Özellikle son dönemlerde dijital mecralardaki içeriklerde “uyuşturucu” maddelerin normal bir şeymiş gibi lanse edilmeye çalışıldığını vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Bazen çok kötü örnekler oluyor. Ekranda ve sosyal medyada görüyorsunuz. Sanki uyuşturucu kullanılabilir, standart bir şey gibi insanlara gösterilmeye çalışılıyor. Oysaki öyle değil. Uyuşturucuyu bir kez deneyenlerin yüzde 70’i bağımlı oluyor” dedi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) Bilim Kurulunda da görev alan Prof. Dr. İlhan, son dönemlerde özellikle dijital mecralarda yer alan içeriklerde uyuşturucu maddelerin normal, standart ve kullanılabilir bir şey gibi lanse edilmeye çalışıldığını vurguladı. Prof. Dr. İlhan, yapılan araştırmalar sonucunda uyuşturucuyu bir kez deneyenlerin yüzde 70’inin bağımlı olduğunun tespit edildiğini söyledi. İlhan ayrıca, yapılan bilimsel çalışmalarda uyuşturucu kullananlar ile kullanmayanlar kıyaslandığında, uyuşturucu kullanımı olanların geçmişlerinde tütün ve tütün mamulleri ile alkol kullanım öyküsünün de oldukça yüksek oranda tespit edildiğini kaydetti. “Avrupa bölgesine bakıldığında neredeyse her 4 ya da 5 gençten birisinin uyuşturucu kullandığını söylemek mümkün”
Türkiye’de uyuşturucu ile mücadelenin ciddi anlamda sürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Türkiye uyuşturucu ile mücadelede, Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu (BMYK) başta olmak üzere çok ciddi bir yapılanmaya sahip. Ben de yaklaşık 15 yıldır uyuşturucu başta olmak üzere, bağımlılık ile mücadelenin içerisinde yer alan bir bilim insanı olarak, bunu dünyadaki örnekleri ile de kıyaslayarak da rahatlıkla söyleyebilirim. Uyuşturucu özelinde baktığımızda bildiğiniz gibi dünyada uyuşturucu kullanımı yüksek. Hatta Avrupa bölgesine bakıldığında neredeyse her 4 ya da 5 gençten birisinin uyuşturucu kullandığını söylemek mümkün. Ülkemizde rakamlar elbette bu denli yüksek değil. En son İçişleri Bakanlığınca yapılan çalışmalarda yüzde 2.7 ile yüzde 3.1 arasında en az bir kez uyuşturucu kullanmayı deneyen insanların toplumumuzda olduğu biliniyor” ifadelerini kullandı. “Yapılması gereken en önemli şeyin uyuşturucuya başlamayı engellemek yani, taleple mücadele olduğunu görüyoruz”
Uyuşturucu ile mücadelenin çok önemli bir olduğu olduğunun altını çizen Prof. Dr. İlhan, mücadelenin arz, talep ve özendirme ile mücadele noktasında birlikte hareket ile mümkün olduğunu vurgulayarak, “Uyuşturucu için özellikle bizim Türkiye araştırmamıza da bakıldığında bir kez deneyenlerin yüzde 70’inin devam ettiği düşünüldüğünde, yapılması gereken en önemli şeyin; şuan olduğu gibi uyuşturucuya başlamayı engellemek yani, taleple mücadele olduğunu görüyoruz. Bunun yanında bir de arz ile mücadele var. Tabi ki bu İçişleri Bakanlığı’nın konusu. Bununla ilgili polisimiz, jandarmamız, sahil güvenliğimiz çok ciddi anlamda mücadele ediyor” diye konuştu. “Uyuşturucuyu bir kez deneyenlerin yüzde 70’i bağımlı oluyor”
Özellikle son dönemlerde dijital mecralarda yer alan bazı içeriklerde uyuşturucu kullanımı konusunda normalleştirme çabaları gözlemlendiğine dikkat çeken Prof. Dr. İlhan, “Bazen çok kötü örnekler oluyor. Ekranda ve sosyal medyada görüyorsunuz. Sanki uyuşturucu kullanılabilir, standart bir şey gibi insanlara gösterilmeye çalışılıyor. Oysaki öyle değil. Uyuşturucuyu bir kez deneyenlerin yüzde 70’i bağımlı oluyor. Türkiye’de de halihazırda tüm dünyada olduğu gibi en çok uyuşturucu kullanımı esrar ile birlikte karşımıza çıkıyor” açıklamasında bulundu. “Bağımlılık daha çok tam adölesan dediğimiz 16-18 yaş aralığında temelleri atılan bir süreç”
Bağımlılık sürecinin daha çok ergenlik döneminde temellendirildiğini belirten İlhan, özellikle bu dönemde ebeveynlerin biraz daha dikkatli olması gerektiğine vurgu yaparak, “Bağımlılık daha çok tam adölesan dediğimiz 16-18 yaş aralığında temelleri atılan bir süreç. Tabi burada insanların direkt uyuşturucu ile başladığını söylemek güç. Bazen insanlar uyuşturucu ile başlamıyor. Yine Türk uyuşturucu araştırmalarından sonuçları sizler ile paylaşmak isterim. Örneğin çocuğun çevresindeki en yakın 3 ya da 5 arkadaşından bir tanesi uyuşturucu kullanıyor ise çocukta da risk artıyor. Ailede birisi uyuşturucu kullanıyorsa ya da evin içerisinde birlikte yaşadığı ev halkından birisi, mesela üniversite öğrencisi ise ve evdeki arkadaşlarından bir tanesi kullanıyorsa, çalışıyor ve oradaki arkadaşlarından birisi kullanıyorsa riskin arttığını söylemek mümkün. O yüzden bu süreçlerde özellikle çevrenin çok olumsuz etki yaptığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu. “Öncesinde alkol kullanım öyküsü veya tütün ve tütün ürünleri kullanım öyküsü yüksek”
Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı bulunan kişilerde ayrıca tütün ve alkol kullanım öyküsünün de tespit edildiğini belirten Prof. Dr. İlhan, “Uyuşturucu kullananların geçmişlerine bakıldığında, öncesinde alkol kullanım öyküsü veya öncesinde tütün ve tütün ürünleri yani sigara, sarma sigara, puro, pipo, nargile gibi ürünleri kullanmanın da uyuşturucu için risk oluşturabileceği bugün kanıtlanmış durumda. Şöyle ki uyuşturucu kullananlar kullanmayanlar ile kıyaslandığında, uyuşturucu kullananlarda tütün kullanım öyküsü, alkol kullanım öyküsü ya da hekim uyarısı olmadan, sakinleştirici veya uyarıcı ilaç kullanım öyküsünün çok yüksek olduğuna şahit oluyoruz. Bunların hepsi bizler için uyarıcı olmalı” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ayrıca, “En önemli olan aslında insanların hiç uyuşturucuya başlamamaları. Yani taleple mücadele edilmesi ve uyuşturucunun özendirilmemesi. Bu konunun her şeyden öte olduğu inancındayım” ifadelerini kullandı.