Avcılar'da birlikte yaşadığı 2 çocuk annesi Seda Kurt'u 19 yerinden bıçaklayarak öldüren ve yurtdışına kaçan Ercan Akkaş'ın, Gürcistan'da bir başka suç nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinde dövülerek öldürüldüğü belirlendi. Firari sanık Akkaş'ın cenazesinin İstanbul'a getirilerek, Adli Tıp Kurumu'ndan yapılan DNA testiyle kimliğinin belirlendiği öğrenildi. Seda Kurt'un annesi Bedia Akar, "Bir kadın cinayeti davası daha kapandı. İlahi adalete inanırım. Hayatımız kısmen de olsa normale döndü" dedi.
Ambarlı Mahallesi'nde birlikte yaşadığı 2 çocuk annesi Seda Kurt'u, 4 Kasım 2019 tarihinde bıçaklayarak öldüren Ercan Akkaş yurtdışına kaçtı. Bakırköy 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan Akkaş, kırmızı bültenle aranıyordu. Bir tanık, Avcılar Kadın Platformu Kadın Savunma Ağı'ndan Zozan Cengiz ile bağlantı kurarak Akkaş'ın Gürcistan Tiflis yakınlarında işlediği bir suç nedeniyle tutuklanarak cezaevinde girdiğini söyledi.
Hopa Cumhuriyet Savcılığı'nda tanığın ifadesini alındı. Öldürülen Seda Kurt'un annesi Bedai Akar'ın avukatı Meriç Eyüpoğlu yargılamayı yapan mahkemeye başvurarak, sanığın iadesi için işlemlerin başlatılmasını talep etti. Mahkeme Adalet Bakanlığı ile yazışarak, iade sürecini başlattı. Süreç devam ederken Akkaş'ın Temmuz ayında mahkumlar arasında çıkan kavgada dövülerek öldürüldüğü bildirildi. Akkaş'ın cenazesi İstanbul'a getirilerek, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan DNA testiyle kimliği doğrulandı. Kesin kimlik tespiti için yakınlarının yanı sıra Seda Kurt'un üzerindeki doku örnekleri de kullanıldı.
"İLAHİ ADALETE İNANIRIM"
DHA'ya konuşan Seda Kurt'un annesi Bedia Akar, "Bir kadın cinayeti davası daha kapandı. Küçük kızı anne diye ağlarken, onun serbest dolaşmasını kabullenemiyordum. İlahi adalete inanırım. Katil bulunana kadar üzerimdeki tişörtü çıkarmayacağım demiştim. Katil çıktı, artık bu tişörtü kaldırıyorum. Hayatımız kısmen de olsa normale döndü" dedi. Avcılar Kadın Platformu Kadın Savunma Ağı'ndan Zozan Cengiz ise katil zanlısının yakalanması için uzun süre mücadele ettiklerini belirterek, "Görgü tanığını Batum'dan Türkiye'ye getirdik, ifadesi alındı. Son duruşmada mahkemeye sunarak sanığın Türkiye'ye iade edilmesini istedik. Failin ifadesi alınamadan öldüğünü duyduk. Buna önce inanmadık çünkü, Cem Garipoğlu davası örneği var. Olayın aydınlatılmasını istedik. DNA testlerinin yapılmasını istedik. Tutuklu bulunduğu cezaevinde dövülerek öldürüldüğü ortaya çıktı. Süreci takip etmeseydik, bu kadın cinayeti failinin nerede olduğunu, ölüp ölmediğini bile bilmeyecektik. Kadınları koruyan yasaya ve bir politikaya ihtiyacımız var. Her gün kadınlar yüksek binalardan düşüp öldü deniliyor. Kadınlar plaza ve evlerinde öldürülüyor. Can güvenliğimiz yok. Her sokakta tedirgin yürüyoruz. Seda da en güvenilir kabul edilen yerlerden birinde, evinde öldürüldü. Burada iyi hal indirimiyle, birkaç yıl içerisinde çıkabilirdi. Bugünkü duruma ne sevinebiliyoruz, ne de üzülebiliyoruz" diye konuştu.