Beyin anevrizmasının basitçe beyindeki kan damarlarında çıkıntı ya da balonlaşma olarak tanımlanabileceğini belirten Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, "Beyin anevrizmaları atardamar duvarında incelme nedeniyle oluşurlar. Beyin atardamarlarından kaynaklanan bir anevrizmanın kanaması ise beyinde kanamaya neden olur. Bu tür bir kanama felç, koma veya ölüme neden olabilir" dedi. Medicana Çamlıca Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, beyin anevrizması hakkında bilgiler verdi. Op. Dr. Coşkun, beyin anevrizmalarının toplumda görülme sıklığının yüzde 1-5 arasında değiştiğini ve en sık görülme yaşının ise 40-70 yaşlar arasında olduğunu söyledi. Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, "Anevrizmalar büyüdükçe kanama riskleri de artmaktadır. Anevrizmaların çoğu kanayana kadar genellikle herhangi bir belirti vermez. Kanama dışında en sık belirti baş ağrısıdır. Uzun süreli baş ağrısı çekenlerde ve baş ağrısı karakter değiştirdiğinde veya ani şiddetli baş ağrıları olduğunda beyinde baloncuk olabileceği akla gelmeli ve uygun tetkiklerle araştırılmalıdır. Kanama olduğunda hastalar, hayatları boyunca görmedikleri en şiddetli baş ağrısını tarif ederler. Kanama ile birlikte bilinç kapanmasına ve yüzde 20-30 oranında hastada ölüme giden nörolojik değişikliler olabilir. Bilinci kapanmayan hastalarda çeşitli derecede nörolojik fonksiyon kayıpları, sürekli baş ağrıları bulunabilir. Kanamayan hastalarda, daha hafif baş ağrıları, anevrizma basısına veya pıhtı atmasına bağlı nörolojik fonksiyon kayıpları, sara nöbetleri (epilepsi) görülebilir" ifadelerini kullandı. "Ailede anevrizma öyküsü varsa düzenli kontrol yaptırmak gerekiyor"
Beyin anevrizmalarının yetişkinlerde sık görülen bir hastalık olduğunu ve belirti vermeden ortaya çıkabildiğini belirten Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, "Ailede anevrizma öyküsü varsa düzenli kontrol yaptırmak gerekiyor. Anevrizmanın tam nedeni bilinmese de yüksek tansiyon, sigara kullanımı ve ailesel etkenlerden dolayı ortaya çıkabildiği ve yapılan araştırmaların bazı faktörlerin anevrizmayı tetiklediğini ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Beyinde baloncuk oluşumunun başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; genetik faktörler, ilerleyen yaş, aşırı kilo, yüksek tansiyon, uyuşturucu madde, alkol ve sigara kullanımı, tümörler, düzensiz beslenme, damar sertliği, kafa travmaları ve aşırı stres sayılabilir" diye konuştu. Beyinde bulunan anevrizmaların iki şekilde kendini gösterdiğini belirten Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, “Bunlardan ilki, kitle etkisi ile beyin dokusundaki herhangi bir bölgeyi sıkıştırması sonucunda ortaya çıkar. Bu durumda sıkıştırılan bölge tam olarak görevini yerine getiremez. Anevrizmanın sinire baskı yapması sonucunda hastada göz kapağı düşüklüğü ya da göz bebeğinde büyüme meydana gelebiliyor. Bu nedenle göz kapağındaki düşüklük anevrizmanın habercisi olabileceği için çok dikkatli olmak gerekiyor. Yırtılmamış olan anevrizma küçük ise hiç belirti vermeyebilir. Anevrizmanın genel belirtileri arasında anevrizmanın görüldüğü bölgede ağrı, bu bölgelerde görülen kanamalar, bilinç kaybı, kalp atışının normalden yüksek olması, düşük tansiyon, baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma, kasılmalar ve epilepsi (sara) nöbetleri, görmede yaşanan problemler, halsizlik, yüzde meydana gelen uyuşmalar ya da yüz felci, ışığa karşı hassasiyet yer alır. Anevrizmanın patlamadığı durumlarda bu belirtilerin hiçbiri görülmeyebilir. Bazı hastalarda ise bu belirtilerin bir tanesi görülürken bazılarında hepsi de görülebilmektedir. Bazı durumlarda ise anevrizmanın nedeni olan hastalığın belirtileri kendini göstermektedir. Beyin anevrizmalarında ise şiddetli ve sık tekrar eden baş ağrısı en önemli belirtilerden biridir. Özellikle spor yapmak gibi fiziksel aktivitelerden sonra artan baş ağrıları beyin anevrizmasının göstergesi olabilmektedir. Ama büyük ve yırtılmamış olan anevrizmalar beyin dokusuna ve sinirlere baskı yaparak şu belirtilere yol açabilir; geniş göz bebeği, göz arkasında ağrı, çift görme ve görme alan bozuklukları, yüzün bir tarafında uyuşma, paralizi (yüz felci), kuvvetsizlik, göz kapağında düşüklük, bulantı, kusma, çift görme, dikkatte bozulma, bellek ve algılamada bozulma“ dedi. Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, sözlerini şöyle tamamladı: "Anevrizma tanısı görüntüleme yöntemleri ile konulmaktadır. MR ve bilgisayarlı tomografi sayesinde anevrizmalar görüntülenebilmekte ve bu sayede anevrizma teşhis edilmektedir. Beyin anjiyografisi ise bu görüntüleme yöntemlerinden daha detaylı bilgi vermektedir. Patlamış bir anevrizmada ise farklı bir yöntem olan omurilik sıvısı üzerinden teşhis konmaktadır. Omurilik sıvısı içinde kan olması anevrizmanın patlamış olduğu anlamına gelmektedir. Anevrizma tanısından sonra hekimlerin uygun gördüğü tedaviye başlanmaktadır. Ana atardamar ve beyin damarlarında bazı nedenlere bağlı olarak gelişen anevrizma, günümüzde cerrahi yöntemlerle tedavi edilmektedir. Anevrizma cerrahisi; bazı durumlarda şiddetli genişleme sonucu patlama riskine karşı, bazı durumlarda ise anevrizma kanamalarında uygulanan yöntemlerin tümünü içermektedir. Hücre duvarında meydana gelen anevrizmanın patlaması ve kanamaların oluşması durumunda cerrahi müdahale şarttır. Anevrizma tedavisinde açık cerrahi girişimlerin yanı sıra kapalı bir şekilde gerçekleştirilen operasyon da uygulanmaktadır. Cerrahi yöntemlerden hangisinin hasta için uygun olduğu anevrizmanın gelişim bölgesine, tipine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Çoğunlukla 35 yaştan sonra görülmeye başlanan anevrizma genel olarak doğuştan gelen sağlık problemleri ile ilişkilendirilmektedir. Bununla birlikte, yaşam tarzında yapılacak değişiklikler yırtık ve kanamalardan korunma yolları arasında sayılmaktadır. Düzenli olarak fiziksel aktivitelerde bulunmak, sigara kullanmamak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, aşırı stresten uzak durmak ve düzenli sağlık taramasına girmek alınacak önlemlerden bazılarıdır."