Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Genel Başkanı Ziya Şahin, dünyada bilinen 27 bal arısı alt türünün 6’sının Türkiye’de bulunduğunu ifade etti.
TAB Genel Başkanı Ziya Şahin, 20 Mayıs Dünya Arı Günü nedeniyle açıklama yaptı. Şahin, 2008-2009 yıllarında ABD’de başlayıp dünyaya yayılan toplu arı ölümlerinin ardından bu konuda farkındalığı artırmak ve arıların önemine dikkati çekmek amacıyla 2 Haziran 2009’da imza kampanyası düzenlendiğini ve 2010 yılından bu yana 20 Mayıs’ın Dünya Arı Günü olarak kutlandığını ifade etti.
TAB Genel Başkanı Ziya Şahin, Slovenya ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 115 ülkenin ortak sunuculuğunda, 20 Mayıs’ın Dünya Arı Günü ilan edilmesine yönelik karar tasarısının, 20 Aralık 2017’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda oy birliğiyle kabul edildiğini, ilk olarak 2010’da Ankara’da ‘Altın Yağmur’ sloganıyla başlayan Dünya Arı Günü etkinliklerinin bu yıl 12’ncisinin düzenlendiğini belirtti.
Şahin, bu yılki kutlamaların ‘Arıları Koru Gençliği Yaşat’ sloganıyla Tokat’ta gerçekleştirileceğini belirterek, "Ülkemizde 3 bin endemik bitki, 12 bin doğal bitki türü ve 500 adedi nektar ve polen kaynağı olan bitki bulunmaktadır. Dünyada bilinen 27 bal arısı alt türünün 6 tanesi ülkemizde bulunmaktadır. 8,7 milyon koloniyle 2021’de 96 bin ton bal üretilmiş olup, 2022 bal üretim hedefimiz 110 bin tondur. Doğal bal üretmek ve bala sahip çıkmak, arıcının sorumluluk anlayışının bir gereğidir. Doğal balın kesintiye uğramadan pazarlanması, arıcıların temel beklentileri arasında yer alıyor. Bu konuda sözleşmeli arıcılık projesine destek verilmeli” dedi.
Başkan Şahin, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre Türkiye’de son 4-5 yılda tarım ilacı kullanımının yaklaşık yüzde 30 düzeyinde arttığını, özellikle neonikotinoid grubu pestisitler ve bilinçsiz pestisit kullanımı sebebiyle hemen hemen her bölgede arı ölümleri olduğunu ileri sürdü.
Şahin, arıcılık sektörünün gelişimine dönük önerilerini ise şöyle sıraladı; “Kovan başı üretimimizi 25 kilogramın üstüne çıkarmak için bal üretim alanlarımız planlı bir şekilde artırılmalı, mevcut alanlarımız verimli hale dönüştürülmelidir. 100 bin hektar Basralı çam orman alanlarını 200 bin hektara artırmak üzere plantasyon çalışmaları yapılmalıdır. Geven balı üretim alanlarımız genişletilmeli, geven bitkisi koruma altına alınmalıdır. Kestane bal arısı için biyolojik mücadele artırılmalı, ayçiçeği ve pamuk arazilerinde yapılacak arı konaklama zamanlarında pestisit kullanılmamalıdır. Islah edilen yerli arı ırk ve ekotiplerinin korunması ve ıslah merkezlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması Tarım ve Orman Bakanlığının arıcılık sektörü özelinde öncelikli politikası olarak yer almalıdır. Flora ve genetik zenginliğimizin avantajını kullanılarak küresel iklim değişikliğine karşı ülkesel arıcılık politikası oluşturulmalıdır. Bitkisel tozlaşmada (polinasyon) arının oluşturduğu katma değer çerçevesinde farklı destekleme modelleri ile arıcılık sektör olarak desteklenmelidir. Sözleşmeli arıcılık modelinin birlikler vasıtasıyla tüm sektörde yaygınlaşması, kamuda destek görmesi sağlanmalıdır. Arıcılık yönetmeliği ve ana sözleşmeler sektörün gelişmesine yönelik dizayn edilmeli ve güncellenmelidir. TAB tarafından gerçekleştirilen girdi temin çalışmaları Bakanlığımızca desteklenmeli, birlikler mali yönden güçlendirilmeli ve üretimden pazarlamaya söz sahibi olmaları sağlanmalıdır. Küresel iklim değişikliği ve artan maliyetlerle boğuşan arıcılarımızın, gezgincilik ve üretim faaliyetinden kopmamaları için koloni başına aldığı 20 lira desteğin yanı sıra ilave destek verilmelidir."