ENERJİ DİPLOMASİDİR, ÜLKE BAĞIMSIZLIĞIDIR, HERŞEYDİR
Enerjide pilot il olarak seçilen Batman Üniversitesi, Enerji Zirvesine ev sahipliği yaptı. Zirve, farklı oturumlar halinde gerçekleşti. TPAO Batman Bölge Müdürü Mustafa Demir, Tüpraş Rafineri Müdürü Murat Şimşek’in katıldığı Dünya Enerji Trendleri oturumunda konuşan TOBB Meclis Başkanı Batmanlı Hemşerimiz İbrahim Halil Kırşan “Doğrusu heyecanlıyım. Bu topraklarda doğmuş yetişmiş biri olarak, burada konuşmanın verdiği heyecanı taşıyorum. Ama daha da önemlisi 30 yıla dayanan dostluğumuzun eseri olarak kıymetli rektör ile bir arkadaşlığımız bir dostluğumuz var. Onun daveti üzerine geldim. Ben de meslekte 35. yılımı geçirdim. Aslında madencilik sektöründe uğraş veriyorum. Einstein'ın bir sözü vardır, enerji her şeydir, der. Hakikaten enerji her yeri kaplamış durumda. Bizim yaşantımızı sürdürmemiz için enerjinin olması şarttır. Enerji, ülke bağımsızlığını temsil eder. Enerji, diplomasiyi temsil eder. Ekonomiyi temsil eder. Jeostatiği temsil eder. Kullandığımız konum enerji ile direk bağlantılıdır. Haliyle bu enerji sektörü ile olan gündelik yaşamımız hayatın her alanını kapsamış durumdadır” dedi.
SAĞLIKLI BİR ENERJİ POLİTİKASI OLUŞTURMADAN EKONOMİ DÜZELMEZ
Kırşan, enerji politikası oluşturmanın önemine dikkat çekerken “18.yüzyılda biliyorsunuz Avrupa'da, İngiltere'de sanayi devrimi başladı. Daha sonra Almanya'daki Run Havzasındaki Köprüler Alsas Roen Bölgesindeki demir yataklarıyla buluşunca sanayi devrimi bir şekilde Avrupa'da gelişti. Eğer bu gün Avrupa refah ülkeleri haline geldiyse, tamamen bu doğal kaynakları enerjiye dönüştürmesi ve bu kaynakları aktif olarak kullanmasının etkisi vardır. Tabi önemli bir enerji hammaddesi olan kömürün, 18.yy'da yakılmaya başlanmasıyla 19.yy'a kadar günümüze kadar halen kömür üretimi yaygın bir şekilde kullanılıyor. Petrolün jeostratejik, jeopolitik önemi 50’li yıllardan sonra oldu ve ona sahip olan ülkeler şimdi rahatlık yaşıyor. Daha sonra ortaya yeni bir enerji çıktı, doğalgaz. Türkiye'yi baz alırsak özellikle büyük şehirlerdeki kirlilik sebebiyle 1989'da ilk defa Ankara'da kullanılmaya başlandı. 1994'te İstanbul'da kullanıldı. Bütün dünyada doğalgaz, temiz enerji kaynağı olarak lanse edildi. Aslında bir biyokarbon, kömürde biyokarbon petrol de biyokarbon doğalgaz da biyokarbon, biri katı hali biri sıvı hali. Ama ne hikmetse doğalgaza sarıldık. Bu arada küresel iklim, sıcaklık arttı, seller, taşkın, afetler derken, biyokarbonlar bize zarar mı veriyor, demeye başladık. Alternatif bir enerji kaynağı bulmak istedik. Güneş var, rüzgâr esiyor, sular boşuna akıyor ama kimse bir şey yapmıyor, derken yenilenebilir enerji kaynakları hayatımıza girdi. Pandemi başladı, petrol fiyatları eksiye düştü. Sınırlar kapatıldı. Tedarik sorunları başladı. Aşı bulundu ve fiyatlar yükselmeye başladı. Çünkü petrol ve doğalgaz, en stratejik ürünler olarak karşımıza çıkıyor. Enflasyon aldı başını gitti. Dünya bir ikileme girdi. Derken Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Fiyatlar 25,30 bin dolar iken 75,100 bin dolara fırladı. Rusya-Ukrayna savaşı, kırılma noktasına sebebiyet verdi. Avrupa da karışıklık yaptırımlar başladı. Avrupa dedi ki ben doğalgazı, petrolü, kömürü senden almayacağım. Rusya dedi ki ben ruble olmadan satış yapmayacağım. Bular artış ve pik yaptırdı. Asya Ülkeleri şu anda her şeyi daha tasarruflu kullanmaya başladı. Mesai saatlerinde kısıtlamaya gidildi. Gün ışığından daha fazla faydalanmaya başladı. Japonya’da klima kullanımına kısıtlama getirildi. Sağlıklı bir enerji politikası oluşturmadan ekonominin düzelmesi imkânsızdır. Bunu mutlaka sağlamak lazım. Hem doğalgaz boru hatlarının hem de petrol boru hatlarının ülkemizden geçmesi ülkemizi bu manada enerji ticaret merkezi haline getiriyor” dedi.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ KAPASİTESİNİ ARTIRMALIYIZ
Türkiye’de yenilebilir enerji kaynakları kapasitesinin arttırılması gerektiğini belirten Kırşan “2000'li yılların başında 30 bin megabayt bir kapasitemiz vardı. 20 sene içersinde 3 katına çıktı. Şu an 100 bin megabayt aştı. Bu. 100 bin megabaytın yaklaşık 31 bin megabiti hidrolik santraller, 25 bin megabaytı doğalgazdan oluşuyor. Ülkemizde hiç güneş enerjisi yoktu şimdi 8 bini aştı. Rüzgârgülü hiç yoktu 10 bin megabaytı aştı. Jeotermal 1676 megabayta ulaştı. Biokütle 2000 megabayt oldu. Bu yatırımlar için her sene 5,6,7 milyar değere tekabül ediyor. Ve bunların çoğu, yüzde 85'i özel sektörde yapılıyor. Bu aslında Türkiye'de enerjide bir devrimdir. Özel sektörün bu manada elini taşın altına koyması bizim için çok büyük bir kazançtır. Dünya da süren şu anda 3 tane kriz var, biri enerji krizi, diğeri gıda krizi ve iklim krizi. Daha bir köklü gelişim olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesini artırmalıyız. Küresel ikim ve getirdiği bir diğer olumsuzluklardan biri de özellikle bu akaryakıt kullanan araçların hızlı bir şekilde elektrikli araçlara geçişi olacak. Orda da ciddi bir alt yapının olması lazım. Nükleer noktasında Türkiye'nin eksiği vardı. Şu an çok şükür iyi bir kapasite kuruyoruz. Cumhuriyetimizin kurulusu tarihinde devreye girecek. Enerjinin 4/1'i oradan karşılanacak. Kömürden temiz kömür teknolojisi kullanılacak. Artık enerji depolama konusu dünyanın gündemine giriyor. Çok değer verilmesi gerekilen bir husus. Biz artık elektrikli araçlarla, cep telefonlarla ne alanda olursa olsun, bataryalarda kullanılan madenler olan lityumundan nikeline kadar o malzemeyi hızlı bir şekilde üretmemiz lazım. Çünkü eskiden bir birim kullanırken bu yeni nesil 5 katı daha fazla maden kullanıyor. Dolayısıyla bu konuda gerekli çalışmaların hızlı bir şekilde yapılması kritik minerallerin belirlenmesi ve madenlerin satılmaması konusunda ciddi bir hassasiyetin gözetilmesi gereklidir. Yeni platformlarda yeni çalıştaylarda yeni zirvelerde görüşmek üzere. Hepinize çok teşekkür ediyorum” dedi.
