmanın, yapıya herhangi bir hasar vermeyeceği bilinmektedir. Bu çalışmalar sonucu, sıvılaşma derecesi olan yerlerin çoğunda 30 cm’den fazla oturmaların olacağı sonucu çıkmıştır ve bu bölgelerde özel önlemlerin alınması gerekmektedir.”">Türkiye Diri Fay Haritası” başlıklı açıklamasında MTA, Anadolu’nun deprem gerçeğinin, depremle yaşamayı bir türlü öğrenemeyen Anadolu Medeniyetlerine büyük kayıplar verdirdiğini, bu acı kayıpların önüne geçilebilmesinin tek yolunun, depremlerin çok iyi anlaşılması ve buna karşı alınacak önlemlerin hayata geçirilmesi olduğunu belirtti.">adeta Türkiye’nin bir fay resmi olan Türkiye Diri Fay Haritası’dır. MTA tarafından hazırlanan ve 2013 yılında basımı yapılarak kullanıma sunulan ‘Türkiye Diri Fay Haritası’ işte bu resmin belgesi niteliğindedir. Harita üzerinde çizilmiş olan her çizgi aktif bir fayı yani yaşadığımız depremlerin birer kaynağını temsil etmektedir” denildi. Diri fay araştırmaları sonucunda Türkiye’de MTA tarafından belirlenen ve harita üzerinde gösterilen toplam diri fay sayısının 485 olduğuna işaret edilerek, bu fayların her birinin 5,5 ve daha büyük depremler üretebilecek kaynak zonlar olduğu kaydedildi.">test edildiğine dikkat çekilerek, açıklamada şöyle denildi:
“Hizmete sunulan bilgilerin doğruluğu; Türkiye Diri Fay Haritası örneğinde olduğu gibi, meydana gelen depremler sonrasında sahada gerçekleştirilen araştırma ve inceleme sonuçları, Uzaktan Algılama ve İHA çalışmalarından elde edilen analitik verilerle de bir kez daha ispatlanmış, paydaşlar nezdinde tereddüde neden olacak bir durumla karşılaşılmamıştır. Diri Fay Haritası’nın doğruluğunun en önemli kanıtları, daha önceki depremlerde de olduğu gibi, 06 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Defne (Hatay) merkezli depremlere ait sismolojik verilerin konumlarındaki örtüşme ve 06 Şubat’tan bu yana sahada yüzey kırığı incelemesi ve haritalaması yapan ekiplerimizin yerinde tespitleri ile ortaya konulan yüzey kırıklarının konumsal uyumluluğudur. Bu verilerden genel yaklaşımlar çerçevesinde; yerleşim alanlarının seçiminde ve diğer altyapı projelerinin planlanmasında yararlanılabilir. Ancak her türlü mühendislik projesinin tasarımında mutlak surette mikro ölçekte ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından detaylı jeolojik etütlerin yapılması zorunludur.”
">İBB Ulaşım ve Trafik Komisyonu Başkanı Abdullah Özdemir, olası bir İstanbul depreminde çökme riski bulunan üst geçit ile viyadüklere, İBB’nin bakım ve onarım yerine sadece boya yaptığını söyleyen Özdemir, “Bakım onarım noktasında gereken neyse hızlı bir şekilde yerine getirilmesi gerekiyor. Hatta buralar kullanılamaz durumdaysa güçlendirmeyle de gerekli iyileştirme sağlanamayacaksa ivedilikle yıkılıp yerine yenisi yapılması gerekiyor” dedi.
İstanbul’un depremde en zayıf yapıları arasında yaya üst geçitleri ve viyadükler geliyor. Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki depremle birlikte gözler çökme riski bulunan bu noktalara çevrildi. Uzmanlar, olası bir İstanbul depreminde üst geçitler can kaybına neden olmasa bile ana arterlerdeki ulaşıma engel olacağına işaret ediyor.
"BAKIM YAPMIYOR SADECE BOYUYORLAR"
24 TV’de yayınlanan Akşam Haberleri’nde sunucu Kaan Yakuphan’ın sorularını cevaplandıran İBB Ulaşım ve Trafik Komisyonu Başkanı da olan Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. İstanbul’daki üst geçit ve viyadüklerin durumu hakkında inceleme yaptıklarını belirten Özdemir, “Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, kendine bağlı ana yolların bakımlarını düzenli bir şekilde devam ettiriyor. Ancak 2019 yılından bu tarafa İBB’nin (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) kendine bağlı yollarda detaylı yıllık bakımları yapmadığını sadece boya ve badana boyutunda birtakım tadilatları yaptığını görüyoruz. Özellikle metrobüs güzergahında, E-5 üzerinde, İstanbul’un ana arter dediğimiz şehir içinde ivedilikle hem donatı korozyon açısından hem beton dayanım açısından incelenmesi gereken üst geçitler ve alt geçitler var. İBB, bunları dikkate almalı” dedi.
"TAMİR VE TADİLATLAR YAPILMAZSA ÖNEMLİ KAYIPLAR OLACAK"
Yüksek lisansını deprem üzerine yapmış inşaat yüksek mühendisi olan Özdemir, “Üst geçit ve viyadükler depreme hazır mı?” sorusuna işe şu şekilde cevap verdi: “En son yaşadığımız büyük depremde ulaşım noktasında ana yolların belirli yerlerinde sıkıntı olduğunu gördük. Bu açıdan deprem anındaki kaçışların ve deprem yerlerine ulaşım noktasında en önemli araçların yollar olduğunu biliyoruz. Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya bölgesinde tahrip olan yolların, oraya ulaşım noktasında biraz gecikmelere sebebiyet verdiğini biliyoruz. Bu üst geçit ve viyadüklerde tamir ve tadilatlar yapılmazsa İstanbul depreminde de çok önemli zaman kayıplarına neden olacaktır” dedi.
"İVEDİLİKLE YIKILIP YERİNE YENİSİ YAPILMALI"
Çok kritik bir durumla karşı karşıya olduğumuza vurgu yapan Özdemir, İBB yetkililerine şu uyarılarda bulundu:
“Olası bir deprem esnasında zarar görebilme tehdidine karşı üst geçit ve alt geçitlerde güçlendirme yapılması gerekiyor. Bakım onarım noktasında gereken neyse hızlı bir şekilde yerine getirilmesi gerekiyor. Hatta buralar kullanılamaz durumdaysa güçlendirmeyle de gerekli iyileştirme sağlanamayacaksa ivedilikle yıkılıp yerine yenisi yapılması gerekiyor.”