Nilüfer Kütüphaneleri’nin düzenlediği Şairin Şiir Evreni etkinliklerine Bursalı şair ve yazar Hilmi Haşal konuk oldu. Katılımcılarla hem yazın hayatı, hem de şiir üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştiren Haşal, “Şiir benim için yaşamın kendisi” dedi.
Nilüfer Kütüphaneleri’nin düzenlediği Şairin Şiir Evreni etkinlikleri bu ay, Bursalı şair ve yazar Hilmi Haşal’ı şiir tutkunlarıyla buluşturdu. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirilen söyleşide Hilmi Haşal, şiir ve kendi şiir serüveni üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiye Bülent Elitok da sorularıyla eşlik etti. 1968’li yıllardan bu yana yazdığını belirten Hilmi Haşal, “Şiir benim için yaşamın kendisi, varlığımın anlamı” dedi. Sürekli kağıt ve kalemle yatıp kalktığını söyleyen Haşal, “Nasıl yazdığımı ben de bilmiyorum. Bir bakmışım, yazmışım. Ev, iş ve yolculuk ortamı yani her ortamda yazıyorum. İlk dizenin geldiği anı genellikle not ederim. Bu yüzden kitaplarımdaki şiirlerin altında bir tarih vardır. O tarih, şiirin ilk ışığının parladığı andır” diye konuştu.
Şiirin diller üstü bir dil olduğunun birçok kez yazıldığını belirten Haşal, müzik gibi şiirin de anadilinin bilinmesinin zorunlu olmadığını söyledi. Şiirin bir tür iç sezi olduğunun altını çizen Haşal, “Şiir, zihninizle kalbinizin aynı frekansta buluşması, duyguyla düşünceyle kendini yoklaması diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Şiirin bir anlamı okura dayatmak zorunda olmadığına dikkat çeken Hilmi Haşal, teknoloji ve internet nedeniyle şiirin temposunun değiştiğini, az sözcükle çok şey anlatma kaygısının ön plana çıktığını söyledi.
Şiirin içinde insan yaşamı olduğu kadar bir romanda anlatılabilecek kadar dramatik sahnelerin ve kurguların da olabileceğini sözlerine ekleyen Hilmi Haşal, “Şiir, içinde mesajı olan ya da siyasi haykırışı olan bir metin olmak zorunda değil” dedi.
Söyleşinin ardından Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Baba Pala, keyifli söyleşi için şair Hilmi Haşal’a teşekkür etti.