AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Alkaç, peynir üretim maliyetlerini düşürmek için ürüne gıda güvenliğine uygun olmayan birçok içeriğin eklenebildiğini söyledi.
Alkaç, peynir içeriklerinde kullanılan sahte ürünlerin başında nişasta veya maltodekstrin geldiğini, kuru madde miktarını ve ürünün kıvamını artırmak için kullanılan bu yöntemle, daha az süt ile daha fazla hileli ürün elde edilmesinin amaçlandığını aktardı.
Jelatin ilavesinin de kıvam ve verim artışı için kullanılan bir başka hileli yöntem olduğunun altını çizen Alkaç, "Soya veya melamin ilavesi de ürünün protein oranını artırmaya yönelik başvurulan bir hile. Süt yağı değerli bir besin olduğundan bitkisel yağ ekleyerek üründeki yağ oranının artırılması yoluna giden üreticilerle karşılaşılıyor. Gıda güvenliğini yok sayarak raf ömrünü uzatmak için ürüne natamisin, nisin, sorbik asit, benzoik asit gibi koruyucular ekleyen üreticiler de var." şeklinde konuştu.
Alkaç, "Peynir üretiminde başvurulan en büyük hilelerden biri bozuk sütün PH değerlerinin fosforik asit kullanılarak peynir yapımına uygun hale getirilmesi. Ürünün albenisini artırmak, rengini güçlendirmek için yasal limit üzerinde boya katılabiliyor. Koyun, keçi, manda gibi daha değerli süt içeren peynirlere inek sütü gibi farklı tür süt ilavesi yapılabiliyor." dedi.
"Tüketicileri gıda okur yazarlığı konusunda kendilerini geliştirmeye davet ediyoruz"
Alkaç, tüketicilerin ürünleri mutlaka güvendikleri satış noktalarından almalarını, ürünlerin ambalajlı ve etiketli olmasına, etiketinde üretici firmanın adı ve işletme kayıt numarası gibi resmi bilgilerin yer almasına dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı.
Üreticinin işletme kayıt numarasına sahip olmasının, Tarım ve Orman Bakanlığı'na kayıtlı ve bakanlığın da kontrolünde bir işletme olduğunun göstergesi olduğunu belirten Alkaç, "Üzerinde sıklıkla durduğumuz gıda okur yazarlığı büyük bir önem taşıyor. Tüm tüketicileri bu konuda daha duyarlı ve bilinçli olmaya, gıda okur yazarlığı konusunda kendilerini geliştirmeye davet ediyoruz." diye konuştu.
Deniz Alkaç, Metro Türkiye olarak tüketicinin sağlığını korumanın öncelikleri olduğunu, haksız ticareti önlemek ve sürdürülebilir gıda çalışmalarını desteklemek için gıdalarda taklit ve tağşiş çalışmalarını başlattıklarını kaydetti.
Gıda tağşiş ve taklit açısından potansiyel olabilecek tüm gıda ürün gruplarını masaya yatırdıklarını ve risk analizi ile tağşiş ve taklit analiz parametrelerini çıkararak gıda ürünlerinin tağşiş haritasını oluşturduklarını bildiren Alkaç, "Çalışma ile elde ettiğimiz sonuçlar ışığında 115 farklı ürün çeşidinde 54 farklı taklit riskine karşı analiz çalışmalarımızı düzenli olarak gerçekleştiriyoruz. Bazı analizler Türkiye'de yapılırken bazıları ise yurt dışına gönderilerek analiz süreçleri yürütülüyor." ifadelerini kullandı.
"Kalite standartlarına uymayan hiçbir ürüne rafta yer vermiyoruz"
Alkaç, Metro Türkiye olarak son 3 yılda tağşiş kapsamında yaklaşık 850 peynire ürün analizi gerçekleştirdiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bu analizler süt yağı harici yağ aranması, jelatin eklenmesi, nişasta katılması, soya katılması, melamin ilavesi, eritme tuzları varlığı, koruyucu aranması, boya aranması, bitkisel yağ aranması, farklı türde süt ilavesi gibi 11 farklı parametreyi kapsıyor. Tüm bu parametrelerle üründe daha az süt ile daha fazla ürün elde etme, kuru madde miktarını veya protein miktarını artırma, daha uzun raf ömrü elde etme, kıvam ve renk almasını sağlayarak ürün albenisini artırmak gibi sahtecilik yapmaya ve ticari kazanç sağlamaya yönelik girişimleri tespit edebiliyoruz.
Gıda güvenliği kriterlerine uygun doğru ürünleri tüketiciye sunabilmek için tağşiş içermeyen ürünleri reyonlara taşıyoruz. İlgili analizler, ürünler daha rafa gelmeden yapıldığından müşterilerimize sunduğumuz gıdaların güvenilir gıdalar olduğunu garanti altına alıyoruz. Kalite standartlarına uymayan hiçbir ürüne de rafta yer vermiyoruz. Belli bir üretim serisinde herhangi bir risk oluştuğunda o ürün serisini tüm mağazalarımızda raftan çekiyor, tüketicilerin sağlığını hiçbir şekilde riske atmıyoruz."