Sokaklarda sergilediği akrobatik hareketlerle görenlerin ilgisini çeken parkur atleti Furkan Kirati Vetchakit, “Freerunning yapmak için hiçbir ekipmana ihtiyaç yoktur ve Türkiye’deki parkur salonların sayısı yıllar içinde artacaktır” diye vurgu yaptı.
Gençler arasında “Freeruuning” olarak telaffuz edilen ve hayal gücü ile birlikte fiziksel hareketlerin birleştiği bir spor dalı olan hareket etme sanatı, sosyal medyadaki videolardan dolayı günden güne daha da trend bir hale geldi. Mimari yapılar arasında hızla koşular yapan ve estetik akrobasi hareketleriyle yeteneklerini sergileyen parkur sporcuları, onları izleyen vatandaşların bir hayli dikkatini çekiyor. Mahallesindeki diğer çocukların etkisiyle duvarlara tırmanıp, yüksek yerlerden atlayarak parkurlara başlayan 19 yaşındaki Furkan Kirati Vetchakit, 4 yıldır bu sporla iç içe olduğunu anlattı. Freerunning eğitimlerini, izlediği videolardan kendi kendine alan Vetchaki; Eskişehir’e üniversite için taşındıktan sonra parkur branşına ilgisinin daha da ileri bir seviyeye taşındığından bahsetti. “Freerunning teknikleri henüz Türkiye’de anlaşılamıyor ve insanlar bilinçsizce yorumlar yapıyor”
Parkur sporuna ilk başladığı yıllarda insanlardan gelen kötü tepkileri kulak ardı ettiğini ve motivasyonunu bozmayarak kendini geliştirdikten sonra bu reaksiyonların seyrinin tam tersine çevirdiğini ileten Vetchakit, “Gösterilerimi, düzenli bir şekilde izlemeye gelenleri gördükçe mutlu oluyorum ve bu sayede de tanınırlık düzeyim giderek artıyor. Bu spora karşı insanların ithamlarının temel sebebi ise freerunning tekniklerinin henüz Türkiye’de anlaşılmadığı ve bundan kaynaklı olarak da insanlar bilinçsizce yorumlar yapıyor” şeklinde konuştu. “Türkiye’deki parkun salonlarının sayısının yıllar içerinde artacağı fikrindeyim”
“Freerunning, aslında iki dala ayrılıyor” diyen Furkan Kirati Vetchakit; “Birincisi, takla atmak gibi gösterişli ve estetik hareketlerin sergilendiği bir alan. İkincisi ise daha çok zıplamaların ve tırmanmaların olduğu fiziksel güce ya da hıza dayalı olarak gerçekleştirilen bir performanstır. Yakın gelecekte bu spor dalının daha güzel yerlere geleceğine dair inançlarım var. Ülkemizde, parkur sporunun resmileşmesi 2020 yılında Türkiye Cimnastik Federasyonu sayesinde oldu. Zaten yaptığımız teknikleri de gözlemlerseniz, cimnastik hareketlerine benziyor. Açıkçası Türkiye’de parkur salonlarının sayısının yıllar içerisinde artacağı fikrindeyim” dedi. “Parkur yapmak için hiçbir ekipmana ihtiyaç yoktur, takanlarınsa kendi tercihleridir”
Yurtdışındaki parkur stillerin ve tekniklerin çok üst seviyelerde olduğunu dile getiren yarı Taylandlı yarı Türk vatandaşı Vetchakit, freerunning yapabilmek için hiçbir ekipmana ihtiyaç olmadığını ifade ederek, konuyla alakalı cümlelerini şöyle devam ettirdi:
“Parkur, normalde sokaklarda yapılır fakat riski azaltmak için salonlarda da yapılabiliyor. İç mekanlarda genellikle ayakkabı kullanılmıyorken sokaklarda ise bu sporcuna tercihine bağlı olarak değişiyor. Yine aynı şekilde dizlik, kask ve eldiven de kişiden kişiye değişiyor. Şahsen ben bunları, hareketlerimi kısıtladığı için pek kullanmıyorum. Yapmam gereken tek şey sokak sokak gezmek. Kaldırımlar, banklar, duvarlar, merdivenler ve sahiller; bizim spor alanlarımız. Dış mekanlarda bu sporu icra ederken aynı zamanda hızlı bir gelişim gösterebiliyorsunuz.”