USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Rumların bitmeyen yalanları: Türkiye müdahale etmeseydi, Kıbrıs Yunan Adası olacaktı

Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Kıbrıs Rum Kesimi yönetiminin Türkiye'nin 1974 Barış Harekatı'na ilişkin çarpıtma içeren açıklamasına Haber7'deki köşesinde yanıt verdi.

Rumların bitmeyen yalanları: Türkiye müdahale etmeseydi, Kıbrıs Yunan Adası olacaktı
22-08-2022 11:10
Google News

Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı ve KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, Rumların, 1974'teki "Kıbrıs Barış Harekatı" öncesinde yaşanan soykırımı ve Yunan darbesini dünya kamuoyundan nasıl gizlediklerini yazdı.

Kıbrıs Rum Kesimi yönetimi, geçtiğimiz günlerde skandal bir açıklama yapmış, Türkiye'nin 1974 Barış Harekatı'na ilişkin sözde tarihi gerçekleri çarpıtmaya çalıştığını iddia etmişti. Açıklamada Türkiye için, "Bugün bile işgal bölgelerini İslamlaştırma ve Kıbrıslı Türklerin laik yapısını zayıflatmaya çalıştığı" iddiası yer almıştı.

Türkiye'den Yunanistan'a Kıbrıs yanıtı: Türkiye akan kanı durdurmak için müdahale ettiTürkiye'den Yunanistan'a Kıbrıs yanıtı: Türkiye akan kanı durdurmak için müdahale etti

Haber7 köşesindeki "Rumların Bitmeyen Yalanları" başlıklı yazısında Atun, Yunanistan'daki Albaylar Cuntası'nın 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta yaptığımı kıyımı ve haksızlıkları kaleme aldı.

"TÜRKİYE MÜDAHALE ETMESEYDİ, YUNANİSTAN 15 TEMMUZ'U HER YIL KUTLAYACAKTI"

Atun, "20 Temmuz 1974 sabahı Türkiye müdahale etmeseydi, Kıbrıs adası Yunan toprağı olacaktı. ABD ve AB, Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhak edilmesine ses çıkarmayacaktı. 15 Temmuz 1974 tarihi de Helen tarihinde “Zafer günü” ilan edilecek ve her yıl büyük bir coşku ile, Türklerin gözüne sokulacak şekilde kutlanacaktı" ifadelerini kullandı.

Atun'un yazısı şöyle:

Rumlar, kalıntısı oldukları Bizans’ın diplomasi oyunlarını ve yalanlarını halen daha utanmadan, sıkılmadan devam ettirmekteler.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Dışişleri Bakanlığı, 1974 yılında Türkiye’nin gerçekleştirdiği ve adaya kalıcı barışı getiren “Barış Harekatı” ile ilgili yaptığı resmi açıklama, tamamen yalan, yanlı gerekçelere dayalı. Hedefleri dünya kamuoyundan gerçekleri saklayarak kendilerini haklı göstermek.

Gerçeklerin, hiç de anlattıkları gibi olmadığını, tarihin tahrif edilemeyeceğini söyleyerek, şunun altını tekrar tekrar çizelim; Türkiye 1974 yılında adayı işgal etmedi, işgal edilen adayı kurtarmaya geldi. Yunanistan’da iktidarda olan Albaylar Cuntası, uzun bir hazırlık döneminden sonra 15 Temmuz 1974 sabahı, dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’u devirmek ve Kıbrıs Cumhuriyetini lağvedip yerine “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti"ni kurmak için bir askeri darbe başlattı. Askeri darbenin başarıya ulaşmasından sonra da nihai adım, Kıbrıs adasını Yunanistan’a ilhak edip "Megali İdea"nın 8. maddesini gerçekleştirmekti.

Yunan Albaylar Cuntası

15 Temmuz sabahı başlayan “Askeri darbe”, iki gün süren iç çatışmalardan sonra başarıya ulaştı. Dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios, Lefkoşa’daki sarayından kaçmak zorunda kaldı. EOKA B mensubu milisler, Makarios taraftarlarının bazılarını katlettiler, bazılarını da hapsettiler. Darbeden yaklaşık 30 yıl sonra GKRY Başkanı olacak “Tassos Papadopulos” gibi tanınan ve bilinen Makarios taraftarlarını da günümüzde Mağusa’da bulunanGülseren Eğitim Taburu”nun yer aldığı RMMO kampında hücrelere tıktılar. Solcu bir siyasi parti olan AKEL taraftarlarını da kıyımdan geçirdiler. Günümüzde Rumların halen daha kayıp diye yaygara kopardıkları birçok Rum, EOKA B’ciler tarafından acımasızca, sırf solcu oldukları için infaz edildiler.   

Yunanistan’daki Albaylar Cuntasının organize ettiği 15 Temmuz 1974 darbesi daha kesin olarak başarıya ulaşmadan, aynı gün öğleden sonra EOKA’nın tetikçisi Nikos Sampson, Cunta tarafından Cumhurbaşkanı ilan edildi.  Akşama doğru da KRYK'nin (Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu) Televizyon yayınına çıkan Nikos Sampson, -ki o dönemde başka bir TV kanalı yoktu- yapılan darbe hakkında bilgi veren bir konuşma yapmış ve sonunda da Makarios’un öldürüldüğünü ve "KIBRIS HELEN CUMHURİYETİ"ni ilan ettiğini açıklamıştı. Nikos Sampson'un o gün yaptığı konuşmayı, halini, tavrını, mimiklerini, sesini, gururlu ve kabadayı hali hala daha canlı bir şekilde hafızamda duruyor.

16 Temmuz sabahı ise radyodan devrik Cumhurbaşkanı Makarios’un ağlamaklı bir sesle “İme Makarios” – Ben Makarios’um – diye başlayan halka seslenişini dinlemiştim. Kendini Yunanistan’ın gelecekteki Cumhurbaşkanı olarak gören Makarios’un ağlamaklı sesi beni çok şaşırtmıştı.

Nikos Sampson Cumhurbaşkanı atanmasının üzerinden üç gün geçmesine rağmen on kişilik Bakanlar Kurulunu oluşturamamıştı. Bula bula beş kişi bulabilmiş, geri kalan beş bakanlığı ise kimse kabul etmemişti. Bir müddet sonra da radyodan “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti”ni Yunanistan’a ilhak ettiğini açıklamıştı.

Darbeyi protesto eden çok sayıda kişi tutuklanmıştı

Kıbrıs’ta 15 Temmuz’da yapılan darbe ile başlayan tüm bu olaylar yazılı tarihi gerçekler olmasına rağmen, Rumlar propagandalarını hep 20 Temmuz’da Türk askerinin adaya ayak bastığı günün üzerine inşa ettiler. 15 Temmuz’da yapılan darbeden ve 21 Aralık 1963 – 20 Temmuz 1974 arasındaki 11 yılda Türklere uyguladıkları soykırımdan, işlerine gelmediği için hiç bahsetmemekteler.

Birinci ağız olarak, Yunan Cuntası destekli kanlı bir darbe ile canım zor kurtararak adadan kaçan Makarios'un 19 Temmuz 1974'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyl’nde yaptığı konuşmada, gerçekleri tüm açıklığı ile ortaya koymuş, “Yunanistan adamızı işgal etmiştir” demişti.